13- Yolculuk

876 77 37
                                    

Karaca, eline ne geldiyse doldurduğu bavulunu sürüye sürüye odadan çıktığında Kadir koşup bavulu, arabaya yerleştirmek üzere aldı. Ne kadar kalacaklarını bile bilmiyordu bu yüzden sınırlı sayıda eşya almıştı. Kadir önde Karaca arkada merdivenleri indiklerinde Fadik'in oradan oraya koşturup bir şeyleri kontrol ettiğini gördüler. Karaca yardım edilecek bir şey olup olmadığını soracakken Azer içeri girdi.

"Anne, tamam artık. Her şey yerli yerinde, hiçbir sıkıntı yok. Çocuklar burada zaten. Hadi..." dedi bıkkınca.

Fadik yine de son kez evi gözden geçirdiğinde evden çıkabildiler.

Azer, Fadik'in binmesi için arabanın kapısı açtı.

"Böyle gecenin bir vakti yola çıkıyoruz ama hadi hayırlısı..." dedi Fadik arabaya binerken.

"Bir şey olmaz anacım, bir şey olmaz, bin hadi." 

Fadik, Yılmaz ve Kadir bir arabada, Azer ve Karaca başka bir arabada gidiyorlardı. Fadik'in ya da başka birinin onlarla gelmemesi Karaca'yı sevindirmişti. Böylece sabahtan beri konuşamadıkları şeyleri rahatça konuşabilirlerdi.

"Abi, senin uykun yok, değil mi? Yorgun falan değilsin?" Yılmaz, hem abisinin iyiliği hem de hala kızgın olup olmadığını kontrol etmek için yanaşmıştı Azer'in yanına.

"Yılmaz, hele sen hiç gözüme görünme! Bin arabana hadi."

Yılmaz geldiği gibi giderken, Karaca Azer'in gereğinden fazla sinirli olduğunu düşünüyordu. Daha agresif ve bugünlük sabır kotasını doldurmuş gibiydi. O kapıdaki adamlara bir şeyler tembihlerken Karaca arabaya binip onu izledi.

Yaşadıkları, özellikle de bugün yaşadıkları ikisi içinde kolay değildi. Ama Karaca yine de Azer'in aksine sakin kalmayı başarabiliyordu.

Az sonra Azer, arabaya bindiğinde Karaca dikkatlice onu izlemeye devam etti. Sanki başını çevirip ona bakmamak için özel bir çaba sarf ediyordu adam. Araba hareket edip bahçe kapısından çıkana kadar Azer, Karaca'yı görmemezlikten gelmeye devam etti. Ama Karaca dayanamayarak konuştu.

"Gergin misin sen?" Onun bu hallerinin nedenini öğrenmeye çalışıyordu çünkü kimse kimseye nedensiz yere soğuk yapmazdı.

"Yoo, gergin miyim?"

"Öyle görünüyorsun..."

"Beni boşver de sen iyi misin?" diyerek birden konuyu Karaca'ya çevirdi Azer.

"İyiyim... ne kadar iyi olunabilirse..."

Karaca'nın ses tonu kısa bir süreliğine de olsa Azer'in ona bakmasına neden olmuştu. Onu bu kadar kırık görmek Azer'in kendini daha çok suçlu hissetmesine ve her şeyden kendini sorumlu tutmasına sebep oluyordu. İdris Koçovalı'nın öldüğünü öğrendiğinde ona söylemiş olsa, şimdi canının bu kadar acımayacağını biliyordu. Belki de Yamaç söylediğinde haklıydı, Karaca'nın kendisi hakkında düşünceleri değişir diye saklamak işine gelmişti.

"Karaca ben-"

Arabalarının önünü hızla gelen bir araç kestiğinde Azer son anda frenleyip kaza yapmaktan kurtulmuştu. Bu ani gelişen olay karşısında ikisi de şaşkına dönerken, arkadaki arabalardan birinde koruma amaçlı gelen adamlar çoktan silahlarını, yollarını kesen siyah araca doğrultmuştu.
Azer üzerindeki şoku atıp arabadan inerken Karaca'ya arabada kalmasını söyledi.

Azer indiğinde, siyah arabanın kapısı açıldı ve Akın göründü. Bir elini arabanın üzerine, bir elini de kapısına dayayarak yükseldi. Aynı zamanda yüzündeki geniş gülümsemesiyle "Naber?" diye sordu. 

LAVİNİA | AzKarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin