"Ando-sama, daha ne kadar gözleyeceğiz burayı?" diye sordu koruma. Ando gözlerini kapıdan ayırmadan "Sıkıldıysan gidebilirsin, Muzaki-san." diye cevap verdi. Sonra da "Hem senin gibi iri yarı bir adamla olmayarak fazla dikkat çekmemiş olurum." diye ekledi. O sırada kapıdan girenleri görünce ani bir refleksle Muzaki'nin başını aşağı eğdi. Bu kalabalık restoranda otomatik hareket eden yemek standının hemen arkasında pek belli olmadığını umuyordu.
"Vay be!" dedi Eita'nın korumalarından birisi. "Saat 22.00'yi çoktan geçiyor ama tıklım tıklım burası!" diye ekledi. Eita sakince etrafına baktı. Gözleri mekânın sahibini arıyordu. Altmışlarını devirmiş bir adam aşçı kepini iki eli ile göğsüne birleştirmiş vaziyette gelip "Hoş geldiniz, Fumikaze-sama!" diyerek selam verdi. Eita ondaki gerginliği net bir şekilde görebiliyordu. Ancak selamlarken kendisinden kaç yaş büyük adamın önünde eğilmesine engel olarak aradaki gerginliği azaltacağını umdu. İşler pek de istediği gibi gitmedi.
Ando göz ucu ile görebildiği kadar ortamdaki gerginliği hissetmişti. Yemeklerini bitiren ya da bitirmek üzere olan birçok müşteri de gelen kodamanları görünce restoranı terk etmeye başladılar. Eita'nın üzerinde aynı yanındaki korumalar gibi siyah bir takım elbise vardı. Ancak ceketinin önü açık, beyaz gömleği de yine kimonosu gibi salaştı. Ando, Eita'nın elini ensesine atıp etrafa göz gezdirişini, restoran sahibinin önünde eğilmesine izin vermeyişini izledi. "Şu kılıkta bile karizmatik görünmeyi nasıl başarıyor?" diye düşündü.
Eita bir iç çekip restoran sahibine döndü: "Humaki-san, çok vaktinizi almayacağım." dedi. Restoranın sahibi yine eğilmeye çalışarak onu yukarı katlardan birisine davet etti. Eita korumalarından birisini yanına alıp diğerini zorla dışarı göndererek yukarı çıktı. Yüzü alev saçan çam yarması bir herifin restoranın huzurunu kaçırmasını istemiyordu.
Ando oturduğu yerden beresini iyice alnına çekerek diğer korumanın dışarı çıkmasını bekledi. Bir yandan da yukarı kata sızmanın bir yolunu düşünüyordu. Yukarı davrandığını gören Muzaki onun kolunu tutarak "Ando-sama, delirdiniz mi?" dedi. Ando gülümseyerek "Hayır, kıdemli bir yakuzadan tecrübe kazandığımı düşün." diyerek hızlı bir şekilde atıldı. Bilerek boş kirli tabakları taşıyan bir garsona çarptı ve üzerinin kirlenmesine neden oldu. Garsonun özrünü hızlı bir şekilde kabul etti ve üzerini silebileceği bir yer önermesini istedi. Garson temiz bez getirerek Ando'ya bir üst kattaki tuvaleti önerdi.
Ando üst katı hızlı bir şekilde taradı. Hasmı o katta değildi. O yüzden daha da temkinli adımlarla bir kat daha çıktı. "Personel Harici Giriş Yasaktır" yazan kurdelenin üzerinden atlayıp seslerin geldiği odaya doğru yöneldi. Koridorda kimsenin olmaması şansının yaver gittiğini gösteriyordu. Zaten birisi yakalarsa üzerindeki bulaşıklı süveteri bahane sunacaktı. Buğulu camla ikiye bölünmüş odanın boş olanındaki masaların arasına gizlendi ve kulak kabarttı.
Eita, restoranın sahibi Humaki-san'ın kendisine çay ikram edişi bitene kadar konuşmaya başlamadı. Bir dirseğini masaya dayamış Humaki'nin geleneksel çay ikram edişini izliyordu. Yaşlı esnafla uğraşmayı hiç sevmezdi. Başını masaya eğip içindeki saygı selini bastırarak konuya girdi: "Adamlarımıza mantıklı açıklamalar yapmadığınız için bizzat kendim gelmek zorunda kaldım. Bu yüzden de direkt konuya gireceğim, Humaki-san." Kafasını kaldırıp adamcağızı karşısında el pençe divan görünce kendisine engel olamayarak konuyu değiştirdi: "Lütfen, siz de oturun." Adam çekinerek Eita'nın karşısındaki sandalyeye oturdu.
Ando kıkırdamamak için kendisini zor tuttu. "Zalim genç efendiden bir şeyler öğrenmeye gelmiştim. Yaşlılara kıyamayan süt çocuğu çıktı." diye düşündü. Eita'nın ciddileşmiş sesi düşüncelerinden sıyrılmasına neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgarın Çiçekle Dansı
RomanceBirisi doğuştan yetenekli ama bir o kadar da sıra dışı tarzı olan genç bir yakuza patronu... Diğeri gizemli bir geçmişe sahip zeki bir evlatlık... Fumikaze Ailesi'nin kontrolündeki bölgelerden birisinde aile fertlerinin Sakurai Ailesi tarafından sal...