07 | brightest stars and lonely moon.

279 33 14
                                    


EPISODE | SEVEN
BRIGHTEST STARS AND LONELY MOON.

James Potter yaklaşık on beş dakikadır buradaydı ve dersin ilk dakikalarını kaçırmıştı, bu elbette burada uzun süredir beklemesi kadar önemli değildi fakat yine de kendini üste çıkarmak için yakınacağı bir şeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


James Potter yaklaşık on beş dakikadır buradaydı ve dersin ilk dakikalarını kaçırmıştı, bu elbette burada uzun süredir beklemesi kadar önemli değildi fakat yine de kendini üste çıkarmak için yakınacağı bir şeydi. Bedenini duvara yaslamıştı ve ayakkabısının tabanını zemine vurarak aklına takılmış bir melodiyi canlandırıyordu. Portia ise o sırada merdivenlerden seri hareketlerle çıkmaya çalışmakla meşguldü. Zindanların puslu havasını geride bıraktığı an koşarak buraya gelmişti. Merdivenlerden çıkınca üstünü düzeltti ve uzaktan az çok seçebildiği oğlana doğru adımlamaya başldı.

Oğlan bir süre sonra Portia'nın uzun koridorda kendisine doğru yürüdüğünü görünce yerinden doğruldu ve ona baktı. Yüzü buraya olabildiğince hızlı gelmeye çalıştığından hafif kızıllaşmıştı, elleri ise dalgalı saçlarını düzeltmek amacıyla kestane rengi gür tellerin içinde kaybolmuştu. Kütüphane koridoru genellikle diğer avlulara göre daha karanlıktı ve pencereden giren seyrek ışık onu es geçiyordu. Kızın saçının siyaha yakın tonu kendisini hatırlattı oğlana. Black kanının her yerde kendini gösterdiğini düşündü.

"Partiye çok erken katıldın! Bir yarım saat daha bekletebilirdin beni." Oğlanın alaycı sesiyle beraber Portia sırıttı. Topuklarının zemine vuruş sesi Potter'ın tam önünde yerini alınca kesildi. "Bekletebilirdim, ve sen merakından hiçbir yere ayrılmazdın." Saçlarını geriye attı ve oğlanın karşısında durdu. Acele etmeden ellerini cübbesinin içine götürdü ve bir zarf çıkardı. Oğlanın gözleri parladı ve ellerini uzattı. Portia hızla zarfı geri çekti.

"Daha fazla mı oyun istiyorsun?" Oğlanın sorusuyla Portia başını salladı. "Açamazsın Potter, senin için değil." Potter kaşlarını kaldırdı. Portia derin bir nefes verdi. "Tılsımlı, istesen de açamazsın." Potter söylendi ve yeniden elini uzattı. "Söyle o zaman kime götüreyim?"

Portia gözlerini ondan ayırmadı ve elindeki kağıt parçasını ona doğru uzattı.. "Çok sevgili arkadaşına götür." Oğlan güldü ve zarfı cebine koydu. "Ona her hangi bir şekilde not bırakabilirdin, biliyorsun değil mi? O senin gibi değil." Kız ruhtan yoksun bir şekilde gülümsedi. Oğlanın yüzündeki sakin ifade bozulmasa da kız onun hafiften meraklandığını hissetti. "Benim işleri yapış biçimime karışma."

Potter onunla uğraşmak istemiyormuş gibi kafasını salladı. "Gösteri sunmayı hep severdin." Portia çenesini kaldırdı. Oğlanla daha fazla muhattap olmanın ona bir şey kazandırmayacağını biliyordu. Kaşlarını kaldırdı ve arkasını dönmeden önce son bir kere hafifçe mırıldandı. "Hoşçakal, Potter." Ardından karanlık kütüphane koridorunu geride bırakıp rüzgarlar ile kavrulan avluya çıktı.


Portia aritmansi dersine girmekten vazgeçmişti, ki bulunmaktan keyif aldığı sayılı derslerden biriydi. Onun yerine sihir tarihi dersi başlayana kadar ortak salona dönmeyi planlamıştı, dersin bitmesine yaklaşık on beş dakika olmalıydı, o da dinlenmeyi ve düşünmeyi uygun buldu. Fakat ilk katın merdivenlerinden indikten sonra gözleri, hastane kanadına doğru ilerleyen kardeşi Regulus Black'i yakalayınca fikrini değiştirdi. Aklında yavaşça yanan ışıkla beraber gözlerini kıstı ve ona doğru adımladı.

black hanesi'nin savunması üzerine. marauders era!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin