*24*

1.9K 65 18
                                    

   Playlist: Jamestown Story – Goodbye. Bu şarkı benim için çok önemli bir şarkı. Video zaten beni anlatıyor.

  Şimdi sormalıyım kendime; mutlu olmak bu kadar mı uzakta? Neden gittiğim her yerde mutsuzluk beni takip ediyor?

 Mutluluk sağanak yağmurdan sonra masmavi gökyüzünde oluşan rengarenk gökkuşağıdır. 7 renkten oluşan o güzel renk sıralamasının bilinmeyen bir rengi vardı; siyah. Onu sadece benim gibi olanlar görebilirdi, mutsuz olanlar, Tanrı’nın yaratmasını zaman israfı olarak görülen kişiler.

 Mutluluk çölde bir vaha. Ona ulaşmak için zorluklarla mücadele etmelisin. Ama aniden çıkan bir kum fırtınası alıp götürüyor beni, vahadan kilometrelerce uzağa.

 Daha ilk doğduğumuz saniyelerde o ağlamamız mücadele etmemizi gerektirir kanısını yanlış anlamışız biz. Aslında o zamanki ağlayışımız belki de hayatı simgeliyor. Safken bile bunun farkındayız. Ama yaşıyoruz, bir hiç uğruna.

 Yaşıyoruz, fark ettirmeden. Sadece biyolojik faaliyetlerimizi yerine getirerek. Yaşıyoruz, sadece nefes alarak, insanlardan kaçarak. Hayatımızın sonu bile mutlu bitmeyecekken nedir yaşamımızdaki mutluluk arayışımız?

 Evdeki öz güven patlamamdan şimdiye hiçbir şey kalmamıştı. Doğa beni paramparça etmiş, her hücreme ayrı ayrı işkence etmişti.

  Çağrı’nın gözlerindeki ışıltı yerini ölümün soğuk rengine bırakmıştı sanki. Elleri titriyordu, dudakları aralıktı ve boş gözlerle etrafa bakıyordu. Hayatındaki tek değerli varlığın ona ait olmayışı hayatının berbatlığının yeni öğrenilen bir parçasıydı.

 Olamaz, diye mırıldandı Çağrı elini boğazına bastırırken. Yeşil siyah gömleğindeki siyah renk giderek onu içine alıyordu. Titreyen ellerini çok sıktığından ellerindeki damarlar belli olmuştu. Yumruk yaptığı elini masaya koydu ve bir süre başını öne eğerek bekledi.

 ‘Bunu nereden biliyorsun?’diye sordum ve Çağrı’nın yanına gittim. Huzur veren kokusunu hissettiğimde gözlerimi kapattım ve ellerini tuttum.

   Doğa klasik sürtük tarifine uyacak biçimde sarışındı hâliyle. Sarı ve bir o kadar da uzun saçlarını her zaman düz hâliyle kullanıyordu. Mavi gözleri vardı ama onun gözleri benimkiler gibi parlak mavi değildi, daha çok soğuk bir maviydi. Çıkık elmacık kemikleri vardı. Dudakları normalde renksiz denebilecek kadar pembeydi ama o kırmızı rujuyla bunun önüne geçiyordu. Gülümsediğinde güzel dişleri gözüyor ve dudaklarının yanında iki çukur ve iki derin çizgi oluşuyordu. Uzun yüzü güzeldi ve her kızın hayalindeki fazlasıyla belirgin köprücük kemikleri onu daha güzel yapıyordu.

 Ellerini Castiel trençkotunun cebine koydu ve omuzlarını kaldırdı. ‘Şöyle ki,’dedi ve bizim bulunduğumuz masanın yanına geldi. ‘anne ve babanın bu çok özel aile meselesini telefonda konuşmaması gerekiyor. Özellikle de kalabalık bir alışveriş merkezinde hiç değil.’dedi gözlerini bana dikerek sırıttı.

 ‘Bak Çağrı’yı sevdiğini biliyorum ama bunları neden yapıyorsun?’dedim benden çıkmış sakin ve aciz ses tonuna şaşırarak. Çağrı tuttuğu elimi daha çok sıktı. Yüzü bana dönük değildi, onun arkasındaydım ve ellerini tutuyordum. ‘Bir insanın sevgisini çevresindekilere ve ona zarar vererek sağlayamazsın.’dedim Çağrı’nın elinin üstüne sol elimi de koyup tuttum.

  Sanki ilişki uzmanı da akıl veriyor, yakında Esra Erol’un yanında program yapacağım zaten, diye geçirdim içimden. Ben Oğuzhan ile annem için birlikteydim ve Çağrı’ya her baktığımda kalbime bin bir ok saplanıyordu sanki. Onunla aramda bir çeşit bağ vardı sanki. Her ne kadar onu inkâr etsem de onun yanı benim için paha biçilemezdi.

HAYATIM MÜZİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin