Renkler

2.2K 277 547
                                    

Bölümde Jeongin'in söylediği şarkıyı medyaya koyuyorum o kısım gelince açabilirsiniz güzel olur :3 kontrol etmedim yanlış var sorry

* **

Hyunjin elimden tutup beni sürüklerken taşları gevşemiş kaldırımda sesler çıkararak koşuyorduk. Sonunda otobüs terminaline varınca elimi tutmaya devam ederken, bir yandan bilete bakıyor diğer yandan sıra sıra dizilmiş otobüsleri inceliyordu

"İşte burada!" diye bağırıp sağdaki otobüsü parmağıyla gösterdi. Bununla birlikte yeniden sürüklenmeye başlamıştım ben de. Hyunjin saatleri karıştırınca iki ayağımız bir pabuçta buraya gelmiştik ve ben hala nereye gittiğimizi bilmiyordum. Otobüsün içine girince de zaten hemen hareket etmişti. Hyunjin beni cam kenarına oturtup çantalarımızı yukarıdaki bölmeye koydu. Yanıma oturunca da hemen "Nereye gidiyoruz?" diye sordum nefes nefese.

Gülümsedi "Denize" dedi

Deniz deyince birden heyecanlanmıştım ama aklıma şubat ayında olduğumuz geldi "Hyunjin hava buz gibi. Nasıl yüzeceğiz?"

Hyunjin omuzlarını silkti "Yüzemeyiz tabii ama demiştik ya sadece bakalım diye. Bakacağız sadece. Doğum gününde hoş olur diye düşünmüştüm-"

"Harika" deyip sözünü kestim "Harika düşünmüşsün" yanımda oturan bedenine kollarımı doladım "Teşekkür ederim"

Hyunjin ellerini sırtıma koyarken "Teşekkür etme. Teşekkür için yapmıyorum. Seni sevdiğim için" dedi. Ondan ayrılıp "Ben de seni seviyorum" dedim ve arkama yaslandım. Hala kafam biraz bulanık gibiydi. Hyunjin bunu fark etmiş olacak, meraklı bir şekilde "Jeongin?" dedi

"Hm?"

"Şey... Bir şeyin var gibi. Sabahtan beri rahatsız gibisin. Başta şok oldun diye sandım ama... Bilmiyorum, iyi misin?" hızlı hızlı konuşuyor, kelimeleri seçemiyor ve ne dediğini bilemiyor gibiydi. O kadar şirin duruyordu ki şu an yüzünü tutup her bir yanına buseler kondurmak istemiştim. Bunun yerine derince nefes aldım ve ona karşı dürüst oldum. Öyle 'iyiyim' falan deyip geçiştirmedim. Gerek de yoktu zaten öyle şeylere.

"Bir şey oldu... Kötü bir rüyadan uyandım aslında bu sabah"

Kötü rüyayı anımsamıştım ve ister istemez gözlerim dolmuştu. Şimdi de Hyunjin rüyada neler olduğunu sorarsa inanın hüngür hüngür ağlayabilirdim. Fakat Hyunjin soru sormak yerine beni kolları arasına aldı "Sorun değil" diye mırıldandı, saçlarımı öptü. "Dediğin gibi bak, sadece kötü bir rüya. Gerçek değil bebeğim"

Kollarının arasında başımı daha çok göğsüne yasladım. Kokusunu içime çektim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Yorulmuştum ve beynim pınarlarıma dayanan yaşları boşaltmak istese de ben ağlamamaya çalıştım. Bunu yapsam da kuru hıçkırıklarımla birlikte sarsılan bedenime engel olamamıştım. Hyunjin, oturduğumuz çiftli koltuğun arasındaki boşluğu tamamen kapatıp, beni daha sıkı sarmaladı. Kulağıma eğildi "Ağlayabilirsin" diye fısıldadı, "Ağla bebeğim. Hiçkimse seni göremez burada"

Hyunjin'in o an 'ağlayabilirsin' demesi ne kadar kalbime dokundu nasıl anlatırım bilmiyorum. Ağlamak hep yapılmaması gereken bir şeymiş gibi gösterilirdi. Küçükken hastanede size iğne yapacak olan hemşirenin , korku dolu bakan gözlerinizi fark edip "Ağlama tamam mı? Kocaman olmuşsun sen" demesi. Sokakta ağlayan çocuğuna annesinin "Ağlama, erkekler ağlar mı hiç?" deyip o aptalca cinsiyetçiliği yapması. Çok ağlayan kişilerle sulugöz denip dalga geçilmesi sadece birkaç örnek.

Bütün bunlara rağmen birinin size 'ağlayabilisin' demesi, kolları arasına alıp saklaması öylesine özel hissettiriyordu ki buna da ağlayası geliyordu insanın. Öyle de yaptım zaten. Gözyaşlarımı serbest bıraktım. Hyunjin'e sımsıkı tutundum, hıçkırıklarım kolları arasında olduğum için boğuklaştı. Hyunjin saçlarımın arasına öpücükler konduruyor, sırtıma çıkarttığı elleriyle sırtımı okşuyordu. Ara sıra kulağıma eğilip 'geçti' diye fısıldıyordu.

Colors | Hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin