prologue

881 46 38
                                    

Agatha Rosie bacağı tam kaval kemiğinden itibaren kırıldığında on yaşındaydı, nasıl kırdığını bir türlü hatırlamıyordu. Çok huysuz, ağlamaya başlayınca katıldığı için nefessiz kalıp en sonunda bayılarak etrafındakilere stresli anlar yaşatan bir çocuktu hep. Bu anı çok iyi hatırlıyordu çünkü, 1982 yılının ekim ayında Walburga Black'in küçük oğlu Regulus'un cenazesi ömründe katıldığı ilk cenazeydi. Canı yandığı için ağlamaktan yorgun düşüp birilerinin kucağında uyukladığını da hayal meyal hatırlıyordu, Walburga'nın ağladığı için onu nasıl payladığını da.

Sirius'a göre bacağını Regulus yüzünden kırmıştı ve bu olay çok daha sonra yaşanmıştı çünkü, Agatha ilk kez Grimmauld On İki Numara'daki eve geldiğinde Regulus hala yaşıyordu. Evan'a göre bu tam olarak Nice'deki bağ evinde yaşanmıştı, çünkü bacağındaki sargıları hatırladığını söylüyordu. Rabastan'ın onu evin içinde kovalamaca oynarken haddinden fazla heyecanlandırıp merdivenlerden yuvarlanmasına sebep olmalıydı. Bu pek ihtimal dahilinde değildi doğrusu. Birincisi, Fransa'da ona bir şey olsa Londra'dan mutlaka birileri onu almaya gelirdi. İkincisi, Agatha'ya göre Regulus'la bir kerecik karşılaşmışlardı; Agatha uzun bir süre Draco doğana dek Black'lerin en genç torunu olduğu için yetişkinlerin masasına oturamayıp mutfakta tek başına yemek yiyen tek çocuk olarak epey sıkıcı zamanlar geçirmişti. Tonks ile tanışana dek kendisiyle yaşıt bir tane bile akrabası olmamıştı; ya hepsi ölüydü, ya da ondan çok yaşlıydılar.

Yalnızca bir kere muhtemelen o sıralar on dört yaşlarında olan Regulus'u küçük Agatha Rosie'ye eşlik etsin diye mutfağa yollamışlardı. Regulus, ağabeyi Sirius gibi konuşkan değildi. Yemek boyunca sıkıntıdan patlayan Agatha'ya diyalog namına 'yemeğinle oynayıp durma' dışında başka da bir şey dememişti. Bunu çok iyi hatırlıyordu, çünkü Fransızca söylemişti. Agatha yazlarını genelde büyükbabası Reinhard Lestrange'in Nice'deki yalısında Rabastan ve çocukluk aşkı Evan ile geçirirdi, orada herkes Fransızca konuşurdu. Agatha tatil bitip de Londra'ya dönünce konuşmasının bozulduğunu büyükannesi Druella gramer hatalarını ya da aksanını düzeltene kadar asla anlamazdı.

Sirius ile ayrıldıkları nokta buydu; ona göre bu olaylar yaşandığında kendisinin de evde olduğunu ama Agatha'nın o kadar da küçük olmadığını iddia ediyordu. Sirius ondan daha büyük olduğu için onun daha ilerisini hatırlaması muhtemeldi, (asla Sirius'a yaşını sormayın) fakat Agatha onu ilk kez 1995 senesinde 24 yaşındayken gördüğünden neredeyse emindi. Hatta Evan ile yeniden barıştığında da yine 95 yazıydı. Zaten Walburga Hala'nın hep bir tane oğlu var zannederdi. Yazlarını hep Fransa'da geçiren Agatha'nın okul zamanında da Sirius ile karşılaşması imkansızdı. Sirius onu kiminle karıştırıyordu emin değildi ama Tonks ile karıştırmayacağı kesindi en azından. Üstelik Narcissa hariç tek sarışın da kendisiydi, Sirius bir şeyler konusunda fena halde yanılıyor olmalıydı.

Hem sonra, Regulus öldükten sonra da karşılaşmış olmaları imkansızdı; genç Black'in trajik ve korkunç ölümünün ardından 1982'deki cenaze Cygnus ve kız kardeşi Walburga'nın birbirlerini gördükleri son andı. Ailenin toplamına göre sofu bir adam olan Cygnus Black'e göre Reggy, ailenin adının beş para etmez insanlarla birlikte anılmasına sebep olmuştu.

İmtiyaz ve itibarı her şeyden önde tutan bu ailenin kitaba ters düşen tek bir hatada defterden silebilecek kadar kindar oluşu, Black ismi kadar ailenin tarihinde kimilerine göre daima en büyük kara leke olarak kalacaktı. Kindarlığına yenilen Cygnus Black ise daha ileri gidecek olursa Regulus'un bir cenaze törenini bile hak etmediğini söylemişti. Yaptığı şey cesurca fakat takdir beklenmemesi gereken aptalca bir hataydı. (Sirius ailenin adını bir kez daha Azkaban'a mahkum edilerek manşetlere taşıyınca bu söylevini daha da şiddetle yinelemişti) Bu pek de cenaze esnasında söylenecek ilk şey değildi tabii, ama Agatha'ya göre bu belki de cenazeden sonra da söylenmiş olabilirdi.

I May Destroy YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin