Telefonum çalmaya başlamıştı. Arabada olduğumu umursamadan telefonu açtım.
"Ne var!?"
"Kaç gündür beni boşluyorsun Jorge!" dedi en cilveli sesiyle.
"İşim var!"
"Seni biraz rahatlatmamı istemez misin?! Çok yoruluyorsun. Unutmaya ihtiyacın olduğunu ikimizde biliyoruz!"
"Kes! Ne işin varsa bırakıp bana gel. Anahtarın var zaten. Bende gelirim sonra!"
"Ok bebeğim." Clara telefonu kapattığında direksiyonu sola kırıp ana yola saptım. Kendimi kötü hissediyordum ve asıl gitmek istediğim yer Martina'nın kollarıydı. Fakat o bana fazlasıyla uzaktı. Uzak...
Hiç olmamışız gibi...
Clara ise bir s*rtüktü. Dudaklarında bir sürü erkeğin tadını alabildiğin bir s*rtük. Yanımdaydı çünkü ben olmadığım zaman hiçbirşeyi kalmayacaktı. Parası, güvenliği, evi ve erkeği... Hepsi bendim. Neden bunları yaptığımı da anlayamadığım bir kafam vardı. Belki de Clara bana yalnızlığımı unutturuyordu. Belki de birine ihtiyacım vardı. Hani denize düşen yılana sarılırmış ya. Bu da öyle birşeydi. Sanırım.
Düşüncelerimden sıyrılabildiğimde arabam onun evinin önünde durmuştu.
O...
Arabamın önünden geçip evine girdi. Telfonla konuşuyordu ve beni göremeyecek kadar meşguldü. Belki de unutmuştu...
Herşeyi...
Kadınar o kadar güçlüydü ki. Aşık oldukları kişiyi unutmayı başarabilip, başkalarına aynı şekilde bağlanabilirdi.
Martina da o kadınlardandı. Güçlüydü. Ama aynı zamanda çok da zayıftı. Korkak bir titreğin tekiydi. Aynı zamanda kimseye ihtiyacı olmayan biriydi. Yalnızlık onun için çocuk oyuncağıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşluk ∞
Romantizm"İnsan yalnızken, bir tane daha doğuruyordu içinde, 'Korkma!' desin diye...." "...Yalnızlığımdan üşürsem, senin için bir yer ararım göğsümde..."