Yüzünü yıkadıktan sonra havlu ile kurularken yatağına oturmuş telefonunu kontrol ediyordu. Beklediği mesaj gelmediği için biraz hayal kırıklığına uğradı. Sonra saatin sekizi yeni geçtiğini fark edip "Belki daha uyanmamıştır." diye düşündü. Sonra kendisi günaydın mesajı attı. Bir dakika geçmeden günaydın mesajı geldi. Eita karşılık olarak bu kez "Uyandırdım mı?" diye sordu. Ando "Hayır." dedi. Eita bu kez içinde tutamayarak "Uyanır uyanmaz mesaj atmanı isterdim." dedi. Ando önce bir gülücük emojisi ile cevap yazdı. Sonra "Saat 06.00'da mesaj atmamı istiyorsan neden olmasın." dedi.
Eita gülerek kendi kendine "Bir insan neden hafta sonu sabahın o saatinde uyanır ki?" dedi. Sonra cevap olarak "Ne zaman uyanırsan uyan ilk olarak bana mesaj atmanı isterim." dedi. Bir süre cevap gelmeyince biraz fazla sahiplenici davranıp rahatsız mı ettim diye endişe duydu ama sonrasında Ando'dan gelen mesajı okuyunca utandı. Mesajda "Umarım bir gün yanında uyandığım için ilk günaydınımı yüzüne diyebilirim." yazıyordu. Birbirlerine duygularını gösterdikleri o geceden sonra iki hafta geçmişti ama hemcinsinden bu tarz mesajlar gelmesine hala alışık değildi. Mesajların kendisini mutlu etmesine hala şaşırıyordu. Bu bir hafta içinde de okulda birkaç kez görebilmişlerdi birbirlerini. İkisi için de yoğun bir dönemdi. Bir süre daha mesajlaştıktan sonra bu öğlen buluşmak için sözleştiler.
...
Şehir merkezine yakın bir parkta, bir bank üzerine oturmuş, Ando'yu bekleyen Eita önündeki oyun bahçesinde oynayan çocukları izliyordu. Derken elindeki top ile koşturan bir kız çocuğu hemen önünde takılıp düştü. Hemen arkasından endişeli bir şekilde ona yardıma gelen küçük erkek çocuğu kızı kaldırarak oturttu. "İyi misin?" diye sorar sormaz dizini yaralamış olan kız çocuğu ağlamaya başladı. Onu ağlarken gören diğer çocuk ne yapması gerektiğini bilemedi, panikledi ve o da tam ağlamaya başlayacaktı ki Eita "Hayır, hayır, hayır... Çok yanlış yapıyorsun." dedi. Gözleri dolmuş çocuk birden irkilip Eita'ya baktı. Eita "Ağlaman ona hiçbir fayda sağlamaz." dedi. Çocuk gözyaşlarını silip burnunu çekince Eita ona aferin dermişçesine el işareti yaptı. Çocuk gururlanmış gibi gülümsedi. Kız ise hala ağlamaya devam etse de Eita ile arkadaşının konuşmasına odaklandığı için ağlamasının şiddetini azaltmıştı. Eita ayağa kalkarak ikisinin yanına geldi. Erkek çocuğuna dönerek "Sana ne yapacağını öğreteyim." dedi. Tekmesini kaldırıp kızın dizini çarptığı parkeye vurdu. Parke yerinden oynayıp ters döndü. İki çocuk da gülmeye başladı. Erkek çocuğu kıkırdamasını keserek "Taşlar acı hissetmez ki, abi." dedi. Eita istifini bozmadan gururla "İntikamınızı almış oldum ama... Bu şey bir daha asla eskisi gibi olamayacak." dedi. Sonra daha da bir gururlanarak "Böyle olmalısınız. Hayat size ne yapıyorsa siz de ona aynını iade etmelisiniz." dedi. Der demez de ensesine hafif bir şaplak yedi. Arkasındaki Ando idi. Gülerek "Çocuklara doğru bir şeyi çok yanlış bir şekilde öğretiyorsun." dedi. Sonra eğilerek iki çocuğun önüne diz çöktü. Erkek olanına dönüp "Sana bir arkadaşın dizini yaraladığında ne yapman gerektiğini öğreteyim." dedi. Güler bir yüzle kıza dönüp dizine bakması için izin istedi. Kız çocuğu Ando'ya hayranlıkla bakarak dizini uzattı. Ando biraz inceledikten sonra çantasından çıkardığı bir peçeteyi yine çantasından çıkardığı su şişesindeki su ile ıslatıp yara çevresindeki toz parçalarını kızın canını yakmadan temizledi. Sonra canını yakmayacağına garanti ederek şişedeki suyun bir kısmını yara üzerine döktü ve kuru bir peçete ile hafif bastırarak kuruladı. Gülümsemesini kesmeden "Küçücükmüş, hemen iyileşir ama bu yarayı ailene göstermen gerekir." dedi. Kız çocuğu da Ando'ya teşekkür etti. Erkek çocuğu da ona hayranlıkla bakıyordu. Geri plana atılmış olan Eita kız çocuğunun az öteye yuvarlanmış topunu alıp çocuklara iade etti. Ando'nun işi bitince çocuklar ailelerinin oraya dönmek üzere oradan ayrıldılar.
Ando çocuklar gider gitmez Eita'ya ters ters bakmaya başladı. Eita ne olduğunu sorarmışçasına baktı. Ando kollarını birleştirerek "Taş senin de ayağını incitebilirdi." dedi sonra bir iç çekip ters dönmüş parkeyi ayağı ile düzeltti. "Kamu malına zarar veriyorsun." diye ekledi. Eita "Bir yakuza bunları önemsememeli." diye homurdandı. Sonra daha yumuşak bir şekilde "Ama çocukları güldürdüm." diye ekledi. Ando bu sevimli bahaneye gülümsedi. Sonra Eita'ya yaklaşarak "Ben bugün iki yakuza değil de iki üniversite öğrencisi olmak isterim." dedi. Sonra sesini daha da kısarak "Hatta iki sevgili..." diye ekledi. Eita yanaklarına hücum eden kan akışını hissetti. Gözlerini ondan kaçırarak "Bu kadar utanç verecek şeyleri hemcinsine nasıl kolayca söyleyebiliyorsun?" dedi. Bir yandan da gülümsemesine engel olamıyordu. Ando yönünü parka doğru çevirip düşünceli bir şekilde bir elini çenesine götürdü. Sonra "Aslında benim için de kolay değil." diye mırıldandı. Sonra Eita'ya tekrar dönüp "Sevgili olup olmadığımızı net bir şekilde kendime söyleyemiyorum." dedi. Eita bu cümleyi duyunca "Haaa!" diyerek şaşkınlığını belli etti. Ando onu beklemeden yavaşça yürümeye başladı. Eita da peşinden gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgarın Çiçekle Dansı
RomanceBirisi doğuştan yetenekli ama bir o kadar da sıra dışı tarzı olan genç bir yakuza patronu... Diğeri gizemli bir geçmişe sahip zeki bir evlatlık... Fumikaze Ailesi'nin kontrolündeki bölgelerden birisinde aile fertlerinin Sakurai Ailesi tarafından sal...