İNTİKAMIN GÖLGESİ

1.4K 43 7
                                    

İntikamım neye karşı kalana mı? Gidene mi? Yoksa bir saniyesini bile geri vermeyen zamana mı? Bugün yine siyahla uyandım. Bugün yine geceyle uyandım. Bugün yine karanlıkla uyandım. Bugün yine imkansızlıkla uyandım. Bugün yine uyandım.

Kafamı yastığımdan kaldırıp yanımdaki siyah komedinin üstündeki çalar saate baktığımda akrep 7 yelkovan ise 20 yi gösteriyordu. 40 dakikam kalmıştı. Okula geç kalmak adetim olduğu için umursamayıp yavaşca yataktan kalkıp pencerenin önüne geçip güneşin parlaklığını seyrettim. 5 yıl öncede hava böyle güzeldi. Ama havanın güzelliği benden mutluluğumu almıştı. Annem, babam ve kardeşim cinayete kurban gitmişti. Katili hala bulamadık. Abim de bu iş için okulu bırakıp bu sırrın peşine düşmüştü şuan nerde olduğunu bilmesem de ayda bir bana para gönderince anlardım, yaşadığını. Her ne kadar bende katilin peşine düşmek istesemde bırakmamıştı, canım abim geriye tek kalan ailem. Üç kardeşdik. Abim lise 3 de okuyordu. Ben orta okul 2 de küçük kardeşim ise ilk okul 2. sınıfta, Tabi o zamanlar. Şuan koca evde tek başıma anne şefkati olmadan, kahraman babamın görünmez varlığı olmadan, kardeşimin mızmızlıkları olmadan, abimin atışmaları olmadan tam beş yıl. Şimdi lise 4' de geçmiştim. Annem abimin adını Ateş benimkisini Su kardeşimin kisini Toprak koymuştu. Babamda, Ateş, Su ve Toprağın birbirlerini çok sevdiğini 3' ü de birbirini tamamladığını ayrı olduklarında ise Toprak Suyu, Su Ateşi istediğini söylerdi ve bu yüzden annemi defalarca tebrik ederdi. Mutluyduk mutluluğu parayla satın alamıcak kadar mutlu. Bir zamanlar mutluluk bana az gelirken şuan çok geliyordu. Bu yüzden belki de umursamaz oldum, umursamaz.

Telefonun melodisi sessizliği bozduğunda pencereden ayrılıp güneşe sırtımı dönerek yastığımın altına koyduğum telefonumu çıkardım. Mesaj gelmişti ilginç olanıysa tanımadığım bir numara bana okula git diye yazmıştı. Abimdi sanırsam her ne kadar bugüne kadar arayıp veya mesaj atmasada kafama takmayıp umursamaz davranıp telefonu yatağın üstüne fırlatıp ünüformamı koltuğun üstünden alıp bir çırpıda giyindim. Çantamıda alıp odamdan çıktım.

Okula geldiğimde yine bahçe boş koridorlar sessizdi, ne güzel. Ayarlamayı iyi tutturup sınıfımın kapısının önüne geldiğimde zil çaldı hocanın çıkmasını beklerken bende kapının karşısındaki duvara yaslandım. Hoca sınıftan çıkarken her zamanki gibi kinayeyle yüzüme bakıp devam etti yoluna. Okulu sevmediğim halde neden okurum anlamam ki, belki de babam okumamı çok istediği içindir. Ya da annemin avukat olmamı istediği içindir. Tam yerinde bir karar adalet olucaktı. Güçlüler güçsüzleri ezmesin diye. Bende bu yüzden çalışıyordum. Sınıfta ilk üçe her zaman girerdim. Geçte olsa intikamım acı olucaktı.

Sınıfa girip en arka sıraya doğru ilerledim. Yine boş bakışlar üzerimdeydi. Umursamaz davranıp sırama oturdum. Kafamı sıraya gömüp yarım kalan uykumu tamamlıcaktım ki baş belası beni yine dürttü. Bu kıza tahammül edemiyordum. Kafamı kaldırıp ne var Zehra diye bağıracaktım ki masumlukla gülen suratına yine kıyamadım. 'Ne var' diye bakış atarken oda 'bir şeyler yapalım' bakışı atıyordu.

Okul çıkışı Zehra Hanım beni okulun karşısındaki kafeye götürmüştü. Ve şuan salep içiyorduk. Bir şeyler söylicek ama söyleyemiyor ve bu yüzden kıvrınıyordu. 'Söyle' deyince afallamıştı.

"Şey beni matematiğe çalıştırır mısın? Senin sayısalın iyi de." Doğru tahmin.

"Bunun için mi bu kadar kıvrındın?" dediğimde kaşlarını çattı. Siyah düz uzun saçları siyaha kaçan gözleri onu eşsiz yapıyordu.

"Sen kimseye yardım etmezsin Su, ikimizde biliyoruz." Dediğinde az öncekine nazaran sesimi biraz yükselttim.

"Yanlış biliyorsun? Sen kimse değilsin. Kendini başka kılıfa koyup beni bana tanıtma."

"Peki ya öyle değil mi? Yaran var ve kimsenin iyileştirmesine izin vermiyosun bana kimse değilsin diyorsun ama ben neden öyle hissetmiyorum. Çok nadir benim yanımda gülersin. Bu bile beni başka kılıfa koyuyor."

"Seninle tartışmıcam. Sana değer vermeseydim sana yaşadıklarımı anlatmazdım. Şuan karşında olmazdım. Yapma ne olur. Görmüyor musun boş kalan yerimi senle doldurmaya çalışıyorum? Anla artık sen başka kılıfa giremezsin. Kardeşim gibisin?

"Özür dilerim biliyorum değişmicek ama seni üzgün görmeye dayanamıyorum. Mutlu olman için çalışıyorum. Sende bunu bil olur mu?"

"Biliyorum. Kalkalım mı artık?"

Sonunda eve gelmiş çalışma masası önümde, saatlerce 5 yıl öncesine çalışıyordum. Her şeyi ezberlemiştim. Yine de boş kalan o kadar eksik vardı ki. Katil kimse ya çok zeki ya da deliydi. Ne demişler bir zekiden bir de deliden kork diye. Benim anlamadığım bizden ne istediler. Mutluluğumuzu mu? Fazlaydı. Yoksa kahkahalarımız mı? Babam temiz birisiydi. Küçük bir atölyesi vardı. Akşama kadar çalışırdı. Oraya ikinci evim derdi. Severdi işini, gözü yükseklerde değildi. hiçbir zamanda olmadı, olmadık. Neydi peki o gün o gece küçük kardeşimi lunaparka götürmeleri miydi suç? Benle abim gitmemiştik. Çünkü ben sınavlara abim ise sevgilisiyle buluşmak için gitmedi. Bu cümleden nefret ediyorum ama keşke gitseydik. En azından arkadan intikamın gölgesi kalmazdı. Kızgın değilim, kırgınım keşke biraz daha ısrar etseydiler. Olmadı.

Elimdeki siyah dosyayı her akşam olduğu gibi bu akşamda kapattım. Sandalyemde geriye doğru yaslanırken abim aklıma geldi. Neredeydi? ne yapıyordu? Onu özlemiştim bana ufaklık diye seslenişini ona zarar verdiğimde cadı diye bağırmasını sanırsam ben onun her şeyini özledim.

Elimdeki kalemin kapağını kapatıp masaya bıraktığımda aklıma gelen son düşünce ise abim katili bulduğunda, intikamımızı aldığında geri dönücekmiydi.

-Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İNTİKAMIN SIRRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin