01 | misunderstanding.

1.5K 70 38
                                    


EPISODE | ONE
MISUNDERSTANDING.

Black soyadını taşımak, Portia için sanıldığı kadar zor değildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Black soyadını taşımak, Portia için sanıldığı kadar zor değildi. Tabi gelen sorumluluklar, onu diğerlerinden ayırsa da bu ötekileştirmeyi gereksiz bulurdu. Tüm hayatı boyunca bu konu üzerinde öznel bir yargı sürdürdüğünden dolayı insanların düşünceleri ve bakışları ona hep gülünç gelirdi haliyle. Birçok konuda kendi yargısından başka düşünceyi görmezden geldiği gibi bunu da yok sayardı ve bir sonraki vakte kadar aklını buna yormazdı.

Ender vakitlerde ise kelimeleri kullanmayı seçerdi. Canlarını bir süre boyunca sıkacak, kılıç kadar keskin kelimeler. Uğurlarına bu kadar düşündükleri Black'lerin ağızlarından çıkan her söz onlar için dudakları bir süre mühürleyebilecek kadar keskin olmasına rağmen Portia Black için bunlar en son tercih olurdu, akrabalarının aksine.

Şimdi Slytherin binasının ortak salonunda otururken, aklında bu düşünceler vardı. Kendisinin yanlış anlaşılmış kelimesine olan nefreti, başka çok az şeyle karşılaştırılabilirdi. O birinin yanlış anlaşabileceğine pek inanmıyordu, bunu genelde insanların gelişmemişliklerine bağlıyordu. Çünkü herkes anlatmak istediğini ya da nadir durumlarda tam tersini, anlatmamak istediğini gösterirdi -ve bu da anlaması zor olmamalıydı. Biz de buna uyardık, geriye tartışılacak çok fazla düşünce kalmamalıydı. Ama işte kalıyordu. Portia'nın öfkesi de tam da bu durumda ortaya çıkıyordu.

Herkesin bir fikri vardı ama hiç kimsenin eşit olmadığı bir gerçekti. Saçma ve gülünç düşüncelere zaman ayırmak ise kafa karışıklığından başka hiçbir şeye yol açmaz, derdi Portia. Yanlış anlamanın veya anlaşılmanın bu nedenle onun için söz konusu bile olmadığını düşünürdü.

Fakat bugün, kendisi bunu bir kez daha düşündü. Ah, yazık ve yanlış anlaşılmış Portia, dedi içinden. O an bu kelimeler onu güldürdü, ne kadar yabancıydılar aklına. Sonra merakı bir daha can buldu, acaba insanlar hangi kimseler için kuruyorlardı bu cümleleri. Kendisi hakkında veya soyadı hakkında da bu tip düşüncelere dalıyorlar mıydı? Yoksa çoğunluk gibi daha mı çekingenlerdi onlara karşı, hatta belki dolduruştalardı. Portia bunu daha fazla düşünmek istemediğine kanaat getirdi. Alevlerin yansıması çarpan kahve renkli gözlerini odaya sıcaklık sağlayan şömineden çekti ve kurumuş boğazını temizledi. Zümrüt rengi elbisesinin üstüne giydiği siyah trençkotu çıkarttı ve kenara bıraktı. Sıcaktan kızaran yanaklarına dokunup sanki kızıllığı üstünden atabilecekmiş gibi ovuşturdu ve uzun zamadır oturduğu deri koltuktan yavaşça kalktı. Elbisesinin dağılmış yeşil yakasını düzeltmeye uğraşan elleri ve yere vuran kısa topuklularının sert sesiyle beraber birkaç kişi dışında neredeyse ıssız olan ortak salonda yürümeye başladı.

Yeşil renk ağırlıklı vitraylara ve görkemli duvar işlemelerine, salonun sağ kenarında bulunan meşeden yapılma yuvarlak masaya ve üstündeki dağılmış kitaplara, en sonunda da girişin yanındaki sehpada yarım bırakılmış olan satranç tahtasına kadar avucu gibi bildiği salonda gözlerini gezdirdi. Ardından gözlerini kapayıp odanın kokusunu içine çekti. Cayır cayır yanan odunun ve pahalı parfümlerin birbiriyle olan uyumlu dansı ona akademide bir salondan çok uzaklardaki evini hatırlatıyordu. Hatta biraz daha çabalasa o acımasızlığın kokusunu da alabilecekmiş gibi hissediyordu, bu düşünce onu güldürdü.

black hanesi'nin savunması üzerine. marauders era!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin