Bölüm 5

8.9K 320 4
                                    

"Anlaşma"

Yaşamın içindeyken ölümünde içinde olmak nasıldır biliyor musunuz?

Sessiz bir Cem Adrian şarkısı gibi, tek kelimelik bir kitap gibi, ve asla içinde olamıyacağınız bir aşk gibi. Canını, yaşarken yakar insanın. Karanlığa çekilirsiniz, her nefes alışınız ömrünüzden saniye kaybettirir size. Yaklaştığınızı hissetmezsiniz ama acıyı iliklerinize kadar hissedersiniz. Birde kardeşinizin ölümünden suçlu olduğunu hissettiren aileniz varsa. Her seferinde sanki unutmuşuz gibi o acıyı hayat size ısıtıp sunar ya..

Kalpsiz insanlara hep imrenerek bakmışımdır, babama. Bazen onun gibi olmayı çok isterdim. Hayatı kendi çevresinde döndüren Emir Kayahan, çok imrendirici gelirdi bana. Önünde diz çöktürecek pek çok insan varken babanız sizi hedef aldıysa.. Fazla ironik, fazla acımasız ve kötü olan her şeyden biraz fazla. 

Herkesin bir küçüklük kahramanı vardır değil mi?

Benim yok, baba benim kahramanım yok, sadece korkutularak büyümüş ve sahibim olduğu öğretilmiş bir diktatörüm vardı benim, sen. hatırlıyor musun koridorda annemin kafasını duvara vururken uykudan uyanmıştım yanınıza gelmiştim ben gelincede devam ettin durmadın o zamanlar sanırım 6 yaşındaydım ve hatırladığın ilk şey sorusuna bu cevabı veriyorum.

annemin sesini duyduğumda kafamdan tüm düşünceleri dağıtma isteğinden başka hiçbir şey düşünmedim. ellerimin hala titrediğini hissedebiliyorum, özgürü çok özlemişim. Onu yanımda hissetmeyi. Aşağıya inerken rüyamı anlatıp anlatmamak arasında kalsam da sustum. Tekrardan bu konuyu açmak istemiyordum.

"Kızım bu ne uyku gel hadi, otur."

Bir tepki vermeden dediğini yaptım. Yemeğimi önüme aldıktan sonra aç olduğumu fark ettim. Bütün hepsi bittikten sonra annemin yüzünün güldüğünü gördüm, mutluydu.

"Seni böyle görmeyi özlemişim."

Teyzem yoktu hala, iş saati geçmiş olsa da gelmemişti.

"Ah güzel kızım, bende. Hastanede psikolog olarak atanıcam tekrardan."

"Hah, özel bürodan devlet hastanesine. Bari asgeri veriyorlar mıymış?"

"Rengin, her şey senin için görmüyor musun. Seni okutmak için, babandan gelen tek kuruşumuz yok kızım. Hem maaşı da gayet iyi. Teyzene de yardımcı olmam gerek, aklında başka bir şey varsa söyle, söyle şimdide kurtulalım bu durumdan."

"Çünkü okutacak başka çocuğun kalmadı demi anne, çünkü okuttuğun çocuğun oğlunu öldürdü."

Gözlerim dolmaya başlarken yanağımda bir sızı hissettim. Canımın yanmasından daha azdı ama, annem tokat atmıştı. Bana annem tokat atmıştı

"Çık odana,"

dinlemeden hala ona bakıyordum.

"Sana çık odana dedim Rengin."

Ağlayarak odama çıktım. Bir kişi bile beni dinlemiyordu, Özgür için ne hissediyorsun demiyordu. O bir gün ölse de ben her gün ölmeye mahkum bırakılmıştım. Canımın acısı dahada artarken pencereden dışarıyı izliyordum. Yağmur yağıyordu, ıslanıyordu etraf, ama ben burada sırılsıklamdım zaten. Ağlasam kime ne ki?

Odamın kapısı açıldığında bakmadım kim olduğuna, yanıma sessizce yaklaştığında sarıldı bana. O kadar muhtaçtım ki sevgiye şuan. Teyzem, teyzemdi tabii. İçimdeki hayal kırıklığını bastırarak ona sarıldım. Yanıma oturdu,

Acımasız KralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin