Harry gözlerini açtığında, daha önce hiç bulunmadığı bir evde olduğunu gördü. Etrafta çok ışık vardı ve tam olarak seçemiyordu ama buranın, bir zamanlar annesiyle babasının yaşadığı ev olduğunu anlayabildi en sonunda. Sirius'un anılarında gördüğü evin tıpatıp aynısıydı.
Ayrıca, salondaki koltukta turuncu saçlı bir kadın oturuyordu. Kendisine bakarken gülümsüyordu. Tam yanında da gözlüklü bir adam vardı. Bir kolunu kadının omzuna atmış, o da aynı kadın gibi kendisine bakarken gülümsüyordu.
Harry onların kim olduğunu anladığında, kalbi sıkıştı ve içine tarifi imkansız bir özlem duygusu yayıldı. Neden burada olduğunu bilmiyordu ama bundan oldukça memnundu. Sonsuza kadar burada kalabilirdi.
"Canım," dedi annesi, yanındaki boş yeri eliyle bir iki kere vurarak. "Gel, otur yanımıza."
Harry onu ikiletmeden hemen yanlarına gidip oturdu. "Neler oluyor? Neredeyiz?"
"Nerede gibi görünüyoruz?" diye sordu, annesi. "Evimizdeyiz, bebeğim."
"Ben... öldüm mü?"
"Sanmıyorum." dedi babası, araya girerek. "Sadece, küçük bir aile toplantısı yapıyoruz, o kadar."
"Özür dilerim." dedi Harry bir anda. Gözlerinin dolmasına, gözyaşlarının yanaklarından hızlı hızlı akmasına engel olamadı. "Size söylediğim her şey için. Gerçekleri bilmek istemeyip, yalanlara inandığım için. Her şeyden önce de, katilinize baba dediğim için, ona sorgusuz sualsiz itaat ettiğim için çok özür dilerim."
"Senin bir suçun yok bebeğim." dedi annesi ve ellerini oğlunun yanaklarına koydu. "Biz seni hiçbir zaman suçlamadık. Sen de kendini suçlama. Seninle gurur duyuyoruz biz."
"Evet," dedi babası. "Kendini suçlama, oğlum. Biz seni çok seviyoruz."
Harry öne doğru atılıp annesine sıkıca sarıldı. Artık sadece ağlamıyor, aynı zamanda dudaklarından küçük hıçkırıkların çıkmasına izin veriyordu. Bu süreçte de annesi, eliyle oğlunun sırtını sıvazlıyor, onu teselli edecek şeyler söylüyordu.
Sonunda Harry sakinleşebildiğinde, kafasını kaldırdı ve gülümseyerek annesine baktı. Annesi de hafif dolu gözlerle, ama aynı zamanda da gülümseyerek ona bakıyordu. "Aynı babana benziyorsun." dedi Lily, Harry'nin saçlarını okşayarak. "Gözlerin hariç."
"Gözlerimi senden almışım." dedi Harry fısıltı gibi bir sesle. "Bunu Sirius'tan duymuştum."
Lily gülümsemesini genişletti. "Evet, tam da bunu söyleyecektim."
"Slytherin olduğum için üzüldünüz mü?"
"Tabiiki de hayır!" dedi James hemen. "Söz konusu bile olamaz."
Lily kafasıyla kocasını onayladı. "Hangi binada olduğunun bizim için bir önemi yok, Harry."
Harry içine yayılan rahatlamayla kafasını salladı. Onlara soracak o kadar çok şeyi vardı ki, nereden başlaması gerektiğini bilmiyordu.
"Draco'yu biliyor musunuz?"
"Tabiiki de!" dedi Lily neşeyle. "Onu kurtarmak için Tom Riddle'ın bütün Hortkuluk'larını yok etmeden çok cesurcaydı, Harry."
"Ben olsam, ben de aynısını yapardım." dedi James. "Eminim ki Draco da yapardı."
"Onunla bir sorununuz yok mu yani?"
"Asla." dedi Lily. "Birbirinizi seviyorsunuz. Sence bizim bir şey demeye hakkımız var mı?"
"Olsa bile, Draco'yu onaylardık." dedi James, Harry'nin içini rahatlatmak adına. "İyi bir çocuk, sana da değer veriyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Riddle's Son | Drarry
Hayran Kurgu#1 - Slytherin | 07.03.2021 Harry Riddle, babasının verdiği bir görev üzerine Hogwarts'a gider.