Y/N's POV
"Burası." dedi düz sesi ile. "ama önce..." diyip. Eline bir cihaz aldı. Başta Teresa'nın alnına doğrultu, cihazdan kırmızı ışık çıkıp Teresa'nın suratını taradı. Işıl virüsünün bizde olup olmadığına mı? Dayanamadım ve sordum. "Bu cihaz ne için?" diye sordum. Adam başta bana baktı sonra cihazın ötmesiyle tekrar cihaza baktı. " Önemsiz bir şey, sadece Işıl virüsünün seviyesine bakıyorum. Kimin daha riskli olduğunu falan." dedi sanki normal bir şeymiş gibi konuştu. Sonra cihazı benim anlıma doğrultu. Kırmızı ışık yüzümü tararken garip hissettim. Cihaz işlemi bitirince anlımdan geri çekti. Işıl'ın kaç seviyesi var ki diye düşündüm. Adam diğer soruma da cevap verince buna da cevap verir diye düşündüm. " Seviye derken?" dedim. Adam soru sormamdan bıkmış gibi sırf konuşmayım diye cevapladı. "Beş seviye var, 5. Seviyeye gelenlerde geçici ilaçlar işe yaramıyor. Direk virüsü yok eden ilaç etki sağlıyor, eğer verilmezse bir süre sonra beyin ölümü gerçekleşiyor." diye açıkladı. "Senin seviyen 1 ama bu bağışık olmayanlarda bulaşmamış anlamına geliyor, onun seviyesi bağışık olduğundan 0." dedi ve ilk beni gösterdi sonra Teresayı gösterdi. Adam, Newt'ın alnına cihazı doğrultu. Newt'ın Işıla yakalandığı için onun sonucu farklı çıkacak. Görünüşünde ışıla yakalandığı belli olmuyordu, ilk gördüğümdeki belirgin mor damarları şuan sadece boynunda belirgindi ama giydiği uzun kollu sweatshirt boğazlı olunca boynunun bir kısmını kapatıyor. Kafamın içindeki implant nasıl etki sağlayabiliyor, iki implant arası temasız etkileşim mi yapıyor ama Janson'da da işe yaradığından hemen düşüncemin yanlış olduğunu anladım. Cihaz işlemi bitirdiğinde bende öttüğünden daha farklı öttü. " Bunun olması imkansız." dedi adam ve tekrar cihazı Newt'ın alnına doğrultu. Cihaz tekrar yüzünü taradı yine aynı sonuç çıktı. "Riskli seviyede ama nasıl bu halde?" dedi adam cihazdaki sonuçlara inanamıyormuş gibi bakarak. "Beğenemedin mi?" dedi Newt iğneleyici bir şekilde. Adam, Newt'a sert bakış attı. "Neyse hadi." dedi ve kapıyı açıp içeri girmemiz için işaret etti.
Teresa's POV
Adam, Mark'a baya benziyordu. İsyan'a girmeden önce yardım etmişti. Aslında Trina yalvarmıştı yanlarında durayım diye ama Mark izin vermeseydi şuan burda olmazdım. Bu adamın kesin Mark olması gerek. Loş bir ortama doğru ilerliyorduk. Y/N'in implantı artık ne yapıyorsa Newt git gide iyileşiyordu. Sanki Işıl hiç Newt'a bulaşmamış görünüyor ama bunun bir yan etkisi olmalı her şeyin bir yan etkisi oluyor. Sadece endişelendiğim şey Y/N, Newt'ta olan ışılı kendine alarak Newt'ı kesin olarak iyileştirebilir mi acaba ama bu da Y/N'in ışıla bulaşacağı anlamına gelir. Bir şeyde yeterli bilgim olmayınca sinirim bozuluyor. "Size yardım ediyorum isminizi söyleseniz bir zararı olmaz diye düşünüyorum." dedi Mark'a benzeyen adam. Gerçek ismimi söylesem mi söylemesem mi diye düşünüyorum. " Önce sen söyle." dedi Newt. "Mark"diye söylediğimde adamda söyledi. "Sen ismimi nasıl-" derken sözünü kestim. "En son seni gördüğümde 5 yaşındaydım." dedim. Mark, başta hatırlamaya çalışır gibi baktı. Y/N ve Newt'ın ne olduğunu bilmediklerinden dolayı bana soru sorar bir şekilde batıklarını tahmin ediyorum. "Deedee" dedi kırık bir sesle Mark. Gözleri çok belli olmasa da dolmuştu. "Trina şuan seni görseydi çok mutlu olurdu." dedi ve sarıldı. Bende ona sarıldım. Mutlu olurdu dedi Trina ölmüş olamaz. Geri çekildim. "Trina, seni o binaya bıraktıktan 8 yıl sonra olduğumuz şehire İSYAN füze fırlatı, Trina ile yollarımız ayrıldı. Hala onu bulamadım." dedi. Trina'nın yaşayabilme olasılığı olduğu için sevindim. Bir süre ortamda sessizlik oldu. Y/N'in öksürmesi ile sessizlik bozuldu. "İyi misin?" diye Newt, Y/N'e sordu. Y/N "İyiyim." diye cevap verdi. "Söylemeyi unuttum. Arkadaşlarım, Y/N ve Newt." dedim ve elimle gösterdim. "Tanıştığıma memnun oldum açmısınız isterseniz tost yapabilirim." dedi,başta Newt ile Y/N'e baktı sonra bana baktı. "Farketmez." dedi, Newt ile Y/N aynı anda. İkisi bir birine bakarken garip bir çekim var. Hem tatlı hem de garip. "Olur." dedim. "Siz geçin ben hazırlıyorum." dedi Mark ve eliyle salonu gösterdi. Üçümüz salona geçtik. Odada gri renkte 2-3 kişilik koltuk ve tek kişilik vardı. Uzun bir süre ortamda sessizlik hakimdi. "Bu Mark'ı nereden tanıyorsun?" dediğinde Newt sessizlik bozuldu. "Işılın ilk çıktığı kasabadaydık bulaşan kişiler ilk günde öldü, bana bulaştı ama etkisini göstermediği için herkes beni "Şeytan" olarak adlandırdı ve benden uzaklaştılar." dedim "Şeytan" kelimesini vurgulayarak, aklıma abim Ricky'yi getiriyordu, derin nefes alarak devam ettim. " 1 ay geçtikten sonra Mark, Trina ve diğer arkadaşlarıyla tanıştım, onlar sayesinde İSYAN'a girdim yardım etmeselerdi ölmüştüm." dedim. Git gide kendimi kötü hissetmeye başladım hatırladıkça. "Güvenebilir miyiz?" bu sefer Y/N sordu. Tam cevap verecektim arkadan "Güvenebilirsiniz, eğer size zarar vermeyi planlasaydım şuana kadar yapmıştım." dedi Mark ve hazırladığı tostları verdi. Tosttan büyük bir ısırık aldım, çok güzeldi tosttun sıcaklığı bütün vücudumu kapladı.
