EPISODE | TEN
GRAND FINALE OF THE NIGHT.song of the episode,
lady stardust + david bowie.
Portia'ya küçüklüğünden beri çok şey öğretilmişti fakat tüm nasihatler tek bir şekilde başlıyordu. Başını dik tutarak. Etrafındaki herkesi kıskandırabilecek kadar güçlü görünerek ve altında yatan kurnaz yeteneği ise sessizce bekleterek. İnsanlara göz dağı vermek, ağzını açmadan en iyisinin o olduğunu kanıtlamak. Her bir Black bunlar ile eğitiliyordu ve böyle büyüyen bir genç kızın aklı istenilen acımasız öğretilerle şekillenmiş olmalıydı.Walburga ve Orion Black tarafından söylenilen birçok lafı hatırlıyordu genç kız, zaten aklından çıkmasına hiç izin vermezlerdi. Fakat kendi yüreğine en çok dokunan, durmadan zihninde dönen bir söz vardı. Zayıflık bu çatının altında kabul edilemeyen tek unsurdur, gerisi onun ardından gelir. Portia ne zaman omuzlarını geriye atsa, sırtını dikleştirse veya çenesini kaldırsa aklında bu sözler yankılanırdı. Her şey zayıflıktan gelir, haklılardı. Her bir adım da güce ulaşmak için değil miydi zaten?
Fakat on birinci ayın on dokuzunda, saat gece yarısına yaklaşmışken, Portia'nın zihni tamamen bu düşüncelerden arınmıştı. Daha doğrusu tam şu vakitte, ne zihninin sert duvarlarında yankılanan nasihatler ne de birbirlerine savaş açan düşünceler vardı. Ustaca yerleştirilen o fikirler tanıdık bir çift gri gözün kendisine dönmesiyle beraber dalgalara karşı koyamayan balıkçı teknesi gibi alabora oluverdi. O an Portia neye ihtiyacı olduğunu bilmese de istediği tek bir şey vardı. Olduğu yere çöküp kendisinden kaçmak. Sonsuza kadar orada kalmak, ağlamak ve gülmek istiyordu. Kendi yaptıkları için diğer insanları suçlamak istiyordu. Tüm yanlışlarının affedilmesini bekliyordu. Zihninde doğmamış bir bebek saflığına erişene kadar yalvarmalıydı, ancak o zaman yıllar önce derinlere gömdüğü eski Portia'yı gün ışığına çıkarabilirdi.
Tek sorunu, kime yalvaracağını bilmemesiydi.
Sirius Orion Black ise kız kardeşine dönerken aklından bir çok düşünce ve his geçiriyordu. Korku, keder, neşe, rahatlama ve pişmanlık. Tüm duyguları ellerini bağlamıştı oğlanın. Uzun vakittir içinde bir yerlerde bulunan boşluktan kaçma çabaları sona ermiş gibiydi. Çünkü sığınacak bir yeri kalmamıştı, boşluk asılmaya çalıştığı her yere içine çekmişti. Ünlü Gryffindor cesaretiyle bilinen Sirius Black o anda korkusuz hissetmiyordu. İçinde, her zaman susturmak için uğraştığı bir yer ona kaçıp gitmesini söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black hanesi'nin savunması üzerine. marauders era!
Fanficportia black, denemekten vazgeçmese bile asla mükemmelliğe ulaşamazdı ve kendini boğduğu yalnızlıktan kurtulamazdı. 'the wraith, vol. 1' written by @truffautsfilm. fanfiction, harry potter. [12.11.2020]