portia black, denemekten vazgeçmese bile asla mükemmelliğe ulaşamazdı ve kendini boğduğu yalnızlıktan kurtulamazdı.
'the wraith, vol. 1'
written by @truffautsfilm.
fanfiction, harry potter.
[12.11.2020]
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bellatrix Black elinde tuttuğu elbisenin askısını yavaşça yatağın üstüne bıraktı. Koyu renkli gözleri kısılmıştı, bir şeyleri tartmakla meşguldü. Elini yavaşça kırmızı kadifenin üstünde gezdirdi, pahalı kumaşı iyice inceledi. "Kırmızıdan nefret ederim." Güzelce taranmış dalgalı saçlarını arkaya attı ve Portia'ya baktı. Her Black'in sahip olduğu sert yüz hatları gevşemişti, gözlerinde bariz bir istek ve beklenti vardı. "Bence siyah giymelisin."
Portia elinde tuttuğu eski bir fırçayla saçlarını kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Onları özenle ortadan ayırmıştı, perçemlerini ve saçlarının uçlarını ise içine doğru kıvırmıştı. Gözlerinin önüne gelmesini önlemek adına ise fırçayı elinden düşürmemişti. Bakışlarını aynadan çekmedi. "O zaman dolaptaki yün elbiseye bak. Hemen en kenarda." Bellatrix yatağa serdiği elbiseyi eline aldı ve dolabın kapağını açtı. Elindeki elbiseyi askıya astı ve diğer kıyafetlerin arasında kaybolmuş yünden yapılma siyah elbiseyi eline aldı. Pek incelemeden onu yatağın üstünde oturmakta olan kuzenine uzattı. Portia elbiseyi eline aldı ve kumaşını inceledi. Bu annesinin eski elbiselerinden biriydi. Walburga Black bu eski elbisesine sığmamaya başlayınca Portia onu çöpü boylamaktan kurtarmıştı.
Üstündeki hafif geceliğin askılarını indirdi ve aşağıya kaymasına izin verdi. Odada sadece Bellatrix ve kendisi vardı, sırf iç çamaşırlarıyla olmak ise onu nadiren rahatsız ederdi. Ayaklarının altına düşmüş ipek geceliği kaldırdı ve yatağın üstüne bıraktı. Elindeki elbiseyi üstüne geçirdi ve saçlarını düzeltti. Aynaya döndü ve kendine baktı. Bedenini kavrayan yumuşak kumaş ayak ve el bileklerinin biraz daha üstünde bitiyordu, kare şeklindeki yakası ise göğüs çizgisinin biraz daha yukarısında kalıyordu. Elbisenin dikiş çizgileri ise tamamen bele oturtacak şekilde yapılmıştı. Kumaşından dolayı onu sarmalamasına rağmen çok dar değildi. Portia elinin tersiyle elbiseye yapışmış tozları silkeledi ardından kuzenine döndü.
"Nasıl, Bella?" Bellatrix onu inceledi ve ardından hafifçe güldü, bunu onaylamanın daha yumuşak bir yolu olarak kabul etti Portia. Saçlarını kulaklarının arkasına attı ve beğeniyle sırıttı. Yavaşça yatağa oturdu ve komodinin üstüne koyduğu esansı aldı. Bellatrix de karşısına kuruldu, genç kızın üstüne giyeceği kaşe paltonun kollarıyla oynamaya başladı.
"Demek eğlenmek için biraz daha zeki olmak gerekiyormuş." Kızın dalga geçer gibi söylediği sözler karşısında Portia'nın dudakları alay ike kıvrıldı. Parmağının üstüne döktüğü lavanta kokulu esansiyel yağı kulağının arkasına ve boynuna sürdü. "Profesörle yapılan bir akşam yemeğinde eminim ki çok eğlenirim, kaçıracağına bence de üzül."
Cam şişenin kapağını kapattı ve komodinin üstüne geri koydu. Yatağının yanında bulunan ayakkabıları eline aldı. Kısa topukları ve bilekten bağlanmalarını sağlayan minik bandıyla beraber saten ile kaplanmış hoş bir ayakkabıydı."Ama dans et. En azından bunu yap da üzülmeye değecek bir şey olsun." Portia ayakkabılarını giydi ve Bellatrix'in sırıtan suratına baktı. "Belki," Ardından yataktan kalktı. "O da sırf senin için."