Newt's POV
Mark'ın yaptığı tostu yerken, Mark'ın bana baktığını farkettim. Tamam kafayı sıyırmış bir deli seviyesinde olabilirim ama belli ederek bakmasıda biraz sinir bozucuydu. Kendimi özel falan da hissetmiyorum bu durumdan dolayı. Y/N sayesinde bu durumdaydım ama bunu bilmemesi daha iyi olurdu. Ben de direk göz teması kurma amacıyla Mark'a baktım. Tabii bunu yaptıktan hemen sonra başka tarafa baktı. "Nereye gitmeye çalışıyorsunuz yani bu kadar hazırlandığınıza göre?" diye sordu Mark. "Doğuya." dedi Y/N ardından öksürerek. Direk Y/N'e baktım, neden bir anda kötüleşti. Benim yüzümden Işıl bulaşmıştır diye düşünmeden edemiyorum. "İyiyim." dedi ve bana endişelenme anlamında bakış attı. Teresa çantasından haritayı çıkardı. "Burası." dedi ve eliyle işaret etti. " Ooo uzakmış ama Denver'da arkadaşım var bize yardım edebilir ama biraz kuzey yönünde." dedi Mark harita da göstererek sonra kahvesinden bir yudum aldı. Daha yakından bakabilmek için yanlarına gittim. Y/N tableti çantadan çıkarmış, koltukta hızlı bir şekilde tuşluyordu. "Şimdi kalabalıktan sizi geçirmem zor başka bir yol bulmalıyız." dedi Mark. Nerden çıkacağımız umrumda bile değil, sadece bu lanet şehirden çıkmak istiyorum. "Ne kadar erken o kadar iyi." dedim. Mark bana ters bir ifadeyle bakmaya başladı. Bu adamı sevmedim niyeti iyi olsada sinirlendiriyor. "Bu acele niye ayrıca ben ve siz üçünüzün buradan elimizi kolumuzu sallaya sallaya götürme olasılığım yok, sizin görünüşünüze bakarsak." dedi Mark benim önümde durarak. İyi ki uzun boyluyum adam ile aramda 2-3 cm falan fark var. "Cidden merak ediyorum görünüşümüzde ne var?" dedim sonrasında sert bir bakış atarak, Mark'ın suratına yumruk indirmekten kendimi tutarak. Mark geri çekildi ve bana bakmayı kesti. "Kıyafetlerinizden İSYAN'a ait olduğunuz belli, bide en sıkıntılısı diğeriniz için." dedi adam be kafasıyla Y/N'i işaret etti. Y/N'de konuşulanları duyunca tableti de alıp yanımıza geldi. "Neden ki?" dedi Y/N, cevabını o da biliyor gibiydi. "Buradaki çoğu kişi senin, Şansölye Paige'in kızı olduğunu biliyor. Seni gören bir kişinin bile seni öldürme olasılığı var." dedi Mark Y/N'e bakarak. Y/N, daha fazla dinlemek istemiyormuş gibi kanepeye gidip tabletti tekrar kurcalamaya döndü. "Akşam gitmek daha kolay olur ama ölme riskim olduğundan başka bir yerden gitmek gerek. Tren istasyonunu kullanabiliriz." dedi Y/N. İstasyon olduğunu hiç farketmedim ama görünür bir yerde de değildi. "Ben istasyon görmemiştim hiç."dedim. Teresa "Çünkü yer altında." dedi. "Ve bunun için geldiğimiz yolu tekrar dönmeliyiz." diye ekledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Newt ile Hayal et/ Son İsyan'dan Sonra
أدب الهواةNewt x Fem!Okuyucu Hikayedeki amacım Newt için daha güzel bir son oluşturmak. Okuduğum kitaplar içinde en üzücü ölüme sahip karakter Newt'tı. O yüzden 6. Kitap Tarzında bir şey olacak. Yazım çok iyi olmayabilir bu işte acemiyim. O yüzden yazım yanl...