3

391 9 3
                                    

Her zamanki gibi kilim kafede bizimkilerle buluşup ders çalışıyormuş gibi oturup akşam olurken birkaç sayfa bile test çözmeden evlerimize dağılmış olmak için buluşma planı yapmıştık. 

Otobüsten inmiş kulaklığım kulağımdayken su birikintilerine basa basa kafeye doğru yürüyordum.

Serenlerde kaldığımız gece pek çok şeyi düşünmüştüm. Eren hayatıma girdiği andan itibaren içimde bir neşe vardı, uykudan uyanmak için bir sebebim vardı. Otobüs yolculuğu boyunca okuduğum kitaba bakmış ama sadece Eren'i düşünmüştüm. Sanırım doğru insanla tanışınca böyle oluyordu, bedenin onu tanıyordu.  Aristophanes  isimli bir filozof diyor ki, yaratılırken ilk 4 kollu, 4 bacaklı, 2 burunlu ve  dört gözlü yaratılıyor ve ardından iki insan olarak dünyaya gönderiliyoruz. Ve o diğer parçamızı bulduğumuzda  hayatımız anlamlı oluyor.

Ben yıllardır sanırım o kişinin gelmesini bekliyordum. Hatta arada sırada zor günler yaşarken geciktiği için ona kızıyordum. Ve itiraf etmem gerekir ki her gece yatmadan önce yüksek sesle ona iyi geceler diliyor ve onu öpüyordum. 

Ve şimdi onu bulmuştum. İçim kıpır kıpırdı.

Kafeye girip her zaman oturduğumuz masaya doğru ilerledim. Bugün normal buluşma saatimizden iki saat önce gelmiştim ve ders çalışacaktım. yaşayacağım hayata dair çok umutluydum. Beni bekleyen yarınlar gözüme pespembe gözüküyordu. Pazartesi günü okula gidecek ve onu görecektim. Dün gece saçıma supergro sürmüştüm ve bu pazar gecesi yıkayacaktım. Saçlarım parıl parıl ve yumuşacık gözükecekti. Akşam kızlarla Avm'ye gidecektik ve bana yeni parfüm alacaktık. 

O hakkımda ne düşünüyor bilmiyordum, birkaç küçük bakışma benim için çok anlamlıydı. Ne yaşayacaksam onu yaşamak istiyordum. Umut ve hayal doluydum. 

Bu sırada masaya ders kitapları ve okuduğum romanı koydum, çok sevdiğim bir şarkıyı açtım.

Şarkıya eşlik ederken görme alanıma biri gidi. İlk başta benzettiğimi düşündüm ama hayır öyle değildi. Gerçekten oydu. Bana doğru geliyordu. Donmuş bir halde ona bakarken tüm coşkusuyla kulağımda şarkı çalıyordu.

Yanıma geldiğinde dudaklarının hareket ettiğini gördüm, ama ben hamle yapmadan o kulaklığımı kafamdan çekip kulağına doğru götürdü.

Ve şarkıya eşlik etmeye başladı.

   California dreamin'

   On such a winter's day

Yüzüme yine kendi yüz ifademi kontrol edebilme özürlüsü olduğum için kocaman bir gülümseme yerleşmişti. Yemin ederim tüm mimiklerime botox yaptırıp yüz ifadesi diye bir şey bırakmayacağım.

"Ne içersin?" diye sordu kulaklığımı masaya bırakırken.

"Sen mi ısmarlıyorsun?" dedim gülümsemeye ederken.

Kısa ama gür bir kahkaha attı. " "sadece yüzüme odaklanabilmen çok güzel ama bence fiziğim de fena değil." dedi.

Yüzümün ısındığını hissederken üzerindeki önlüğe kaydı gözlerim.

"Garsonsun yani," dedim, "o yüzden sordun." kendi kendime mırıldanır gibi demiştim bunu.

"Bak bunları normal insanların beyinlerinin içinde çok daha kısa sürelerde düşünüyorlar," dedi. Yüzünde çok tatlı bir gülümseme vardı, hatta büyüleyiciydi. "Leyla mısın yoksa." dedi. 

Her Şeye MuhalefetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin