Merhaba...🙋
Sonunda gelebildim. Çok fazla yb isteyenler var fakat en geç bir hafta içinde paylaşıyorum.💞
Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum. 🥰
Keyifli okumalar 🌺
Hayatta herkes bir şeyler başarmak ister. Hepimiz bir amaca hizmet eder, bir amaç için çalışırız. Kimimiz karın doyurmanın derdine düşer, kimimizin ise gözü hep yükseklerdedir. Ben çok şükür ki annem ve babam sayesinde çok rahat bir hayat sürdüm. Annemin çalışkanlığı, babamın akıllı yatırımları bizim her daim rahat yaşamamıza sebep olmuştu. Fakat bu hayatta benim beklentilerim hep farklı oldu. İçimdeki vatan sevgisi, askerlere olan ilgim beni sürekli subaylığa itmişti.
Babamın yüksek başarısı her zaman ona hayran olmama sebep olurken, Akın amcamın özgüveni, Giray amcamın yetenekleri içimdeki subaylığa olan isteği daha da kabartmıştı.
Fakat hayalleri gerçekleştirmek zaman aldığı kadar başarıyla da doğru orantılı olduğu için her şey zor olmuştu. İlkokul hayatımdan beri babam sayesinde spora gitmiştim. Bana her zaman ne olursa olsun kendini savunmayı öğreneceksin derdi. Dediği gibi de oldu. Liseye başladığımda kendi seviyemdeki bir rakibin kolaylıkla üstesinden gelebiliyordum. Liseyle birlikte daha profesyonel çalışmış yakın dövüşte kendimi fazlasıyla geliştirmiştim.
İnsan neye eğilirse onda ustalaşıyor. Bende istediğim konunun fazla üzerine gidiyordum.
Sabah gözlerimi açtığımda başımı yana çevirdim. Hava biraz kapalı olsa da fena gözükmüyordu. Tekrar başımı tavana çevirdiğimde bulunduğum odanın yabancılığını çekmemiştim. Nasıl olsa evim dışında çok yerde kalmıştım. Hele bir de yatakhaneleri düşününce bu yatak rahattı bile.
Yataktan çıktığım gibi kendimi banyoya attım. Erken kalktığım için Meriç uyuyordu muhtemelen. Kısa bir duşun ardından yanımda getirdiğim kıyafetleri üzerime geçirdim. Saçlarımı kurutup dişlerimi fırçaladım. İşlerim bittiğinde banyodan çıktım. Tekrar odama geçerek saçlarımı toplamış, çok az da bir makyaj yapmıştım. Hazır olduğumda mutfağa geçerek çayı koydum. Buzdolabında bir kaç kahvaltılık bularak mutfaktaki masayı hazırladım. Yumurtaları çıkarıp tezgaha koyduğum sırada elinin ayasıyla gözünü ovan Meriç karşımda belirirken oldukça tatlı duruyordu.
"Sabah sabah nesin kızım sen?"
Gülümseyerek dolaplarda tava aramaya başladım.
"Git elini yüzünü yıka. Sonra da kahvaltı yapalım."
Gözlerini devirse de gülümsüyordu.
"Pekala anne."
Benimle dalga geçerek arkasını döndüğünde onu umursamamıştım bile. Annelik olmasa da çok ablalık yapmıştım.
Kahvaltıyı hazırladığımda kendine çay alarak yerime oturdum. Meriç üzerini değiştirmiş, yeşil gözleri ve kıvırcık saçlarıyla kendine çay alarak karşıma oturmuştu.
"İyi ki geldin. Özlemişim seninle kahvaltı yapmayı."
Gülümseyerek çayımı yudumladım.
"Bende. Huysuzluklarını bile özledim düşün artık."
Meriç kahvaltılıklardan doldurduğu ağzını sadece çiğneme için kullanabiliyordu. Bu yüzden ters bir bakış atmakla yetindi.
Kahvaltımızın bitmesiyle masayı toplama işini Meriç'e bıraktım. Homurdanarak ortalığı toplarken deri ceketimi giyerek üniformamı aldım. Kapıyı açarak botlarımı ayağıma geçirdiğimde karşı kapı açıldı. Karşımda gördüğüm Yağız ve Gökhan'la olduğum yerde doğruldum. İkisi de ince kazaklarının üzerine baharlık montlarını geçirmiş birinin ayağındaki mavi kot, diğerininkinde de siyah pantolonla bana bakıyorlardı. Bende onlardan çok farklı değildim aslında. Üzerimdeki ince v yaka kazak, altımdaki siyak pantolon ve deri ceketimle uyumluydum. Elimde ise kıymetlim olan üniformam vardı. Bugün ilk iş günümdü ve yıldızlarımla göz kamaştıracaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgenin Güneşi (Basıldı)
AçãoKitap olduğu için ilk üç bölüm hariç diğer bölümler yayımdan kaldırılmıştır. Bir güneşe hayrandım bir de onu gölgede bırakan ay yıldızlı bayrağa. Ya sarı saçlarım toprak kokacaktı ya da mavi gözlerim kana bulanacaktı. Bordo prensesin vatan aşkıydı b...