17.Bölüm

186 9 28
                                    

'Bugün seni gördüm rüyamda,
tam sana dokunacakken uyandım.
Saatlerce seni ve o anı hayal ederek tekrar uyumaya çalıştım ama ben bunu bile beceremedim sevgilim.
Tıpkı seni kutaramadığım gibi...'

╔═.✵.══════════╗

Tepkisi aynen umduğum gibiydi: Tam anlamıyla şoka girmişti. O yüzündeki suyu silerken ben kitaplığa tutunarak ayakta kalmaya çalıştım. Birkaç kitap yere düştü fakat buna aldırmadan hızlı adımlarla odadan çıktım. Alt kata inerek kalabalığın arasından mutfağa yürüdüm. Hissettiğim öfke mide bulantımı bastırmıştı ve istediğim tek şey, jimin'in o iğrenç sırıtışını zihnimden atmaktı.

Diğer odadaki kalabalığın arasında jungkook'un siyah saçlarını fark ettim vehazırlık öğrencisi bir çocukla birlikte oturduğu yere doğru yürüdüm."Hey, Tessa, bu arkadaşım jaehyun" dedi jungkook bizi tanıştırarak.jaehyun gülümseyerek elindeki şişeyi uzattı. "Biraz ister misin?" diyesorarak şişeyi bana verdi. Artık tanıdığım yanma hissi çok iyi gelmişti;vücudumu tekrar alevlendirmişti ve bir an için jimin'i unutmuştum."lisa'yı gördünüz mü?" diye sordum fakat jungkook başım iki yanasalladı. "taehyungla birlikte gitmiş olabilirler."


Gitmiş mi? Bu da ne demek? Aslında buna kızmalıydım fakatvotka zihnimi bulandırmıştı ve kızmak yerine Taehyungla ikisinin hoşbir çift olacağını düşündüm. Birkaç kadeh daha içtikten sonra kendimiinanılmaz hissediyordum.


İnsanların sürekli içmesinin nedeni bu olmalıydı. Belli bir nok­taya ulaştığımda bir daha asla içki içmeyeceğime yemin ettiğimi belli belirsiz hatırlıyorum fakat o kadar da kötü değildi.On beş dakika sonra jungkook ve jaehyung beni öylesine güldürüyordu kikarnıma kramplar giriyordu. jimin'den çok daha iyi arkadaşlardı."Biliyor musunuz, bence jimin gerçek bir öküz," dedim ve ikisi dekeyifle sırıttı."Evet, bazen öyle olabiliyor," dedi jungkook ve kolunu omuzlarıma attı. Kolunu indirmek istedim ama bununla herhangi bir şey ima et­meye çalışmadığı için onu utandırmak istemiyordum. Çok geçmeden kalabalık dağılmaya başladı ve ben de yorulduğumu hissettim. ,


Yurda dönmek için herhangi bir seçeneğim olmadığını o zaman fark ettim.

"Otobüsler bütün gece çalışıyor mu?" diye sordum zorlukla ko­nuşarak. jungkook omuz silkti ve tam o sırada jimin'in gür ve hafif kıvırcık saçlı kafası önümde belirdi.

"Demek jungkook ve sen, ha?" Sesinde tam olarak anlayamadığım bir duygu vardı.

Yerimden kalkıp yanından geçtim ama kolumu yakaladı. Hiç sınırı yoktu. "Bırak beni, jimin ." Yüzüne fırlatmak için başka bir bardak aradım.


"Sadece otobüs konusunu çözmeye çalışıyorum."

"Sakin ol... Saat sabahın üçü. Bu saatte otobüs filan olmaz.

