* * *
Göz kapaklarımı yavaşça araladım, birkaç kez kırpıştırdım ve nerede olduğumu, kiminle olduğumu idrak etmeye çalıştım. Yaslandığım şey, veya kişi, yastık kadar yumuşak değildi ama en az onun kadar rahattı. Tanıdık kokusu burnuma dolduğunda kim olduğunu görmek için başımı kaldırmama gerek kalmamıştı, Steve Rogers ile uyuduğumu hatırlamıştım.
Hatırladığım başka bir şey ise Natasha'nın da bize katılmış olmasıydı. Yatakta oluşmuş hafif dağınıklıktan ve bozulmuş yorganın üzerine yerleştirilmiş, katlanmış, küçük pembe kağıttan başka ona dair bir iz yoktu.
Yavaşça başımı Steve'in göğsünden kaldırdım, hala uyuyor olması yüzüme bir tebessüm yerleştirirken aynı zamanda şaşırmama neden olmuştu. Sarı saçları pek dağılmamıştı, sadece banamı öyle geliyordu bilmiyorum ama yüzünde huzurlu bir ifade vardı.
Üzerinden kayarak kendimi yatağa bıraktım ve oturarak küçük nota doğru uzandım. Kelimelerin sonuna çizilmiş bir çift bale ayakkabısını gördüğümde tebessüm ettim.
"Sabah erkenden halledecek işlerim olduğu için gitmek zorunda kaldım, bunu gelecek bale dersimizde telafi etmeyi umuyorum
Natasha"
Kıkırdayarak notu tekrar ikiye katladım ve komodinin üzerine koydum. Tahmin ettiğimden fazla hareket etmiş olmalıydımki bu, Steve Rogers'ı uyandırmıştı.
"Günaydın, prenses."
Kelime seçimi yanaklarımın anında ısınmasına neden olurken ellerimle yüzümü saklama isteğime zar zor hakim oldum. Karşısında sürekli böyle olmak istemiyordum.
"Günaydın, iyi uyudunuz mu? Bütün gece sizi burada tuttuğum için özür dilerim, büyük ihtimalle yapacak daha önemli iş-"
Sık sık yaptığım gibi gerçek olmayan şeylere endişelenip, fazla düşünüp, düşüncelerimi tek tek ona sayarken sanki alıkoyduğu bir rehineymişimcesine elini ağzıma bastırdı ve beni susturdu. Bu hareketi hafif gerilmeme ve gözlerimin genişçe açılmasına sebep olduğunda elini geri çekti.
"Uzun süredir olmadığı kadar iyi uyudum, Aceline. Hatta, kendime bunu daha önce neden yapmadığımızı sormadım da değil. Böyle tatlı bir kızla uyumayı kim istemez? Natasha bile sana karşı koyamamış."
Küçük kahkaham odayı doldururken bundan cesaret almış olacakki belimden yakaladı, doğruldu ve beni sırt üstü yatağa yatırarak karnımın iki yanını gıdıklamaya başladı.
"Steve! Dur lütfen!"
Durmayı hiç niyeti yokmuş gibi gözüküyordu. Beyaz dişleri ortaya çıktı ve kahkahaları benimkilere karışarak odayı doldurmaya başladı.
"Bir daha ne yapmaman gerekiyor?"
Gülmekten sorusuna cevap veremiyordum. Ellerini yakalama girişimlerimin hepsi başarısız oluyordu, adam benim on katım sayılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet but Psycho || Avengers
FanfictionGenç kız gülerken ortaya çıkan inci dişlerinin ve içleri ışıl ışıl parlayan gözlerinin ardında küçük bir delilik yatıyordu. Ne yalan söyleyebilirdi, bu genç kızın sahip olduğu deliliğe bile aşıktı. {Hikaye yaş farkı içermektedir. Eğer Endgame'i izle...