10

114 28 7
                                    

Hiçbir şekilde yoğun geçmeyen bir iş gününden sonra da eve gelip kendimi yatağa atmıştım.Dünkü yaşadığımız yakınlıklar ve temaslar yüzünden Ten ile konuşacak yüzüm yoktu.Aslında kaçan kendisi olmalıydı ama tam tersi olmuştu.Tüm gün aklımda Ten'in teklifi yankılanırken kesinlikle berbat bir gün geçirmiştim.Yine de bir yanım onun teklifini kabul etmem gerektiğini söylüyordu fakat korkuyordum.Belki de görmeye başlayınca ilk deneyimini benimle geçirmekten hoşnut olmayacaktı.Bu her ne kadar boş bir düşünce olsa da aklımdan geçmiyor da değildi.

Bugün kafamı dağıtmak için farklılık  yapıp arkadaşımla içmeye gitmiştim.Abartmadan içip kafamı boşaltacağımı sanarken hiçbir etkisi olmamıştı.Neden dediği onca şeye rağmen aklımda olan tek şey seks teklifiydi?

Daha fazla düşünmemek adına kendimi toparladım ve hızlı bir şekilde ellerimle yanaklarıma tokat attım.Küçük çaplı kendime gelme hareketimi yaptıktan sonra derin bir nefes aldım ve içeride bir nevi televizyon izleyen Ten'in yanına gittim.Orta sehpada duran kumandayı alıp ekranı kapattıktan sonra Ten'e baktım büyük bir gerginlik içerisindeyken.''Artık bana gerçekleri anlatma vaktinin geldiğini düşünüyor musun?''

Ten şaşkınlıkla bana bakarken kesinlikle bir anda nereden çıktı bu diye düşünüyordu.Ama biraz önce içip kendi kendimi tribe soktuğumdan haberi yoktu.Dudaklarını çizgi haline getirip bana baktı.Ne diyeceğini kafasında toplayıp konuşmaya başladı.''Özür dilerim.Daha önceden bahsetmeliydim.''Mahcup bir şekilde gülümsemeye çalışırken yanına oturdum.Dün benden büyük bir şey isteği için benim de ondan bir şey isteme hakkım doğmuştu.''Ama korkup beni terk edersin sandım.''

''Neyden korkacağım?''Yüzümü buruşturup bana ne anlatabilir ki diye düşünürken dudaklarını dişlemeye başladı.

''Benden gitmeyeceğine söz veriyor musun?''Kararsız ve korku dolu sesine ona olan inancımı katmak için oldukça keskin konuştum.

''Söz veriyorum.''

''Nereden başlayacağımı bilmiyorum.''Tırnaklarını ağzına götürüp onları ısırmaya çalışırken birkaç saniyeliğine durdu ve bana baktı.''Tanrı'ya inanıyor musun?''Kaşları hafifçe yukarı kalkarken konuya buradan başlamasını anlamdıramamıştım.

''Tanrı mı?Evet,sanırım beni seviyor olmalı.''

Dediğimden tatmin olur bir şekilde gülümsedi ve hiç düşünmeden konuştu.''Beni de seviyor olmalı çünkü beni sana verdi.''Bazen dediği şeyler o kadar utanmamı sağlıyordu ki göremediği için mutlu oluyordum.''Bu sana saçma gelecek biliyorum ama ben senin gibi bir canlı değilim.''Bu sefer benim kaşlarım havalanırken şaşırmama fırsat vermeden devam etti.''Ben insanların yaşamına özenen bir melektim.''

"Melektin?''Takılmam gereken yer kesinlikle burası değildi.

''Tanrı'dan dilek diledim.Ben de sizler gibi gülebilen,ağlayabilen,hissedebilen bir varlık olmak istedim.''Heyecanlı bir şekilde insani duygulardan bahsederken aslında hayran olunacak pek fazla özellik taşımadığımızı düşünmüştüm.''İnsanlar yarattığı en güzel varlıklar.''İnsanların gerçek yüzünü göremeyen biri için oldukça inanılır şeyler söylüyordu.

''Bunu anlamakta zorluk çekeceksin biliyorum bu yüzden anlatmama konusunda bu kadar ısrarcıydım.''Sanırım dediği kadar zorluk çekmemiştim.''Ben uzun zamandır insan olmaya çalışıyordum,gerçek bir insan.Tanrı dileğimi dinledi ve buna bir şart koydu.Hiçbir şeye sahip olmayan ben insanlarla kurduğum gerçek bağlar sayesinde insani özellikler kazanacaktım.''Tamam zorlanmıyorum derken  hata etmiş olabilirim.''Bu yüzden beni bulduğunda bir kukla gibiydim.Beni buldun ve yanına aldın.Gün geçtikçe bana hissettirdiğin sevgiyle beraber hissetmeye,duymaya,konuşmaya başladım.Senin sayende her geçen gün insan olmaya başladım.''Çekingen bir tavırla bana gerçek hikayesinden bahsederken biraz inanmakta güçlük çekiyordum.Evet,o belki insan olamayacak kadar güzel bir şeydi peki ya ben onu bulacak kadar iyi biri miydim?

Konuşma fırsatı vermeden sanki bu hikayeyi defalarca anlatmış gibi ezbere konuşmaya devam ediyordu.''O kadar uzun süredir insan olmaya çalışıyorum ki bunu başaramayacağımdan emindim.Dünyaya gönderilmiş bir kukla parçası gibi sokaklarda terk edilmiş bir şekilde kalacaktım.Tanrı bana isteğimin gerçekleşemeyeceğini de söyledi.İlk başta çok umutluydum ama geçen yıllar umudumu söndürmüştü.''Bilmiyorum,onun hakkında hiçbir haberin olmaması,sağır ve dilsiz olduğu halde zamanla duyup konuşması belki de baştan beri bir mucize olduğunu destekler nitelikteydi.Evet belki bu saçmaydı ama neden saçma diye ona inanmaktan vazgeçecektim?

''O barın orada uzun süredir yatıyordum ve her geçen gün sarhoş adamlar beni tekmeliyordu.Bazıları dün bizim yaptığımız gibi şeyler yapmaya kalkışıyordu ama kendimi  koruyabiliyordum.''Oldukça düz bir ifade ile onu dinleyip idrak etmeye çalışırken dediği ile kaşlarımı çatmıştım.Onu herkes görüyordu ve elbette ona saldırmak isteyen olacaktı.En azından kendini koruyabilmiş olması sinirlerimi yatıştırırken yine de evhama kapılmıştım.Bu tür iğrenç insanların var olduğunu bildiği halde nasıl insan olmak isteyebilirdi ki?''İnsan yaşamı hakkında çok şey araştırdım ve bir melekken insan olmak istedim.İlk defa bu kadar insani duyguyu kazandım.Hiç bu kadar özelliği kazandığım olmamıştı.''Sebepsizce ilk olduğumu bilmek beni mutlu etmişti.''Başımdan aklına gelemeyecek kadar olumsuz olay geçti ama en sonunda sana kavuştum.Ben senin yarattığın bir insanım.''

''Sen benim meleğimsin.''Bir anda ağzımdan dökülen kelimeler karşısında utanıp yanımdaki yastığa gömülürken gülümseyerek devam etti.

''Çok mutluyum.Karanlıkta,soğukta,sıcakta türlü türlü insanlarla geçen yıllarımın sonunda seni bulduğum için.Asla insan olamayacağımı düşünürken,Tanrı'nın beni unutup ondan özüme karşı saygım olmadığı için beni cezalandırdığını düşünürken,beni yarı yolda bırakan insanlar varken seni bulduğum için çok mutluyum.''Yastık ile bütünleşip düşünmeye başladım.İhtiyacım olan ona inanmak değildi,ihtiyacım olan hayatın unuttuğu birinin başına da böyle güzel şeylerin geleceğine olan inancımdı.Kafamda oturmayan belki de sormak istediğim yüzlerce soru vardı.Kaç yıldır dünyadasın,neden saf bir melekken kirli bir insana dönüşmek istedin,neden karşılaştık...Hepsi ve daha fazlası aklımdan geçen sorulardı ama bir türlü sormak gelmiyordu içimden.Dediklerine inanabilirdim ama başıma böyle iyi bir şeyin gelmesine inanamazdım.Hiçlik içinde süren yirmi dört yılım bir anlamını kazanmıştı onun sayesinde.Ne görebilen ne konuşabilen ne de duyabilen birine kapılıp gitmiştim.Oysa etrafımda her şeyi fazlasıyla hisseden ve yaşayan insanlar varken ben bu çocuğa tutulmuştum.Kadınlarla dolu bir hayatım varken ben bu erkeğe tutulmuştum.Melek olduğu için cinsiyeti de yoktu özünde fakat bir erkek olsa bile bu benim için önemli değildi.

Düşüncelerim arasında boğulurken bana doğru yaklaştı.''Bu kadar uzun sürdüğü için üzgün değilim.Ben seninle yaşamak istiyorum.''İlk defa hafif bir şekilde tebessüm etmek yerine ağzı yüzünde yayılarak sıcak ve içten bir gülümseme sunmuştu bana.Gerçekten gülümsemişti.Ve o gülümseyiş hiçbir şeyin önemli olmadığını gösterirken beni çoktan dediklerine adapte etmişti.

''Ten.''Hazır yakınımdayken ve beni kendine bu denli bağlamışken geçen gece yaptığı gibi sağ elimle boynunu tuttum ve alnımı siyah saçlarının kapattığı alnına dayadım.''Görme duyunu kazandığında beni beğenecek misin?"


The Riot | taeten |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin