Draco odaya girdiğinde saat gece yarısını çoktan geçmişti. Uzun zamandır arkadaşlarıyla adam akıllı zaman geçiremediği için konu konuyu açmış ve hiçbiri saati fark etmemişti. Draco, Harry'nin onu beklemeyip uyuyacağını bildiğinden rahattı. Gelmesini söyleyeceğine rağmen gitmemiş olmasını takmazdı yeşil gözlü çocuk. Bu yüzden sonuna kadar ortak salonda arkadaşıyla vakit geçirmekte bir sorun görememişti. Bazen Pansy ve Blaise onu Harry konusunda sıkıştırsa da bunun dışında arkadaşlarını özlediğini fark etmişti. Harry'le ilgilenmekten onlardan uzaklaştığının farkında bile değildi ve arkadaşlarının kırıldığının farkındaydı. Bunu elinden geldiğince telafi etmek istiyordu.
Odaya girdiğinde tahmin ettiği gibi Harry'nin çoktan uyumuş olduğunu gördü. Yavaş adımlarla dolabına yürüdü ve içinden eşofmanlarını alıp rahat giyinebilmek için banyoya geçti. Üstünü değiştirdikten sonra odaya geçip yatağına yatacaktı ki aklına gelen şeyle kafasını yeşil gözlüye çevirdi. Onun yanına yatsa kızmazdı değil mi? Daha önce de uyumuşlardı zaten. Sadece Harry istediği zaman olacak diye bir şey yoktu sonuçta değil mi? Draco şu an onunla uyumak istiyordu ve sabah Harry ona kızarsa da umrunda değildi.
Yavaşça yatağa yaklaştı ve yeşil gözlüyü uyandırmamaya dikkat ederek yanına uzandı. Sanki Harry onun geldiğini hissetmiş gibi hafifçe kıpırdanıp ona doğru döndü ve kafasını onun göğsüne doğru yaklaştırdı. Sonra da Draco'yu nefessiz bırakacak o hamleyi yaptı. Kolunu sarılmak ister gibi onun beline attı. Draco yavaş hareketlerle ona doğru sokularak Harry'nin kafasını kendi göğsüne yasladı ve kollarıyla onu sarmaladı. Eli onun karmaşık saçlarına giderken başını hafifçe eğip sevdiği kokuyu içine çekti.
Gözleri hafiften kapanırken, Harry yerinde kıpırdandı ve hafifçe ondan uzaklaştı. Draco onun uyandığını anlayıp nefesini tuttu ve yatağına gelip onun yanına yattığı için kızmamasını diledi.
"Şimdi mi geldin?" Harry'nin sesi yeni uyandığı için boğuk çıkmıştı ve bu Draco'nun kalbinin teklemesine neden olmuştu. "Niye yanıma geldin?"
"Bilmem. Sadece sen benimle uyumak istediğin zaman mı birlikte uyuyacağız?" diye sorduğunda Harry ellerini kendi saçlarına çıkardı ve hafifçe karıştırdı. "Neyse madem istemiyorsun kalkıyorum."
Draco yerinde doğrulup kalkacakken Harry onu durdurdu ve tamamen ona yaklaştı. Başını onun göğsüne koyup gözlerini kapattı ve hafifçe mırıldandı. "İstemediğimden söylemedim.
Draco gülümsedi ve kollarıyla onu tekrardan sarmalayıp gözlerini kapattı.
"Harry neler oluyor bilmiyorum ama yardım etmek istiyorum."
"Zamanı gelince anlatacağımı söylemiştim." dedi Harry. "Israr etme."
"Mektupları gördüm, Harry. Resimleri de." Harry duyduğu şeyle hızla gözlerini açtı ve doğruldu. Hala yatakta uzanan ve kendisine hüzünle bakan griliklere kilitlemişti yeşilliklerini. "İzin ver yardım edeyim sana. Her şeyi tek başına omuzlamaya çalışma."
"Bana sormadan eşyalarımı mı karıştırdın?"
"Biliyorum, yapmamam gerekiyordu." Draco yeşilliklerin kendisine kızgın bir şekilde bakmasına dayanamadığı için gözlerini kaçırdı. "Ama sen genellikle babandan gelen mektupları yakarsın, saklamazsın. Mektubu öyle çekmeyeceye saklayınca merak ettim."
"Bu geçerli bir sebep değil." dedi Harry. Sinirli olmasına rağmen sesi sakindi. "Sana söylemiyorsam bir nedeni vardır değil mi?"
"Ne gibi bir nedeni olabilir ki Harry?" Draco da aynı Harry gibi uzandığı yerden kalktı. "Kim bilir içinde neler ile boğuşuyorsun ancak anlatıp sana destek olabilecekken benden saklamayı tercih ediyorsun. Her şeyi kendin omuzlamaya çalışmaktan vazgeç artık. Harry Riddle bile-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Riddle's Son | Drarry
Fanfiction#1 - Slytherin | 07.03.2021 Harry Riddle, babasının verdiği bir görev üzerine Hogwarts'a gider.