"Kollar yukarı. Yukarı."
Büyük bir keyifle gülümseyen bebeğimiz her zamanki gibi beni de neşelendiriyor. "Aferin sana. İşte böyle." Yavaşça kendini geriye doğru itip bacaklarını havada sallıyor. Bunu yapmayı seviyor.
Kızımız huysuz olduğu kadar oyuncu da.
Pofidik ayaklarına sulu öpücükler bırakıp kıkırtısının etrafa yayılmasını keyifle izliyorum. "Dışarı çıkacağın için değil mi tüm bu heyecanın. Seni küçük..." Yüzümü karnına yaklaştırdığımda elini saçlarıma yerleştiriyor. Çekiştirmiyor sadece bana tutunuyor. Çığlığı andıran garip sesler çıkarmayı da ihmal etmiyor. Keyif aldığı şeyleri belirtmekten hiç çekinmiyor meleğimiz sevgilim.
"Tamam, yeter bu kadar oynaşma. Artık çıkmamız gerekiyor. Kalk bakalım."
Bana uzattığı ellerine dayanamyorum ve küçük birer öpücük daha çalıp kucaklıyorum onu. Beni seyretmeyi sevdiğinden yüzü bana dönük bir şekilde ana kucağına yerleştiriyorum minik bedenini. Salladığı bacakları yüzünden işim biraz zorlaşsa bile şikayet etmiyorum.
Uzun süren hazırlanmamızdan sonra nihayet evden çıkabiliyoruz. Eşiğin hemen önünde son kontrolleri yapıp kapıyı çekiyorum. Her şeyi aldığımdan emin olmam gerekiyor. Ah Ri ise çabuk olmamı söyler gibi kollarını, bacaklarını çırpıyor. Babası gibi sabırsız. "Tanrım... Biraz sakin olamaz mısın?"
Kocaman gözleriyle yüzüme bakıyor. Hayır dediği açık. Gözlerimi devirip merdivenlerden hızla iniyorum. Bahçe kapısının önünde karşı komşumuzu görmeyi beklemiyorum ama. Nezaketinden dolayı hala ona minnettar olsam da karşılaşmamızın bedenimin germesine engel olmuyor bu durum. Bizi gördüğünde kocaman gülümsüyor ve seri adımlarla da yanımıza yaklaşıyor. Hafifçe öne eğilip onu selamlıyorum: "Merhaba."
"Merhaba. Erkencisiniz."
"Ah! Evet, park çok kalabalıklaşmadan ufak bir gezinti yapalım dedik."
"Anlıyorum." Kocaman gülümsemesiyle yana doğru eğiliyor ve kızımıza da merhaba demeyi unutmuyor.
Derin gamzelerini yeni fark eden tek kişi ben değilim sanırım. Çünkü kızımız o çok değerli elini derin boşluğa yerleştirmekte gecikmiyor. İlgisini çekti. Belli. Gördüğü yüz de ona tanıdık gelmiş, bu durum da onu eğlendirmişti.
"Nasılsın küçük hanım?"
Yanıtı keyifli birkaç anlamsız ses oluyor. Konuşmayı devam ettiriyor. "Uykunu aldığından olsa gerek bir hayli güzelleşmişsin görüşmeyeli."
Chanyeol'ü onaylamak ister gibi çırpınıyor içinde bulunduğu durumun el verdiği kadar. Daha rahat hareket edebilmesi adına dikkatli olmaya özen göstererek kemeri açıyorum ve onu hapsolduğu ana kucağından çıkarıyorum. Uzun boylu bedeni daha rahat görebilmek hoşuna gitmiş olacak ki karşıya doğru uzanıyor. Chanyeol izin ister gibi bana baktığında tereddüt etsem bile onu tutmasına izin veriyorum ama uyarımı da ekliyorum: "D-dikattli ol."
"Heey! Beni sevdi sanırım." Yanaklarına yerleşen ellerle kahkaha atıyor karşı komşumuz. Hayretle eğlenen ikiliyi izliyorum.
Belki de nazı bir banaydı bebeğimizin.
"He Ran?"
"H-hı?" Onların küçük diyaloğunu izlemeye o kadar dalıyorum ki Chanyeol'ün bana seslendiğini duymuyorum.
"Diyorum ki bana uğrayacaktınız. Kahve için?"
Doğru. Geçen hafta ilk kez kapısını çaldığım zaman teklif etmişti ama akşamları duyulan sesi yüzünden herhangi bir uyku problememiz olmamıştı. O sebeple, teklifini nezaketi yüzünden sunduğunu düşünüp yeniden rahatsız etmek istememiştim.
"Ciddi olduğunu düşünmemiştim." Dürüst davranmak istiyorum ama bu onu şaşırtıyor.
"Ciddi olmasam neden teklif edeyim ki? İlk fanımı daha yakından tanımak isterim." Kucağındaki kızıma sevecence baktığında biraz garip hissediyorum.
Öne doğru uzanıp Ah Ri'yi geri almaya çalışıyorum bu rahatsızlık duygusuyla. Kızım ilk başta kararsız kalsa da beni rahatlatan seçimi yapıp kucağıma geri geliyor. Gülümsüyorum.
"Tamam, bir akşam uğrarız olur mu?"
"Yarın akşam."
"Efendim?"
"Yarın akşam müsaitim."
"Ah. Anladım. Tamam. Yarın." Gülümsemeye çalışıp başımı sallayarak da söylediklerimi pekiştiriyorum. Uzayan sohbetimizi sonlandırmak istediğimden hafifçe başımla selam verip yanından geçmeye çalışıyorum ki yeniden sesleniyor bana. Derin bir nefes alıp yeniden ona dönüyorum.
"Efendim Chanyeol?"
"Sakıncası yoksa... Size katılabilir miyim?" Ne?
Konuşmasam da yüzümden duyduğum şaşkınlığı anlıyor. Açtığım arayı ise iki adımda kapatırken utangaç bir tavırla elini ensesinde gezdiriyor. Bu hareketiyle sevimli gözüküyor...
"Eğer izin verirsen bu çevrede tanıdığım tek insanla biraz daha kaynaşmak istiyorum." Gözlerim daha da büyüyor. Kucağımda çırpınan bebeğimiz ben de buradayım demek ister gibi sesler çıkartıyor.
"Benimle aynı fikirde olan biri daha var burada sanırım. Değil mi güzellik?"
Gözlerimi kırpıştırıp kendimce ciddiyetini ölçüyorum.
Kızımız da bunu istiyorsa neden olmasın ki?
Boğazımı temizleyip mırıldanıyorum: "Ah Ri."
"Efendim?"
"Onun adı Ah Ri."
Gülümseyerek doğruluyor ve miniğimizin siyah saçlarında dolaştırıyor parmaklarını. "Güzel bir isim."
"Öyle. Eşim koydu." Kendi kendime mırıldandığımda o çoktan önden yürümeye başlıyor. Adımlarımı hızlandırıp ona yetişiyorum. Birileriyle daha çok senden bahsetmek istiyor içimdeki küçük bir parça. Kalan çoğunluk ne kadar acı verici olacağını hatırlatıyor.
"Eşin şehir dışında falan mı çalışıyor? Onu sadece buraya taşınırken gördüğümü hatırlıyorum. Selamlaşmıştık."
Göğsüme saplanan sancı hızlı hızlı soluklanmama neden oluyor. Gülümsemeye çalışıp Ah Ri'ye daha sıkı sarılıyorum. "O..."
Doğru kelimeleri seçmek hiç olmadığı kadar zor geliyor.
Nasıl anlatacağım ki öldüğünü?
Ölüm durumu açıklamak için soğuk bir kelime.
Fazla soğuk.
"Ayrıldık."
"Seni bebeğinizle yalnız mı bıraktı?!" Öfkeli çıkıyor sesi. Bu öfkesi beni de kızdırıyor. Çatılmış kaşlarımla yüzüne bakıyorum. "O istemedi. O bizi asla yalnız bırakmaz."
Daha sıkı sarılıyorum artık bebeğimize.
Bu adam senin hakkında nasıl kötü düşünebilir? Herhangi biri senin hakkında nasıl kötü düşünebilir?
"B-ben üzgünüm. Sandım ki-"
"Bir şey sanma Chanyeol. Buradan sonra biz Ah Ri ile yalnız devam etsek daha iyi. Sana iyi günler."
Konuşmasına izin vermeden hareketlerimi hızlandırıyorum. Yanlış yaptığımı biliyorum. Onun bir suçunun olmadığını da biliyorum.
Ama tüm bu durum... Tüm bu gerçeklik beni öfkelendiriyor.
Burada ol istiyorum yine.
Geri gel.
Ölmüş olma.
Ölüm... Senin için soğuk bir kelime sevgilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F A L L I N G | Park Chanyeol
FanfictionŞşt! Sessiz ol. O... Uyuyor. *** Angst değil.