''Evet geçinemiyorum,nereden para bulacağım bir fikrim yok.Kovuldum ve borç alabileceğim biri de yok.''Telefonda hararetli bir şekilde arkadaşıma dil dökerken son iki ayda yaşadığım dibe çöküş hikayesinden bahsediyordum.
''Hayır hayır onun hiçbir zararı yok,hiçbir masrafı yok onunla alakalı değil.''Ve arkadaşım iki aydır benimle yaşayan çocuğa suç bulmakla yetiniyordu.
''Yine aynı şeyler kapatıyorum.''Daha fazla açıklama yapacak gücü kendimde bulamayıp telefonu kapattım ve koltuğa fırlattım.Bu çocuğu evime getireli iki ay olmuştu ve iki aydır ne onun hakkında ne de onu arayan birileri hakkında hiçbir şey elde edememiştik.Arkadaşımın polis arkadaşı,hakkında hiçbir kayıt bulamamıştı.Şaka gibiydi ama gerçekten de çocuk hakkında hiçbir şey yoktu ortalıkta.Sanki hiç bu dünyada var olmamış gibiydi.Ama ben bu olaya olumlu taraftan bakıyordum.Bu sevimli şeye gün geçtikçe daha da bağlanıyordum ve o da gün geçtikçe daha da gelişim gösteriyordu.
''Son zamanlarda sesin geldiği tarafa doğru başını çeviriyorsun duymaya mı başlıyorsun?''Her zamanki gibi kendi kendime konuşurken onun oturduğu koltuğun köşesine bırakmıştım kendimi.İki aydır beraber olunca onda değişen birtakım şeyler olmuştu.Bu dediğim de onlardan bir örnekti.Yaşadığım düzene alışsın diye her gün aynı saate kalkıp,aynı saatte yiyip aynı saatte uyuyorduk.Kesinlikle bu düzen bana göre değildi ama o buna çok alışmıştı ve saatlerin geldiğini anlıyordu.Basit ihtiyaçlarını kendi başına giderebiliyordu.Onu eve ilk getirdiğim günkü gibi durmayıp yatağına yatıyordu,masaya oturup yemek yiyordu,kendi başına duş alabiliyordu ve üstünü çıkarıp giyebiliyordu.Bir bebek gibi gelişimini izliyordum ve bu beni oldukça mutlu kılıyordu.
Ve tabii ki ona bir isim bulmam lazımdı.En azından gerçek adını bulana kadar ona seslenmek için bir şey demem gerekiyordu.Ona nasıl sesleneceğimi düşünürken onu bulduğum an geldi aklıma ve sigara içerken saate baktığımı çok net hatırlıyordum.Bu yüzden basit olup onun da kolayca anlaması için ona Ten diye seslenmeyi tercih etmiştim.(çn:muazzam ad bulma seansı)Gerçekten son anlarda artık adını söyleyince ya da bir ses olunca başını o sese doğru çevirmeyi başarıyordu.Daha genel ifade ile artık beni anladığını düşünüyordum.
''Test etmek istiyorum beni duyabiliyor musun?Duyuyorsan başını aşağı yukarı hareket ettir.''Bu yüzden bunu kesinleştirmek için yanına yaklaşıp,tane tane konuşup onun duyma seviyesini ölçmeye karar vermiştim.Bunu daha önce de deneyecektim ama bir türlü fırsatım olmamıştı ya da doğru zaman olmadığını düşünüyordum.Daha demin fırlattığım telefonun nereye gittiğini anlayıp başını hareket ettirdiği için bu bir umut yeşertmişti içimde.Dediğimi tekrar ederken başını hareket ettirmesini bekliyordum.En azından benim sesime alışıp bana karşılık verebilirdi.Evet onu bulduğumda hemşire sağır olduğunu söylemişti ama mucize denilen şeylere onu bulduğum günden beri inandığım için beklentim de büyüktü.
Gözlerinin içine bakıp başını hareket ettirmesini istiyordum ama hiçbir tepkide bulunmuyordu.''Ne bekliyordum ki?''Kendi kendime mağlup olup sırtımı koltuğa yaslarken başını yavaşça yukarı aşağı sallamaya başladı.Bunu görünce şok içerisinde bağırdım.
''Ne,sen beni duyabiliyor musun?''Heyecanla bağırırken başını sallamaya devam ediyordu.Koltuktan kalktım ve önüne çöktüm.''Bir dakika bu tesadüf olmalı tekrar ediyorum beni duyuyorsan kolunu kaldır.''Yine tane tane konuşup iyice anlamasını sağladıktan sonra belli bir süre tepki vermesini bekledim ve usulca sağ kolunu havaya doğru kaldırdı.
''İnanmıyorum,gerçekten mi?Ne zaman başladı bu,nasıl oldu anlamıyorum ama ne önemi var?En azından beni duyuyorsun değil mi?''Hayatımda en son ne zaman bu kadar mutlu olduğumu bilmezken beni duyuyor ya da biraz da olsa anlıyor olması beni oldukça mutlu kılmıştı.İki ay sonra ilk defa onunla karşılıklı bir etkileşime geçebilmiştik.