Nilüfer*
Küçük pencerenin önünde uçuşan tozlara doğru bir nefes üfledi genç kadın, ellerini başının arasına almış dövünen Şems Hanım'ın sesini duydu sonra. "Eyvaaah..." Bir nefes çekti içine. Verirken hareketlenen toz taneciklerini seyretti tekrar yorgun gözlerle, "Eyvaaah..." dedi Şems Hanım.
Kafasını oturduğu yerde duvara yaslamış pencereye dikmişti gözlerini genç kadın. Elleri, bağdaş kurduğu bacaklarının arasında duruyordu, başı köylü kızını görecek gibi değildi. Köylü kızı da onu görmüyordu. Başını eğmiş, Şems Hanım'ı dinliyor, arada dışarıda işlere yetişen kızları dinliyordu. Yüzü utançtan kıpkırmızıydı. Ellerini önünde kavuşturmuş, öylece bekliyordu. Zehra'nın kendisini hırpaladıktan sonra dinen gözyaşlarıyla ortalığa bir sessizlik sinmişti, bir tek Şems Teyze konuşuyor, o da daha çok dövünüyordu.
Odada bulunan ama sanki yokmuş gibi canı çekilmiş bir tek Zehra'ydı. Alışkındı homofobiye, karşılaşmadığı şey değildi, şiddetin her türlüsünü, zorbalığın her alanını tek tek yaşamıştı. Kendisinin dahil olduğu tek bir alan yoktu ki hırpalanıp tek başına bırakılmasın. Zehra, şimdiye kadar hep bir şeylerle baş etmişti, rahatça nefes aldığı anlar çok nadirdi. Bu yüzden, tüm yorgunluğuyla oturuyordu. Deprem olsa kalkmazdı, ev yansa kalkmazdı, silah doğrultsalar kalmazdı. Çok yorgundu ve birikmişlikleriyle kalakalmıştı. Çökmüştü büsbütün. Ailesi, gönlü, üstelik telefonuna dokunmadığı için işinden bihaber olan benliği... Hali hazırda huzurlu kalmak için yaptığı onca yaşam uğraşı, büsbütün huzursuz bir noktaya evrilip genç kadını yaşamı dar ediyordu. "Yeter..." diyordu, hakikaten bir yorgunluktu genç kadındaki.
Bir nefes bıraktı aralık ağzından, yüzü kendi kendine kuruyordu. "Eyvaaaah..." dedi Şems Hanım yine.
"Eyvah ki ne eyvah... Başıma gelenler... Abo... Düğün günü... Kızım evlendi, bugün gidecek... Vay başıma gelenler..."
Şems Hanım, bir koşu mutfağın kapısını kapayalı henüz yarım saat olmuştu. Kapıya ara sıra vuran kızlara bile cevap vermiyordu, arkası sürülü kapıda kahvaltıya niyetlenen onca kız gerisin geri dönüyor, evin diğer işlerine koşuyordu.
"Eyvaaah Döne kız, eyvaaah..." dedi Şems Hanım bu defa. Döne Nur adını duyunca büsbütün irkildi, tüm bedeni titredi, soluğu kesildi. Dut yemiş bülbüle döndü adını duyunca. Yüzü pancardan beter kızardı. Elini başına yaslamış dövünen Şems Teyze'nin gözlerini üzerinde hissetti. Yerin dibine girmek istedi, yardım ararcasına Zehra'ya ulaştı gözleri. Fakat kavuşamadan Şems Teyze'nin sesiyle karşılaştı.
"Daha gözünü süzüyor... Eyvaaah... Otur şuraya, gel Döne gel... Vay ki vay...Başıma gelenlere ki..."
Döne Nur kımıldamadı yerinden. Sopa yese yeriydi şimdi, bir odun atsaydı başına Şems Teyze. Öldüresiye dövseydi onu ya da hiç ellemeseydi, aç susuz bağlasaydı şuraya. Tez elden ölseydi de şu utançtan kurtulsaydı. Gözleri doldu korkudan, nefes dahi doğru düzgün alamıyordu hıçkırık tutmasın diye var gücüyle çabalasa da dayanamadı, bir hıçkırık kaçtı ağzından. Gözleri korkuyla kalktı, Zehra'nın yüzünün genişlediğini gördü, Şems Teyze'nin gözlerinde çaresiz bir bakış vardı.
"Otur Döne otur!" dedi yine. Olduğu yere çöktü Döne Nur. Başındaki duvak ayağının altına takılıp saçlarını yolarak düştü. Yüzünü büzüştürdü acıdan, sonra hemen başını eğdi. Sessizlik yayıldı odaya. Zehra bir nefes verdi.
"Eyvaah..." dedi Şems Hanım. Döne Nur yutkundu.
"Siz birbirinize mi tutuksunuz..." dedi Şems Hanım öksüre öksüre. Sorusunun öksürüğün ardına gizledi. Zehra bir nefes verdi, "Eyvaaah.." dedi Şems Teyze. Döne Nur, soruyu anlamasıyla titremeye başladı büsbütün. Çenesi öyle ağrıyordu ki titremekten oturup ağlayacaktı. Kendisi konuşamazdı şu halde. Konuşacak bir kişi varsa o da Zehra'ydı. En zor anında bile tutup çekmişti onu. Şimdi durup susulacak zaman mıydı? Gözlerini yine kaldırıp Zehra'ya iliştirdi. Aynı haldeydi, ne bir ses vardı, ne bir soluk. "Konuşsana!" diyerek sarsmak istiyordu onu. Gözleri yardımını dilenir gibi durdu, tüm bedeninde dolaştı. "Eyvaah.." dedi Şems Hanım sessizlikten cevabını alınca. Gözlerini eğdi hızla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağlayan Çınar (Tamamlandı)
Non-FictionEvlat olduğunu seneler evvel unutmuş olan genç kadın, bir gün annesini yaşadığı köyde ziyaret etmeye karar kılar. Kayıp olacakken rast geldiği genç kızın yardımlarıyla annesinin evini bulacaktır. Köyde, annesine olan evlatlık borcunu ödemek için ka...