*26*

1.5K 55 13
                                    

Playlist: Teri Meri Prem Kahani – Ghajini Filmi. Aslında şarkı bu filmin değil ama anlamı bu filme daha çok uyuyor. Sonuçta Aamirci olmak bunu gerektiriyor :)

Her nota saplanıyor kalbimin derinliklerine, taşıdıkları anlamı bana ağır geliyor; eziliyorum altında. Güçsüzlüğümü hatırlatıyorum, acıtıyor.

Özdemir Asaf ne demiş:

Mutluluğun gözü kördür,

Yalnızlık sağır.

Ondandır biri tökezleyerek yürür,

Öbürü uykusunda bile bağırır.

 

Yalnızdım ben. Şimdiye kadar da hep öyleydim. Oğuzhan’ın varlığı yalnız olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Yalnızlık peşimi bırakmayan bir fısıltı adeta. Bazen sinsice yaklaşır bir şeyler fısıldar; bazen de büyük bir sessizlik içinde beni boğmaya çalışır. Saatlerce düşüncelerle savaşmanı sağlar, şarkıları anlamlı kılar. Uğruna yazılmış iki milyon şarkının şaheser niteliğinde olması üzerimizde çok güçlü bir etki yarattığının kanıtıdır.

 

Sözler daha ağır geliyordu şimdi. Her kelimeni karşılığı birçok duyguya eşdeğerdi. Ama içinde bilinmezlikler de vardı. İçinde benim tatmadığım –aynı zamanda tatmaktan korktuğum, duygu vardı; aşk. Ve aşk, bilinmezliklerin en karanlığıydı.

Korkuyorum. Çünkü benim aşk anlayışım herkes gibi değil. Aşk sadece sevdiğini öpmek, onunla zaman geçirmek değildir. Bilimsel olarak aşk, muhakeme yeteneğinin yitirilip saplantılı kişilik bozukluğuna neden olduğu söyleniyor. Aynı zamanda aşırı derece yenilen çikolata insanların aşıkken hissettikleriyle aynı etkiyi gösteriyor.

Ama aşk çikolata yemek değildir. Aşk, bir nevi bütünleşmedir; aşık olduğunla bütünleşme.  Onun hissettiklerini hissedebilmedir, onun ağladığını görünce harap olman; sadece yakınlaştıkları zaman midemizde uçuşan kelebekler değildir; aradan kaç yıl geçerse geçsin aşık olanlar hep aynı duyguyu hissederleri içlerinde.

Aşkı hiçbir zaman kelimelere dökülebileceğine inanmam. Aşk o kadar büyük, etkili ve anlaşılmaz bir şeydir ki kelimelerle ifade edilemez. Ne kadar aşık olursak olalım hissettiklerimizi kağıda dökemeyiz. Çalışırız, ama bir süre sonra yüzümüzü buruşturup kağıda bakarız. Kelime seçimlerim olmamış, diyerek bazı kelimeleri çıkartır, yerine yenilerini ekleriz. İşte o zaman büyüsünü kaybeder aşk. Eklenen yeni kelimeler uzak kalır; samimiyetten uzak ve soğuk. Okuduğumuzda gerçekten hissetmeyiz onun aşkını. Çünkü o yazılanlar aşk değil, değiştirilmiş birkaç duygu barındıran sözlerden ibaret bir yazıdır. Araya bazı şatafatlı sözler sıkıştırılır etkisi artsın diye. Sonra bir bakarsınız hissettiklerinizle yazılanlar arasında uçurumlar var. Çünkü hissedilen aşk kelimelere dökülemez. Kelimeler kifayetsiz kalır aşkın yanında. Ya da şöyle demek gerekirse, kelimeler kim ki aşkı anlatabiliyor?

Aşk her önüne gelene çıkma teklif eden (!) ergenlerin hissettikleri de değil. Aşka olan bir gram güvenim de onları gördükten sonra kayboluveriyor aşkın karanlığının içinde.

Aşk sahiplenmedir. Aşk, ondan başka kimseyi görmemek demektir. Sersemlemek, sakarlıklar yapmak ve en önemlisi olduğun gibi kabul edilmektir.

Aşk kilo tanımaz. Boyu, güzelliği, sivilceyi, kıvrımlı vücudu, fakirliği ise yıkar geçer aşk. Gerçek aşk budur işte. Benim inandığım aşkın en az kelimelerle ifade edilişi budur.

HAYATIM MÜZİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin