Titriyordu Hırçın , nefes alış verişi hızlanmış, ruhu bedeninden kopmak istiyordu.. Ruhu bedenine sığmıyordu. Hatırlamıştı, geçmişini sır gibi kendinden bile saklayan Hırçın gerçekle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Farkında değildi ama gözleri kan çanağına döndü.. Nihat ise sadece Hırçın'a ne olduğunu merak ediyordu iyi olmadığı her halinden belliydi, kasırga koparan kadın bu mu diye düşünmeden edemedi. Yaralı olup olmadığını bile düşündü bilmiyordu Nihat yıllar önce açtığı yara küf tutmuş onu zehirlemişti. Hırçın korkmuştu, küçük bir çocuk gibi yatağın altına saklanmak istiyordu. Onun karşısındaydı ve savunmasızdı... Burayı arkasına bakmadan terk etmek istiyordu.
Eğer ona dokunmaya kalkarsa ilk onu sonra kendini öldürürdü. " Hırçın Mavi, hem bu kadar güzel olup hem nasıl katil olabilirsin."Nihat tansiyon yoklamak istedi. O meşhur mavi kafalı kadın bu değil miydi? Neden ürkek bir kedi gibiydi. kendine yalvardı Hırçın kendine gelmesi kendini toparlamaya çalıştı hasas olduğunu gösteremezdi hemde bu adama! " Katil demeyelim de adaleti yerine getirdi diyelim." kendine binlerce kez teşekkür etti güçlü göründüğü için. Durşunu dikleştirmeye çalıştı o bilmiyordu kendi bilse de o onu tanımıyordu!
" Katiller ne zaman adalet bekçisi oldu?" dedi küstah bir şekilde, baştan aşağı süzmüştü.
" Masumlar öldürüldüğü zaman!" diye yapıştırdı direk cevabı. Sinir vucüdunda gezinmeye başlamıştı bu iyi bir şeydi. " Peki sen söyle Nihat Kır bu kadar aşağılık olmak için ne yaptın?" dediğinde suratı düştü. "Beni tanıyor musun?"
" Ölümün ellerimden olacak kadar hem de." diyip göz kırptı. yanındaki adamın boynuna sarılıp belindeki silahına davrandı. "Şşşt uslu durursan canın yanmaz." Yanındaki adam ateş etti sonra diğerine bir kaç el ateş etti. Sonra boynuna sarıldığı adam vuruldu o sıra arkadan ateş sesleri geldi yanındaki adam Nihat'ı korumaya çalışırken, " Yalan söyledim." diyerek Hırçın tuttuğu adamı yere bıraktı arka cebinden çıkardığı bıçağı alıp Nihat'ın sırtına fırlattı evet kanatacak kadar girmişti ama öldürmezdi. " Cehenneme bile gitsen zabanilerin elinden alıp sana işkenceyi ben çektireceğim hazır ol!" dediğinde yanındaki adam silahını ateşledi. Dikkatsizliği ile vuruldu. O sıra Nihat ile göz göze geldiklerinde sadece güldü. Nihat garip hissetti , kadın vurulmuş ve gülmüştü. Gözleri neden bu kadar tanıdık diye düşündü. Yanındaki koruması ile koşar adım arabaya atladı. Şöförü arabayı sürerken sağ kolu olan adam bıçağı çıkarmıştı. "2 cm daha sağ kaydırmış olsaydı omurganızdaki sinirler hasar görebilirdi. " güldü canın yansada ölmeyecekti. " Bilerek yaptı Hırçın Mavi elleri ile öldürmek için yaşamama izin verdi. Sikeyim!" dedi öndeki koltuğu yumrukladı. " Size verdiğim para sıçayım amınkoduklarım tek bir kadın kaç kişi öldürdü! Hani korunaklıydı etraf temizdi!"
" Son saniyede gelmişler 200 metreye kadar kimse yoktu 10 adamımız vardı her yere dağılmışlardı."
" Al dağıldılar!" diyip adamın kafasının alıp ön koltuğa vurdu!" Saçlarını çekip korku gözlerle dışarı baktı. Neden korkmuştu? Bir kadın ona nasıl korku salabilmişti aklı almıyordu. " Sikeyim!" diyip bir yumruk daha attı sırtı sızlayınca tekrar küfür etti.
**
Adam kaçarken sadece arkasından bakıp gülmüştü, sızlayan yere dokundu yapışkan sıvı ellerine yapıştı. "Melek Hanımmmmmmm!" diyerek koşuyordu. Arkasına döndüğünde ona doğru koşan Arif'i görünce rahatladığını hissetti. Ölürse bile onun kollarında öleceğini ölmeden onun intikamını almasını isteyecekti.. Arkasındaki adam silahı Arif' doğrultmuştu dudakları mühürlenmiş gibiydi kelimeler dudaklarına dökülemedi..dudakları o kadar kurumuştu ki tutkal ile birbirne yapışmış gibilerdi. "Arif Abii! " sesiyle Arif arkasını tam dönecekken silah patlamıştı. Vurulan Arif değil onu vurmaya çalışan adamdı. Elif elinde ki silaha korku gözlerle bakmıştı, yardım etmek istemişti katil olmak aklının ucundan geçmemişti. Arif, Canan'ın annesine baktıktan sonra Hırçın'a koşmaya devam etmişti. Hırçın kendini bırakmış bedeni soğuk zeminle ile buluşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN MAVİ
AçãoKolay ölebilirsin Sadık sen seç " Bu fikri o düşünmüş ama gerçek olacağını ummamıştı. " O kız sensin değil mi? Ölmemişsin. " Gözleri dolmuştu ağlamayacaktı bu soysuzun önünde olmaz ! " Asrın Uluhan'da içlerinde değil mi? " " Hayır yok, on...