Yeni keşfettiğin alkolik yaşam tarzın yüzünden yine burada mahsurkaldın." Gözlerindeki alaycı pırıltıları görünce içimden suratına birtokat yapıştırmak geldi. "Tabii jungkook'la birlikte onun evine gitmekistemiyorsan..Kolumu bırakınca onu çok kızdıracağını bildiğim için jungkook vejaehyung'la aynı kanepeye geri döndüm. Orada bir an durup başıylaonayladıktan sonra puflayarak arkasını döndü. Geçen hafta sonundauyuduğum odanın boş olmasını umarak jungkook'tan odayı bulmam içinbeni yukarı çıkarmasını istedim.


odayı bulduk. Ne yazık ki yataklardan birinde biri sızmış horluyordu. O "En azından şu yatak boş!" dedi jungkook gülerek. "Eğer gelmek is­tersen yürüyerek eve gideceğim. Yatabileceğin bir kanepem var," dedi.

Zihnimdeki sisin arasında bir an net bir şekilde düşünmeye ça­lışarak, jungkook'un da jimin gibi bir sürü farklı kızla yattığı sonucuna vardım. Bunu kabul edersem onu öpmeyi önerdiğim anlamına gelebi­lirdi. .. Şey. O yakışıklılığıyla jungkook'un kızlardan bir öpücükten fazlasınıalmakta pek zorlanmadığını hissettim.


"Sanırım lisa geri dönerse diye burada kalacağım," dedim.Yüzü biraz asıldı fakat anlayışlı bir tavırla gülümsedi. Bana dikkatli olmamı söyledikten sonra sarılarak vedalaştı. Çıkarken kapıyı kapadı ve kilitlemekten kendimi alamadım. Kimin gireceğini kim bilebilirdi ki.


Horultular arasında komaya girmiş gibi uyuyan çocuğa baktım ve yakın zamanda uyanmayacağına karar verdim. Alt kattayken hissetti­ğim yorgunluk kısmen geçmiş, zihnim jimin'e ve kai'nin henüz benimle yatmamış olması konusundaki yorumuna geri dönmüştü. Bu,her hafta sonunu başka bir kızla geçiren jimin'e tuhaf gelebilirdi ama kai bir beyefendiydi. Sevişmemize gerek yoktu; birlikte gayet güzel zaman geçiriyor... sinemaya filan gidiyor ya da yürüyüşe çıkıyorduk.

Bunu düşünerek yatağa uzandım fakat çok geçmeden kendimi tavana bakarken ve uyuyabilmek için tavan karolarım sayarken bul­dum. Diğer yatakta yatan sarhoş çocuk arada bir homurdanıyordu fakat sonunda gözlerim kapandı ve uykuya daldım.


"Seni daha önce... buralarda görmemiştim," dedi derin bir ses aniden kulağımın dibinde çınlayarak. Yerimden sıçradım ve başı çeneme çarparak dilimi ısırmama neden oldu. Elini yatağın üzerine, kalçamın birkaç santim yakınma koymuştu. Nefesi hırıltılıydı ve kusmukla alkolkarışımı bir koku yayıyordu.

"Adın ne senin, güzelim?" dedi ve kusa­cağımı sandım. Onu iterek uzaklaştırmak için bir kolumu kaldırdım fakat işe yaramadı ve sadece güldü.

"Canını yakmayacağım... sadece biraz eğlenecektik," dedi ve dudaklarını yaladı; salyası çenesinden aşağı süzüldü.


Midem ağzıma geldi ve düşünebildiğim tek şey bütün gücümle ona bir diz atmak oldu. Sert bir tekmeydi ve tam orasına isabet etmişti. İki elini kasıklarına bastırarak arkaya doğru sendeleyince yerimden fırlama şansı buldum.


Titreyen parmaklarımla kilidi nihayet açarak koridora fırladım ve insanlar bana tuhaf gözlerle baktı. O iğrenç sesin arkamdan, "Haydi, geri dön," dediğini duydum. Tuhaf bir şekilde, kimse koridorda koşturarak kovalanan bir kıza aldır­mıyordu. Çocuk benden biraz uzaktaydı ama neyse ki sarhoş olduğu için duvara çarpıp duruyordu. Ayaklarım kendi kendine hareket ediyor, beni bu lanet olasıca kardeşlik evinde bildiğim tek yere götürüyordu.

"jimin! jimin lütfen kapıyı aç!" diye bağırdım,




AFTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin