Adsız Bölüm 5

27 9 2
                                    


Yaklaşık yarım saat sonra yeni yaşıma gireceğim. Cuma gününe çok önemli bir sınavım var. Son iki haftadır kafamı kaldırmadan çalışıyorum. Ama hikayeme dahil olmak, bulunduğum zamandan sıyrılamayı o kadar çok istedim. Koşarak ilk önce çişimi yaptım çünkü bilirisiniz ki ne zaman duygusal bir moda girecek olsanız çişiniz gelir. Yolda yalnız kalmamı ve hikayemi yazmamı önleyecek her şeyden (kız kardeşim yemek yiyelim mi dedi.) hızla sıyrılıp kulaklığımı takıp şarkı seçmeye uğraşmak için zaman kaybetmeden 2020de en çok dinlediklerimi açtım. İçinde kız kardeşim dinledikleri daha çok olsa da umursamadan klavyeye parmaklarımı oydum. herhangi bir insanla iletişim kurmayı istemiyorum bir süre. Böyle bulutlara falan yükselip kaçabilmeyi isterdim küçükken. şimdi en azından odamda insanlar beni azat ediyor ama mesaj gelecek diye ödüm kopuyor. Bir tek bende olmuyordur eminim bu.  Resmen gözleri ışıktan kamaşan mağaradan çıkmış birine dönüyorum bazen. Tüm dünyaya bir süre susabilir misiniz demek istiyorum. Ya da sadece duymayacağım kadar uzakta konuşun demek istiyorum. Ne yazacağımı düşünmeden oturdum sabahtan beri oturduğum masama. Ama bir önemi yok. Zihnimden akan şeylere yetişebildiğim kadar yetişmek istiyorum. Klavyem bozuk olduğu için bluetoth ile bağlı şu an yazdığım klavye ve bazen  kafasına göre temassızlık ediyor. Böyle otomatik alnımın ortasındaki kadar akacak şekilde yazmak istiyorum. Ve şu an dinlediğim şarkıların çoğunluğu o kadar leş ki. İlginç bir şekilde 23 yaşına giriyorum arkadaşlar. Sıkkınlık dışında hiçbir şey hissettirmiyor bana şu an bu durum. Amanın ne kadar yaşlandım edebiyatı bile içimden gelmiyor. Teoman'ın anlamlandıramadığı gibi elbette ben de anlamlandıramıyorum, saatler bir türlü geçmezken yılların bu kadar hızlı geçmesini..

Neyse konuşmayı çok da uzatmayıp bizim kelebeğe döneyim. 


****


"Ben ne demek istediğini anlayamıyorum senin." dedim.

"Anlamayacak bir şey yok, herkes her şeyin farkında. çocuk değiliz" dedi.

Çocuktuk. Ama şu an konu bu değildi.

"Doruk benim yedi yaşından beri arkadaşım, sadece arkadaşım" dedim.

"Seninle 10 yıl geçirmiş, her zaman senin hayatında kalmış, her zaman seninle olmuş, seni en çok tanıyan insanlardan biri. Belki ailen bile seni bu kadar tanımıyordur. Doruk'u sevgilinden ayıran tek şey senin onu sevmiyor oluşun. Yani aşkla. Ama bir erkek için dediğin şeyin bir önemi yoktur. Yanında olabildiği, sana dokunabildiği, saçının kokusu ona gidebildiği  sürece gerisinin önemi yoktur." dedi.

O kadar şaşkındım ki, ne hissedeceğimi ne düşündüğümü bilmiyordum. Bir hatanın olduğunun farkındaydım ama bir savunma kuramıyordum. Sanki sözleri zihnime girmiş, bir kum fırtınası başlatmış ve gerçeğe dair her şeyi silmiş, bana görüş alanı bırakmamış, zihnimi toza dumana boğmuştu. 

"Doruk öyle biri değil," dedim.

"Ben söyleyeceklerimi söyledim," dedi. Henüz bitmemiş bardağını bırakıp masadan kalktı. Kasaya gidişini ve arkasına bakmadan çıkışını kafeden çıkışını izledim. 


Her Şeye MuhalefetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin