Gözleri bağlı ebe oyununda çok iyiyim. Oyunun gerçek isminin bu olmadığını biliyorum ama kör kelimesi bana hiç hoş gelmiyor. Gözleri bağlı ebe demeyi tercih ediyorum çünkü sadece oyun bitene kadar karanlıkta kalıyorsun.
Ben küçükken bu oyunu kimse benimle oynamak istemezdi. Çünkü gözlerimi tam bağlamadığımı düşünüyorlar. Aslında bir sırrım var: gözlerimi bağlayınca tam ortalarında durup seslerini dinliyorum bu şekilde onları yakalayabiliyorum. Seslere karşı çok duyarlıyım. Bunu fark ettiğimden beri bazen gözlerimi bağlayıp düşmeden yürümeye çalışıyorum.
Bu yüzden evimizin bahçesine çıktım ve annemin fularlarından birini gözlerimi bağlayıp çitlere kadar yürümeye başladım.
Karanlıkta yürümek hoşuma gidiyor bir nebze. Yürürken gördüğün tek şey karanlık olunca sanki diğer tüm hislerim kuvvetleniyor ve havanın içinde yüzüyor gibi hissediyorum.
Yürürken kendimi bahçenin ortasında bulmamak için yandaki duvara arada elimi sürüyorum biraz sonra bacaklarıma pofuduk bir şey değiyor. Norris Morris. Onu ezmemek için duruyorum ve tombul kedimi kucağıma alıyorum. Norris Morris gri bir kedi aslında fakat şimdi düşündüm de onu sadece hissederek tanısaydım büyük ihtimal, turuncu bir kedi sanardım. Nedense genelde turuncu kediler bu kadar tombul oluyorlar.
Neyse ki karanlıkta kaldığımda Norris Morris'in gri olduğunu hala hatırlıyor olacağım
Sesleri dinliyorum: ayağımın altında ezilen çimlerin hışırtısı, hafifçe esen rüzgarın uğultusu, uzaktan gelen çocukların sesleri ve çok yakından gelen bir bisiklet zil sesi
Birden Norris Morris kucağımdan atlıyor
Ellerimi öne uzatıyorum. Hala çitlere gelmemişim yürümeye devam edeceğim sırada birisi sesleniyor
"Hey Jeongin!"
Sesin kime ait olduğunu anlayamıyorum bu yüzden fuları çıkarıp yakama taktığım gözlüğümü takıyorum. Yine de tam olarak göremesem bile kırmızı bir leke bu
Hwang Hyunjin
Birden vücudumu rahatsızlık kaplıyor
Geçen gün söyledikleri yeniden kafamın içinde dönmeye başlıyor. Midem bulanıyor. Bende bu tür bir etki bırakması daha çok canımı sıkarken Norris Morris'i sevdiğini fark ediyorum.
Bu sefer de vücudumu bir koruma hissi kaplıyor hızla yanına ilerliyorum. Kedime dokunması canımı sıkıyor
"O benim kedim" diyorum sert olduğunu düşündüğüm bir sesle
Norris Morris'in başını okşarken belli belirsiz gülümsüyor "biliyorum" diyor
"ismi nedir peki?"Sesinde bir naiflik var nedense az da olsa kızgınlığım geçiyor
"Norris Morris"
Şaşırıyor "Ne? Soy ismi de mi var?"
"Hayır. İki ismi var"
Sonra yüzünü bana yaklaştırıyor -neden böyle yapıyor bilmiyorum- daha da çok gülümsüyor
"güzelmiş"
O an bir şey fark ediyorum. Hyunjin'in dudağının kenarı yara olmuş. Ben yaptım onu. Canını yakmak istemedim aslında. Çok mu yanmıştır ki canı? Ama hayır o lafları ederken benim de canım yandı. O bunu hak etti
"Jeongin"
Sesi yine çok naif. Hwang Hyunjin nasıl biri böyle?
"Hm?"
"Özür dilerim"
Geçen sefer söylediği gibi güçlü fakat bambaşka bir etki yaratıyor bu sözcükler beynimde. Gidiyor tüm kızgınlığım. İçten bir özür bu. Gerçekten öyle.
Devam ediyor "canını yakmak istemedim"
Aklımı mı okuyor diye düşünmeden edemiyorum
Dudağını gösterip "ben de senin canını yakmak istemedim" diyorum
Gülümsüyor "Ah evet iyi vurdun gerçekten"
Kafamı eğiyorum. Mahçup oldum çokça
"jeongin" diyor yeniden "yeniden tanışalım tamam mı? İyi anlaşalım"
Elini uzatıyor. Sıkıyorum elini
"Elbette! İyi anlaşalım Hyunjin"
Sonra ardı ardına hapşırmaya başlıyor
"Ah, şey kedi tüyüne alerjim var benim" Norris Morris'den uzaklaşıyor
Aptal mı? Neden seviyor o zaman kediyi?
"Neden yaklaştın o zaman?"
"Çok seviyorum ama kedileri, hayvanların hepsini. Lanet gibi bir şey bu onları seviyorum ama yaklaşınca pek iyi olmuyor"
Lanet. Benim de bir lanetim var.
* * *
Bölümü binbir uğraşla 3 günde yazdım amk kafayı yiyordum artık
Ama bu kitabı yazmayı çok seviyorum ayrıca yorumları okumak da eğlenceli oluyor!
Neysee umarım beğenirsiniz, kendinize iyi bakın :33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Colors | Hyunin
Fiksi Penggemar"Gözlerimin içinde bir karanlık var." "Fakat ben gözlerinin içinde parıltılar görüyorum." 200920-191120 Tamamlandı