Bölüm 21

4K 160 4
                                    

''Yara''

Bazı yaralar sardıkça kanar. Kiminin çöle döner yüreği, kimi içinde bir yanardağ saklar. Meğer içindeki çöllerin kum fırtınasından savrulup gitmiş. Ardında için için yanan yanan bir yanardağ bıraktığını bilmeden. Söndüğünü sandığım an yeniden körlüyor. canını yaka yaka yanıyor, kanıyor yaran. Sonra susuyor az öncekine göre.


Kandırılırsın. Canının yandığını söylediğin an kandırılırsın. Senden uzaklaştığı an kandırılırsın. Yüzüne içten bakmadığı, gözleri yanmadığı, kalbi yanında atmadığı an kandırılırsın. Keşke önceden bilseydim..

Nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Her iç çekiş bir öksürük biriktiriyordu boğazımda. Ellerimi boynuna doladığım da bana kendini iyice çekip bir bedende topladı ikimizi. Boşta kalan eliyle önüme düşen saç tutamını geriye iterken tenini tenime değmesi için yeterince çaba harcamıştı. Boşta bıraktığı boynumu dudaklarıyla doldururken belime sardığı eliyle beni kendine sabitledi. Gözlerimi kapatıp ona ve müziğe uyum sağladım. Dişleriyle ısırdığında inleyip başımı geriye doğru attığımda gülümsediğini hissedebiliyordum. Ah, şuan onu görmek isterdim..

Müzik değişip hareketlenince doğruldu ve elini belimden çekmeden yürümeye başladı. Locaya geldiğimizde Ufuk ve adını tam bilmediğim birkaç kişi başıyla selamlayıp sohbetlerine devam ettiler. Uğura bakmasam da bana baktığını hissedebiliyordum. Yandığımı da..

Işıklardan düşen gölge ile sağıma baktım. Sılanın geldiğini görünce biraz olsun rahatlamıştım. Muhabbetden sıkılmaya başlamıştım açıkcası. ''Selam.'' diyerek yanıma oturan Sılaya gözünü diken Ufuk ve adını az önce öğrendiğim Emre gülümseyerek karşılık vermişlerdi. Sılaysa kızarmaya başlamıştı. Onun bu haline gülsem mi acısam mı bilmedim. Gözleri ''lütfen konuş.'' gibi bakıyordu. Dayanamayarak ortaya laf attım.

''Bu parti..'' dediğimde devamını getirmemi beklemeden sarışın biri Ufuğun kucağına atladı. Evet gerçekten atladı! Reflex olarak Sılaya baktığımda dudakları tek çizgi halinde o tarafa bakmamaya özen gösterirken diğer çocuklar alkış tutuyorlardı. Kızın hoplamaya başlamasıyla sırtımı koltuğa dayadım ve açık kalan ağzımı kapatarak gözlerimi Uğura çevirdim. Gözlerini kırpmadan sarışına bakıyordu. Hayranlıkla!

Kendimi biraz geriye çekerek Sılaya sokuldum. Suratım düşmüştü bile. Biran olsun düzeldiğini sandığım Uysal aynıydı. Hiçbir fark yoktu işte. Hala kadınlara bir amaçmış gözüyle bakıyordu.

''Lavaboya gitmem lazım Rengin.'' diyen Sılaya dönüp, ''Bende geliyorum.'' deyip kalktım. Ayaklandıktan sonra ilk adımı bile atamadan bileğimi çelik gibi saran Uğurla durdum. Gözleriyle hesap soruyordu. Eğilip kulağına fısıldadım.

''Sana iyi seyirler.'' dediğimde sinirden çenesi kasılmıştı. Bileğimi daha çok sıkmaya başlamıştı. Kendimi geri çekerek elinden kurtulduğumda bana değil masaya bakıyordu. Zaten bana ne zaman uzunca baktıki? Hayır Rengin.. Masayımı kıskanıyorsuuun!

Lavabonun yanan tabelasına ulaştığımda sigara ve alkol kokusundan uzak olabilceğini düşündüğümden derin bir nefes aldım kolidorda. İçeri girdiğimde Sılayı gözleri dolmuş bir şekilde beklemiyordum. Bu kadarmı duygusaldı?

''Sılaa'' tedirgince söylediğim bu sözlerle gözlerini tavana dikip elleriyle yelpaze gibi bir ileri bir geri yaparak kendini toparlamaya çalıştı. Bir süre sonra,

''Ben biliyordum böyle olacağını, ah aptal kafam!'' deyince üstelemek istemedim. O ise söylenmeye devam ediyordu. ''Sen ne diye güvenirsin ki o şerefsize! Bir kere yapan bir daha yapar!'' dediğinde işte şimdi dikkatimi çekmişti!

Acımasız KralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin