EPISODE | FIVE
DEALING AND PUNISHMENT.
Portia bugün Hogsmeade'e gitmekten vazgeçmişti. Çabucak sıkılan bir yaratılışa sahipti ve böyle basit rutinlerden pek haz etmezdi, bu nedenle bazı haftalar o küçük büyücü kasabasını es geçer ve akademide kalırdı. Bazen bir şeyler çiziktirir, bazen sevdiği plaklardan birini gramafona takıp kendince zaman geçirirdi. Fakat bugün ona ve kasabaya inme şansını geri çevirmiş olan diğer tüm öğrencilere kalan büyük şatoyu gezmeye karar verdi.Geniş paçalı kadife pantolonunu ve siyah gömleğini üstüne geçirdi. Jane Birkin gibi önüne düşen perçemlerini kenara attı ve koyu renkli geniş dalgalarını taradı. Yüzünü pudraladı ve dudaklarını açık bir renge boyadı. Üstüne basit, kahverengi bir palto geçirdi ve elinin tersiyle kıyafetindeki hayali tozları silkeledi. Aynaya son bir kere daha baktı ve çenesini yukarıya kaldırdı. Her zamanki gibi alımlı ve özenli olduğunu düşündü, aynı ona öğretildiği gibi.
Botlarının zeminde bıraktığı hafif ses ile beraber ortak salona indi. Etrafta ilk sınıflardan birkaçı dışında kimse görünmüyordu. Denizin derinliklerine batmış bir gemi gibi görülen ortak salonun kapısına doğru adımladı. Duvar ve mobilya işlemelerindeki yılanlara göz gezdirdi. Hayvanların en akıllısı, böyle derdi babası ona. Portia da yılanlardan hoşlanıyordu, asil görünümlü yaratıklar olduğunu düşünüyordu. Korkuya bel bağlıyorlarmış gibi görünürlerdi ve en güven verici duygu da haliyle buydu. Ortak salondan çıktı ve zindanın gizemli havasından kurtulmak amacıyla mermer merdivenleri yavaşça tırmandı. En sonunda güneş ışığı, ulaştığı koridoru aydınlatıncaya kadar zindanların ürpertici fakat tanıdık atmosferinden kopamadı.
Portia çıplak duvarlara ve ahşap zemine çarpan sıcaklığa doğru adımladı ve uzun koridorda yürüdü. Ilık ışık bedenine vurunca biraz mayışırmış gibi oldu, Britanya'nın yağmuru ve sisinin ardında böyle nimetleri olması ona mucizeymiş gibi gelirdi. Koridoru aşınca geniş merdivenlere yöneldi. Birçok yer değiştiren merdivenin olduğu geniş hol beklenmedik bir şekilde sakin görünüyordu. Genelde öğrencilerin adım sesleri ve uğultuları burayı esir alırdı. Portia ilk kattan ikinciye doğru hareket eden merdivene çıktı. Basamakları adımladı ve geniş merdiven onu ikinci katın karanlığa gömülmüş koridoruna ulaştı. Hemen ardından kütüphane koridoruna çıkan merdivene doğru süzüldü.
Basamaklar onu dilediği koridora bırakınca Portia üstünü silkeledi. Aslında daha kolay bir yoldan gelebilirdi, ama merdivenlerin hareketleri onu eğlendiriyordu. Bakışlarını kütüphanenin kapısının iki yanındaki geniş pencerelerden dışarıya doğru sabitledi. Mavi gökyüzü ve hareket eden bulutlar ona bugün yağmurun olmadığını söylüyordu. Gölün üstüne düşen ağaçların sık yansımaları ise altında yatan gizemi örtüyordu. Portia bir anda hastane kanadındaki vitrayda yer alan su perisi görünümlü hanıma yuva olan gölün bu olup olmadığını merak etti. Ardından soruyu zihninin derin köşelerine itti ve kütüphanenin Hogwarts'da yer alan diğer odalara göre daha mütevazi, daha gösterişsiz duran kapısına doğru yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black hanesi'nin savunması üzerine. marauders era!
Fanficportia black, denemekten vazgeçmese bile asla mükemmelliğe ulaşamazdı ve kendini boğduğu yalnızlıktan kurtulamazdı. 'the wraith, vol. 1' written by @truffautsfilm. fanfiction, harry potter. [12.11.2020]