0.8 | İpin Ucu

3.7K 220 146
                                    

Noel tatiline bir gün kala bütün öğrenciler yemeklerini yerken, Harry Riddle yedinci kata doğru adımlıyordu. Draco'ya nereye gideceğini söylememişti ancak küçük bir işi halledip yemeğe yetişeceğine söz vermişti.

Bir hafta önceki sohbetlerinden sonra ne Sirius Black'in ne de ailesinin konusu açılmamıştı. Bu bir hafta içerisinde de zaten Sirius'tan yada babasından bir mektup da almamıştı. Tatilden sonra Hogwarts'a dönüp dönmeyeceğini de bilmiyordu çünkü babası onu bir görevi yerine getirmesi için onu buraya göndermişti. Eğer babasının amacı sadece diademi almasını istemekse, geri dönmeyeceğini biliyordu. O yüzden bu küçük işi halledip büyük salona inmeli ve Draco ile beraber anıları izlemeliydi. Hala hazır mıydı bilmiyordu. Emin olamıyordu ancak eğer bu akşam Hogwarts'taki son akşamıysa, anıları eve götüremeyeceği için bugün izlemesi gerekiyordu.

İhtiyaç odasının önüne geldiğinde etrafı kolaçan edip kimsenin olmadığından emin olduktan sonra gözlerini kapatıp, her şeyin saklandığı yere gitmeye ihtiyacım var diye düşündü. Ardından gözlerini açtı ve kendisini gereksiz büyük bir odanın içinde buldu. Aynı babasının tarif ettiği gibiydi. Odanın sonunu dahi göremiyordu.

Etrafa bakınıp zaman kaybetmek istemediği için hissettiği, kalp atışlarını duyduğu nesneye doğru ilerlemeye başladı. Babasının hortkuluklarının neler olduğunu biliyordu elbette ama babası hiçbir zaman neden onun hortkulukları duyduğunu açıklamamıştı ona. Sanki onlarla bir bağı olduğunu hissediyordu Harry. Onları anlıyor, yakınlık duyduğunu hissedebiliyordu.

Bu yüzden bu kadar karmaşık ve büyük odanın içinde hiç zorlanmadan duyduğu kalp atışı sesleri sayesinde peruğun yanında duran diademi bulmuştu. Uzanıp eline aldı ve yanda duran kutuyu alarak diademi içine yerleştirdi. Böylece onu gören birisi sadece kutu taşıdığını düşünürdü. Aksi taktirde elinde diademle çıksa ve onu bir Ravenclaw görse direkt onun ne olduğunu anlardı.

İhtiyaç odasından çıktı ve merdivenleri hızla inerek zindanlara ulaştı. Slytherin ortak salonuna girip yatakhanesine girdi ve diademi kutusuyla beraber bavulunun içine, kıyafetlerinin altına sakladı. Ardından eline bir parşömen ve kağıt alıp bir şeyler çiziktirdi ve baykuşun ayağına bağlayarak bunu babasına götürmesini istedi. Ardından Draco'ya söz verdiği için hızla yine yatakhaneden çıktı ve büyük salona doğru yürümeye başladı.

İstediğin şeyi buldum ve aldım. Yarın getiriyorum.

-

Draco ile birlikte yemek yedikten sonra odaya gelmişlerdi. Draco duş alacağını söyleyip banyoya girmişti. Harry de bu sırada çekmecedeki şişeleri ve kutuda duran düşünselini çıkarıp yatağına oturmuştu.

Şu an ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Heyecanlıydı doğal olarak. Kalbi sıkışıyordu ancak neden olduğunu bilmiyordu. Korkuyor muydu? Bildiği bütün gerçeklerin yalan çıkması onu hayal kırıklığına uğratır mıydı? Annesi ve babasının masum olduğunu bilmek onu rahatlatır mıydı? Bütün bu soruların cevaplarını ancak anıları izlediğinde alabilirdi. Şu an bildiği tek şey, bu yoğun hisler ve düşünceler arasında boğulduğuydu.

Draco duştan çıkana kadar boş gözlerle önünde duran düşünselini ve şişeleri izlemişti. Daha çocuğa anıları izleyeceğini söylememişti ancak Draco duştan çıkıp odaya girdiğinde ve Harry'nin yatağının üzerindeki nesneleri gördüğünde Harry'nin bugün izleyeceğini anlamıştı.

Gözlerini nesnelerden çekip yeşil gözlerle birleştirdi ve oradaki kargaşaya şahit oldu. Yavaşça ona doğru ilerleyip, altında sadece havlu olmasını umursamadan yanına oturdu ve elini onun elinin üzerine koydu.

Riddle's Son | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin