Valizimi çekiştirip sessizce odadan çıktığımda bunun için her ne kadar üzgün hissetsem de yapabileceğim başka bir şey yoktu. üzerimdeki siyah taytı düzeltip kapüşonumu kafama iyice geçirdiğimde sakin adımlarla asansöre ilerledim. Hayatımdaki birçok hatayı yapmamın sebebi aptal hormonlarımdı ve belki de artık uzaklaşmam gerekiyordu.
Lobiye indiğimde etrafta birilerinin olup olmadığına bakmak için göz gezdirdim. Kızarmış ve ağrıyan gözlerimi her şeye rağmen inatla açık tutmaya çalışıyordum. Kimliğimi uzatırken hafifçe başımı eğdim. "Oda ücretini iade etmenize gerek yok. Ancak ben size iki günün parasını ödeyeyim, siz rezervasyonu yapan şirkete geri ödeme yaparsınız. Ben bununla uğraşmak istemiyorum."
Resepsiyonist beni onaylayıp işlemi tamamlarken telefonumu ceketin cebine sıkıştırdım. Saat on ikiye yaklaşıyordu ve gecenin bu saatlerinde uçak var mıydı emin değildim. Yine de denemeye değerdi. Otelden çıktığımda çağırdığım uberin gelmesini beklerken sigaramı yaktım. Muhtemelen birkaç saat sonra yokluğumu fark edip etrafta dolanacaklardı.
Sigaranın son nefesini çekip ayağımla izmariti ezerken, dumanın soğuk havaya karışmasını izledim. Beklediğim araç geldiğini korna sesiyle belli ederken ilerledim. Bavulumu bagaja koyduktan sonra yola çıkmıştık.
Boston'a kalkacak olan uçak bundan üç dört saat kadar sonrası içindi. Biletimi alıp havalimanının kafeterya bölümüne ilerlerken iç çektim. Valizimi bırakmıştım ve oldukça açtım. Kulaklıklarımı kulağıma geçirip etrafa göz gezdirirken Panda'nın açık olduğunu gördüm. İşte bu keyfimi biraz düzeltebilirdi.
Tabağımı çöpe atarken bekleme salonuna geçip kafamı arkaya yasladım. Çalan telefon dikkatimi dağıtıp irkilmeme sebep olmuştu. Tanrı aşkına, ben bunu sessize aldım sanıyordum!
Delilah'ın çağrısını görünce kaşlarımı çattım. Merakla telefonu açtığımda telefon başka bir aramaya bağlandı. Elbette, bunu zaten anca Zayn akıl edebilirdi. Susup karşı tarafın konuşmasını beklerken onun tek yaptığı iç çekmek olmuştu. "Neden Lera? Neden gidiyorsun?"
Gözlerim tekrar dolarken etrafa göz gezdirip tutkundum. Senden kaçıyorum Zayn. İğrenç hissetmekten kaçıyorum, yaşattığın acılardan kaçıyorum. Sustum ve gözlerimi yumdum.
"Söyle bana, ne yapabilirim senin için?" Susmaya devam ederken mırıltı sesiyle daha sert bir nefes aldım. Ciğerlerime yetmiyor gibiydi.
"This love is tainted, I need you and I hate it
You're caught between a dream and a movie scene
In a way, you know what I mean
When the darts just miss, I just can't resist it"Gözlerimin dolması artık süzülen yaşlara vesile olduğunda gözlerimi kırpıştırıp hıçkırdım. Düzelmeyecekti. Bıkmıyordu. Vazgeçmiyordu da. Çözemiyordum ben onu, baş edemiyordum. Hıçkırıklarımı duysa da susup sormak yerine devam etmeyi tercih etti.
"Cause I'm a fool for you and the things you do
I'm a fool for you and the things, the things you do
The things you do
The things you do"Kapüşonu açarak saçlarımı karıştırdım ve tavana diktim gözlerimi. Saatlerdir ağlıyordum ve gözlerim ağrıyordu.
"When you're looking like this, I just can't resist it
I know sometimes I hide it
But I can't this time cause it's gonna defeat me
But you won't believe me, believe me"Duraksayıp derin bir nefes aldı. Sesi az önceki kadar berrak değildi.
"Cause I'm a fool for you and the things you do
I'm a fool for you and the things, the things you do
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my biggest mistake, malik
FanfictionZayn göremeyeceğini bilse de telefonun öteki ucundan gülümsedi. Nerde olursa olsun, Lera yanındayken her yer eviydi. ⁰⁴'¹⁰'²⁰