25. Bölüm

1.5K 90 46
                                    

*Temasın Tadı

+18 Unsur İçerebilir.

Kendinde cinsel manada yetkinlik görmeyen, huzursuz olan büyük/küçük yaş okuyuculara diğer bölümde kısa bir bilgi sunarak bu bölümü okumamayı kayıp olarak göstermeyeceğimin bilgisini sunarım. Okumazsanız gidişat hakkında bilgi eksikliği hissetmeyeceksiniz.

Çınar Ağacı iki genç kadının bedeni üzerinde tüm çıplaklığıyla göğe uzanıyordu. Yaprakları dökülmüş dallar, göğün gri pembe cümbüşünü gözler önüne sererken hava buz kesiyordu. Öyle ki bedeninin herhangi bir uzvuna dokunsa çıt diye kırılır sanıyordu köylü kızı.
Zehra, arabada ne var ne yok köylü kızının üzerine getirmekle meşguldü. Kendisinin üzerinde de bir şey yoktu fakat kafası öyle meşguldü ki üşümek, zihninden çıkıp bedenine odaklanmasını sağlıyordu. Şu durumda donmuş bir gölde yüzmek dahi cazipti. Artık delireceğini hissediyordu.

"Zehra." dedi köylü kızı. Genç kadın dudakları arasına koyduğu sigarasından bir nefes çekerken sorar gibi baktı. Elleri, arabada duran küçük örtüyü köylü kızının bacakları üşümesin diye yanlara sıkıştırmakla meşguldü. Sigarasının külü örtüye dökülünce eliyle çırptı.

Gözlerinin altındaki mavi-mor halkalar ve sigaradan başka bir şeyi ağzına yaklaştırmamasının kilo kaybetmesine neden oluşuyla baş gösteren zayıflık, onu hasta gibi gösteriyordu. Zehra ile ilk karşılaştığı andan itibaren dikkatini çeken örgülü saçlarından da eser yoktu artık. Öylesine topluyordu genç kadın. Tüm bu dağınıklık köylü kızının anlam bulmak konusunda yeteneksiz düşüncelerini dahi yoluna koyuyordu. Dışarıda yarattığı dağınıklık içinin yansımasıydı. Köylü kızı işte bunu anlıyordu. Genç kadın içte kontrollü olmaya öyle odaklıydı ki dışarısını görmüyordu.

"Bana kendini anlatsana."

"Anlattım." dedi düz bir sesle. Bedeni zangır zangır titriyordu. Çenesini sıkıyordu. Yere oturduğunda sigarasını elleri arasına aldı.

Köylü kızı örtüyü onun omzuna koymak için aldığında tekrar kalkıp ters ters baktı.

"Nur." dedi uyarıcı bir sesle. Sigarası örtüyü yakmasın diye tekrar dudakları arasına koydu. Çenesi titredikçe sigara da titriyordu. Nur, ona 'hayır.' deme yürekliliğini yitirmişti. Ağzını açsa zarar verecekti Zehra'ya sanki. Birikmişliklerini anlamasa da ortaya çıkardığı görüntüyü anlıyordu. Bu görüntünün sahibi Zehra olduğu için birikmişliklere öfkeleniyordu.

"Anlattın ama ben seni öğrenmek istiyorum."

Zehra, şive yaparak sorduğu sorunun niteliğini anladı hemen. Dün gece sorduğu sorunun özrüydü bu. Fakat bir umut, "Acaba oradaki hayatımı nasıl geçirdiğimi mi merak ediyor? Gelmeyi mi düşünüyor?" Diye düşündü. Bu düşünce onu bir an mutlu kıldı, canlandı sözgelimi. Gözaltı halkaları gitti, saçları birden örüldü, kırmızı rujunu sürdü de dışarı nefes almaya çıktı sanki.

"Biraz aç." dedi umut diye adım attığı yolun kuyusuna denk gelmemek için. Tepetaklak yuvarlanmak istemedi.

"Kız... Nesini açayım..? Sen nasıl birisin işte. Mesela ne yapıyorsun, nereye gidiyorsun, hangi çocuklara ders veriyorsun, ne dersi veriyorsun, arkadaşın var mı..? Ne bileyim..? Sigara içiyorsun, başka bir şey içiyor musun? İçtin mi? Araban var, evin kendine mi.."

"Sigortam var mı..?" diyerek lafını kesti Zehra. Kocaman gülümsedi. Düşüncesinin doğru olduğunu birebir ondan işitmek onu mutlu kıldı. Yürüdüğü yolda kuyu olmadığını görünce yaylana yaylana önüne baktı. Gözleri ışıldıyordu. Köylü kızı gözlerindeki ışığın dalga geçtiği için olduğunu sandı.

Ağlayan Çınar (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin