Sevgili okuyucular! Bu bölümü yazarınız yazmayacak ama o yayınlayacak.
İstek - -sinpijama-
Umarım etiketleyebilmişimdir! Merak etmeyin daha önce nasıl yazılacağını öğrendim. Kurgumda en az onun kadar iyidir ve bana hep "Sen peynir kadar parlak bir çocuksun-" derdi. Evet, sözün devamı var ama boşverin..
Siz hastanede biraz daha beklediniz ve sonra baş doktor gelmez zannedip çantanızı toplamaya başladınız. Siz odanızdan çıktınız ama birden bir ses duydunuz. Siz yine hastalardan biri yataktan düşmüştür diye kamera odasına gitmiştiniz ama en büyük sorun şuydu! Bütün kameralar bozulmuştu. Bir kamera açıktı ve birden o da kapandı. Sadece dolaşan birisi vardı.
Siz hemen güvenliğin çekmeceye koyduğu yedek silahı aldınız ve çantanıza koydunuz. Bu hastanede her akşam bir olay çıkardı ama bu ilkti.
Birden bir çığlık yükseldi ve siz oraya koştunuz. Çok geç gelmiştiniz çünkü bir hasta kanlar içinde yatıyordu. Siz çanatanızdan aceleyle silahı çıkardınız ve odadan korkuyla çıktınız.
Elleriniz silahı tutarken korkudan titriyordu ve karanlık koridorda yanan bazı ışıklar olay yerini daha korkutucu yapıyordu. Birden teker teker ışıklar sönmeye başladı ve birden korkunç bir mırıldanma duyuldu.
Siz iki elinizle silahı tutup, tetiğini çektiniz ve etrafa bakındınız. Birden kafanızda bir acı hissettiniz ve yüzünüzde o soğuk zemini hissettiniz...
Birden gözünüze tutulan beyaz parlak ışık tutuldu ve siz gözlerinizi kırpıştırarak açtınız ve sonra bir hastane yatağında olduğunuzu farkettiniz.
Biri size bakıyordu ve siz yataktan kalkarak "Baş doktor?" dediniz ama o "S/A sen hâla çıkmadın mı?" dedi ama siz "Ha- dur bir dakika! O bana hep 'Çaylak' diye seslenir!" dediniz ve o ağzïndan maskeyi çıkardı ve "Keşke bu aklını önceden kullansaydın.." dedi ve bir bıçak çıkarttı. Size saplayacaktı ama siz hemen kenara kaydınız ve yastığı alıp onun kafasına vurdunuz. O sersemlemişti ve siz hemen kaçtınız. Telefon çantanızdaydï ama çanta nerdeydi?! Sizin ilk işiniz çıkışa koşmaktı.
Onun arkanızda olduğunu biliyordunuz ve bu yüzden elinizde küçük bir yangın söndürücü ile koşuyordunuz! Hastaneden çıktınız ve bir telefon kulübesine girdiniz. Şansınızda cebinizde birkaç TL vardı ve siz hemen polisi aradınız.
Sen: Polis mi?! Acil!"
Dediniz ve olayı kısaca özetleyip, adreside ona verdiniz.
Birden telefonun kablosu kesildi ve işte o arkanızdaydı. Bıçağı size saplayacaktı ama siz onun kolundan tuttunuz ve bütün gücünüzü kullandınız. Bir yanlış ile ölüm kapınız açılıyordu ve onu ittiniz. Yağmur yağdığından yerler çamurdu ve onun üstü çamur olmuştu.
Siz onun bıçağını kaptınız ve onu bıçaklayacaktınız ama birden polis sireni sesi duyuldu ve siz oraya baktınız. Ona döndügünüzdeyse... işte o yoktu.
Birden çevrenizi polisler sardï ve yüksek sesle;
Polis: Silahını bırak katil!
Diye bağırdı...
Siz o gülüşü unutmayacaktınız... hem de asla!
Son!!!
Bence gayet iyi yazdım. Umarım beğenirsiniz. Biraz yazarınız gibi düşündüm.
Eğer hesabımı merak ediyorsanız The_Flash-
Şuanlık e-posta işini çözemedim ama en yakın sürede halledeceğim.