GİRİŞ

1K 17 18
                                    

Herkese merhaba :) Yeni bir kurgu ile karşınızdayım, bu kısa bir tanışmaydı aslında ve ilk bölümle geldiğimde tamamen başlamış olacağız. Bu kurgumda da beni desteklerseniz çok mutlu olurum.

Hadi başlayalım!

İlk gelişinizi ve o an hissettiğiniz duyguyu buraya yazmayı unutmayın! :)

Başlangıç şarkımız; Max Richter- Never Goodbye

Kendi kabuğunu kırmayı başaran herkese gelsin.

-GİRİŞ-

Kapalı kapılar, kulakları tırmalayan uğursuz bir ses ile açılmaya başlarken, gerginlikten terleyen avuçlarımı eteğime sildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapalı kapılar, kulakları tırmalayan uğursuz bir ses ile açılmaya başlarken, gerginlikten terleyen avuçlarımı eteğime sildim. Kapılar açıldıkça aralıktan firar eden soğuk hava tenime çarparak terleyen bedenime eziyet etmeye başladı. Titremeyi kesmeyen dişlerimi durdurmak için çenemi kasarak tamamen aralanmış kapıdan içeriye adım attım.

Karanlık.

Tek söyleyebileceğim buydu. Gördüğüm tek şey siyah duvarların kaplı olduğu, siyah masanın tam önünde oturan ve öylece bekleyen siyah saçlı adamdı. İçeriye girmeyi başarmıştım ama geriye gitmek için kendini kasan adımlarım hala ileriye gitmeye programlanmış davranıyorlardı, aslında tam tersine gitmesini istiyordum.

Tok adımlar yanımda durduğunda, "Sadece bir saatin var," diyen adama ürkerek döndüm, giydiği üniformanın yıllardır üstünde olduğunu gösteren gözlerini tam yüzüme sabitledi. "Unutma, tam bir saatin var. Bir saati bir dakika bile geçirsen bu odanın kapısı tekrar açılmaz." Son sözünü söyledikten sonra gitti, siyah duvarlar yeterince karanlık değilmiş gibi yüzüme örtülen kapı da siyahtı.

Yağmurun ıslattığı saçlarımın uçlarını avucuma kıstırarak suyun yere düşmesini sağladım. Bulunduğum oda sessizdi, oda sanki sessizliği içmişti. Kapının önünden ileriye attığım adımlarım beni yürütmüştü ama sanki masada oturan adamla aramda yıllar vardı. Ben ilerledikçe de o yıllar ortaya çıkıyordu.

Başımı sallayarak artık bu odada olduğumu idrak etmeye çalıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başımı sallayarak artık bu odada olduğumu idrak etmeye çalıştım. Hala geri gitmek için can atan ayaklarıma rağmen ileriye yürüdüm. Topuklu ayakkabılarımın sivri ucu yeri delmek ister gibi yoğun gürültüyü sessiz odaya sıçrattı.

Adam, 'Bir saat,' demişti. Bu bir saatin bana bir saniye gibi geleceğini bildiğim için tüm gerginliğimi ve buraya getirilmiş olmamı kafaya takmayı bırakarak, adamın karşısındaki sandalyeyi tuttum. Elimin altındaki sandalye soğuktu. O an dışarıda sıçana dönmüş kadar ıslanmam veya kısa eteğimin açıkta bıraktığı bacaklarıma vuran soğuk oda, bunların hepsi soğuk değilmiş gibi geldi.

Tam karşımda duran adam, küçük pencereye bakmayı kestiğini gösteren hareketle bedenini bana döndürürken bir siyahla daha karşılaşmayı beklemiştim. Siyahların içine itilmiş bu adamın gözlerini de siyah beklemiştim ama soğuk griler bana asıl karanlıkta duran benmişim gibi baktı. Küçük camdan giren aydınlığa rağmen ben kendimi çoktan karanlığın içinde bulduğumu anladım. Elimin altındaki soğuk sandalyeyi çekmeyi başararak yavaşça yerleştim.

Karanlık gürledi.

Karanlığı harlayan şimşek tam tepemize düştü. Gri gözlü adam kıpırdamadan bana bakmaya devam ederken, ellerimi masaya yaslamak için son bir gayretle hareket ettim. Karanlık, yaşam için sûr'a gür nefesini bıraktı.

Karanlık çok kısa bir an aydınlandı. Adamın kıpırdamayan bedeni tam karşımda dururken dışarıda yağan yağmur taneleri içime düşmeye başladı.

Ben karanlık odada, karşımdaki masaya oturmak zorunda hissetmiştim ama o masadan kalkmak için bir şeyi bırakmam gerekeceğini de çok geç öğrenecektim. Bütün bunları bana bakmaya devam eden adamın gözleri söyledi ve ben dinlemedim. Masada oturmayı sürdürdüm ve bir saat geriye doğru akmak için onu tutan ellerden kurtuldu.

Bir saat ilerledi.

Bir saat boyunca üşüdüm.

O bir saatin ise hiç geri dönüşü olmadı.

-

Birinci bölüm gelene kadar kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere!

HELECANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin