%19 • Kardelen

729 49 26
                                    

''Bilmem gereken bir şey?'' diye sordu Osman, Ada okulun içine adımlarken. Artık rutin haline gelmişti bu hareket. Hava güzeldi, şanslarına. Kız binanın içine girmeden önce, yanından geçen Işık'a selam verdi. Beraber sınıflarına doğru yürümeye başladı iyi kalpli iki sarışın. 

Işık yol boyunca ona planlarını anlatmıştı. Kemal ve Burcu'yu yan yana getirmek için verdikleri savaş kızı güldürse de ses etmedi ve arkadaşına veda ederek sınıfına girdi. Ellerini cebine atıp müzik çalarını çıkarırken sınıfı yine hababam sınıfının yeni jenerasyonu gibi duruyordu. Kulaklığını taktı, tuşa bastı ve kulağına dolan piyano sesiyle huzurla arkasına yaslandı.

Coğrafya hocasının yine izinli oluşu ona daha da bir rahatlık kazandırırken başını pencereye dönecek şekilde sıraya yasladı ve gözlerini kapattı. Güneş direkt olarak yüzüne vuruyordu, rahatsız olmadı aksine gülümseyerek öyle durmaya devam etti. 

Chopin'in güzel bestesi biterken ardından gelen şarkı kaşlarını çatmasına yol açtı. ''Bir telefon çığlığıyla yalnız bir güne uyandım...'' diye başlayan Teoman'la başını sıradan kaldırdı ve nedensizce sanki Osman oradaymış gibi kapıya döndü. 

Garip bir şekilde hisleri onu yanıltmamış, Osman kapının ardında belirmişti. Fındık yiyen çocuğun gözleri direkt onu bulurken tebessüm edip yanına gelen sınıf başkanına bir şeyler söyledi. Ada, güzel şarkıyı kapatıp kulaklıklarını çıkardı ve başkanın dediklerini dinledi. ''Burcu ve Kemal hoca bu iki sınıfı seçmiş gösteri için. Bizim ders boş diye işine gelmiş sanırım. Aşağı iniyoruz.'' 

Müzik çalarını cebine atıp, çantasını da sırtına takarak sınıftan çıktığında onu beklediğini düşündüğü çeteye selam verdi. Osman'a gülümseyip Işık'ın yanında yürümeye başladı. Kafasında az önce çalan şarkı varken hocaların yönlendirmesiyle şemsiyeleri alıp yerine geçti. 

Burcu ve Kemal hoca yapmaları gereken şeyleri açıklarken bu gösteri için aşırı heyecanlı olan Işık'a Eda merakla sordu: ''Nasıl bu kadar mutlusun, alt tarafı şemsiye kaldırıp döndüreceğiz?'' Ada ikiliye gülüp gözüyle o tanıdık simayı ararken, mavi gözleri yeşil gözlerle buluşmuştu. 

Arkasındaki iki kıza kısa bir bakış atıp, yeşil gözlü çocuğun yanına gitti. Osman da aynı şekilde ona yaklaşınca ortada buluşmuş oldular bilhassa. ''Teoman'ın sesini tanıdım ama şarkıyı bilmiyorum.'' dedi gülerek kız, gözlerinin içi gülüyordu. Osman başını sallayıp ''Kardelen.'' dedi cevap vermek amacıyla. ''Şarkıyı sonuna kadar dinlemesem bile dinlediğim kısım kafamda çalıyor sürekli.''

''Başka türlü bir şey bu...'' diye fısıldadı Osman, kıza doğru bir adım atarak. Ada hatırladığı kadarıyla ''Sen gelsen aniden...?'' diye tamamladı onu emin olmasa bile. Çocuğun gülümsemesi büyürken elini cebine atıp çıkardığı bir avuç fındığı kıza uzattı. Ada teşekkür edip şemsiyesini tek eline aldı, alabildiği kadar fındığı aldı ve Burcu hocanın anonsu ile yerine döndü. 

Yaklaşık bir saattir şemsiyeyi havada tutup döndürmekten yorulmuştu. Teneffüs için ara verdiklerinde şükür, diye fısıldadı ve çantasının yanına gidip suyunu çıkardı. ''Ne oldu hemen yoruldun Ada Gülen.'' diyen alaylı sesle arkasını döndü ve Osman'la karşılaştı. ''Ben bir sürü ilaç alan bir teyzeyim Osman Demirkan.''  

Çocuk gülüp kızın suyunu içmesini bekledi. ''Doktor görüşmesinin nasıl geçtiğini hala söylemedin. Unuttum sanma.'' dedi ardından, kız plastik şişenin kapağını kapatırken. ''Beklediğim bir şeydi, okuldan sonra Ada Gülen yine yatışta.'' dedi umursamamaya çalışarak. Son bir ayı kalmıştı sonuç olarak. 

Osman anlamadığını belirten bir ifade ile baktı ona. ''Selam! Konu ne?'' diye araya giren Işık'a Osman cevap verip yine Ada'ya döndü, cevabını bekliyordu. ''Gideceğim, hastaneye yatırıp tedavi edecekler.'' dedi kız bir çırpıda. Işık'ın yüzü düşerken Osman ''Kaç gün sürecek?'' diye sordu düşünceli bir tavırla. ''Ne zaman risk kalmazsa.''

la vie en roseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin