8.bölüm

4.8K 128 11
                                    

İyi okumalar 🥀

Sabah yüzümü talan eden güneş ışınlarıyla gözlerimi açmak istemezken perdeyi açık bırakan kendime küfür ettim. Ne diye böyle bir şey yapıyordum ki galiba gece yatağımdan görünen ayı ve yıldızları izlemek beni mutlu ve huzurlu hissettiriyordu.

Ama uyuya kaldığım için perdeyi çekmeyi unutuyordum.

Uğradığım güneş ışınlarının istilasına uğramamak için bir daha kapatmalıydım.

Arkamı güneşe dönüp yorganı kafama kadar çekerek güneş ışınlarının yüzümle bağlantısını kestim.

Bu bana huzur verirken uyumaya devam edecekken ne olduğunu bilmediğim mafya kılıklı bir adamın evinde olduğum aklıma geldiğinde içimdeki huzur bir anda toz olup uçup gitmişti.

Olduğum yorganın altında sıkıntıyla bir nefes verirken hala kaçmak için bir çözüm yolu bulamadığım için kendime lanetler ettim.

Sanırım buraya alışmalıydım.

Belki suyuna gidersem beni kendisi bırakırdı.

Neydi tatlı dil yılanı deliğinden çıkarırmı.

Böylemi olmalıydım gerçekten iyi mutlu huzurlu gibimi ama bu imkansızdı o adamı her gördüğümde içimde büyüyen öfkeyle yüzüne hakaretler yağdırasım ve beni burada tutamayacağına dair iddialı laflar edesin geliyordu.

Fark etmiyordum ki sürekli onun kazandığını.

Burası onun eviydi evi koruma kaynıyordu ve evini  benden daha iyi bilen bir  adamın yerinden o izin vermeden çıkamayacağımı bilmeliydim.

Ama buna inanmak istemiyordum.

Ben aklımın bir şeylere erdiğini bilip babamın bana olan sevgisizliğini bildikten sonra her gün beni bir gün seveceğine inanarak yaşarken burda tutsak olarak o sevgisini bana göstereceğini zannettiğim babam yüzünden kaldığımda umutlarım babamın sevgisi adına tükenirken buna tükensin istemiyordum.

Umutla çıkacağıma güzelde olmasa eski hayatıma devam edebileceğime inanmak istiyordum.

Burdan kurtulursam ayaklarımın üzerinde durarak farklı bir yaşam kuracağıma dair kendime söz veriyorum.

Doğduğumdan beri hiç gün yüzügörmeyen ben sonsuza dek böyle yaşamayacaktım demi.

Bir gün elbet o istediğim güzel huzurlu hayatı yaşayacaktım

Hayaldi işte.

Bulunduğum imkanlar arasında bu çok imkansızdı.

Umutlarım tükeniyor ve ben bitiyordum.

Süreklendiğim her yerde insanlar bana umuda dair hiç birşey bırakmıyordu.

Benliğimi yitiriyordum.

Düşüncelerimle baş başa kalmış kafam hala yorganın altında düşünürken kaldığım odanın kapısı tıklanma gereksinimi duyulmadan açılırken girenin kağan denen adamın olmaşı muhtemeldi.

Çünkü başkasının böyle dalacağını zannetmiyordum. Adamın insanın özeline bile saygısı yoktu. Üstümü bile değistiriyor olabilirdim. Ama bunu önemsemiyordu. Zaten ben şimdiye kadar kimin tarafından önemsendimki. "Kahvaltı etmeye in"  diye konuşurken gerçekten kağanın geldiğini anladım.

Ama Tepki vermeden yorganın altında yatmaya devam ettim.

Düşüncelerim beni doyurmuştu. Ve hiç bir şey yemek istemiyordum. Eve gitmek dışında.

~mafya~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin