Bölüm 1

2.6K 88 30
                                    

                  "Portakal Kokusu"

   Beynimin içinde vızır vızır dönen ve  kendisini sevsem bile ismim olduğu için alay konusu olan Portakal kelimesini unutmak adına kendime türlü işkenceler yapıyordum. Mesela yalnız kalmaktan korkmama rağmen odaya kapanıp meditasyon yapıyor ve portakal kelimesini hayat lügatımdan çıkarmaya çabalıyordum. Tam çıkacak gibi oluyor ki...

"Portakal! Arkadaşın geldi!" diye sesleniveriyor annem. Gözlerimi aynadaki yansımama çevirdim. "Bir insan, evladına neden portakal ismini koyar?"

  "Sana hamileyken yaz kış portakal aşerdim, portakal kokusu duyunca, duyduğum yere çömelip kokuyu içime çekerdim, çok sevdiğimden yani." diyerek işin içinden sıyrılmış olsa bile beni daha da itiyordu bu durum. Hamileyken turşu aşermek? Evladımın adı Turşu olsun?

"Geliyorum!"

  Matın üzerinden debelenerek kalktıktan sonra dış kapıya doğru yöneldim. Şehrazat, kapının önünde otuz iki diş kıpırdanıyordu.

"Şehrazat? Bu ne hal yahu şarkı çalsa bayılana kadar oynarsın."

"Evet aynen öyle, neyse, boş ver. Git hazırlan hadi kaçırıyorum seni."

Kapı pervazına yaslanıp elimi belime koydum. Makyaj yapılmış, nadiren giyilen ve dünyanın parasını saydığı tulum giyilmişti. "Ne bu hal? Yoksa..."

"Eveett!"

"Nasıl yani Mehmet Günsür mesaj mı attı?!"

"Hayır, ne alaka be? Ya of Portakal yine başladın bık bık konuşmaya. Hadi diyorum hazırlan!"

"Olmaz işim var benim. Çok önemli."

Kaşları çatılırken aynı zamanla dudakları da sarkıvermişti. "Ne işi?"

"Meditasyon yapıyorum."

"Kızım sen spor yaptıktan sonra çiğköfte yiyen bir insansın, yeme beni. Bak Portakal, lafları uzattığına göre ve beni oyaladığına göre ya depresyondasın ya da canın Şehrazat dayağı istiyor ki içimden ikinci şık az önce geçiverdi, inan zevkle yaparım. Ama şu an hazırlanman lazım, yeni kurulan fuara gitmemiz gerekiyor. Ki gitmezsek neler çekeceğini biliyorsun, yani hırpalanmak ya da gezmek? "

Sessizce yutkunup gülümsedim ve işaret parmağımı ona doğru salladım.

"Sen... sen var ya... Kleopatra yanında halt yemiş, bekle geliyorum."

Hızlı hareketlerle odaya girip üzerime çok da özenmeden bir şeyler geçirdim ve saçlarımı çayıra salarak Şehrazat ve çenesinin yanına geri döndüm.

"Anne, ben zorla çıkarılıyorum. Eve dönmezsem ilk şüpheli Şehrazat'tır."

Kahkahalar arasında kapı kapanırken fark ettim uzun süredir evden çıkmadığımı. Güneşin rengini ve sıcağını unutacak kadar kapatıvermiştim kendimi perdelerin arkasına. Çevremi saran kabuklara darbeyi, çocukluğumun en güzel hediyesi vurmuştu. Kapının önünde derin bir nefes aldığımda, sanki gişeye emanet bıraktığım hayatı geri almış gibi hissettim.

  "Aloo! Kime diyorum, Portakal? Kafan yine bir milyoncu oldu senin. Kızım sen neden böylesin?"

"Küçükken iki tane, kahverengi koltuğumuz vardı hatırlıyor musun? Tekli böyle, üzerinde zıplarken sen Beyonce ben Shakira olurdum."

  "Evet de nereden çıktı şimdi bu?"

"İşte o iki koltuğun arasına kafa üstü düşünce böyle oldum."

Portakal 🍊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin