Ash- nasıl Ibe-san hâlâ hastanede olduğunu söylemişti. Bu rüya falan mı? Ash gerçekten inanamıyorum. Bir şey diyemeden, bir şey yapamadan ağladım. Ash bana sarıldı bende titreyen ellerimle ona sarıldım.
Ash: Ağlama aptal bak ben ağlıyor muyum hiç?
Ben: Aptal Ash sende ağlıyorsun. Sen nasıl? Yani ben senin durumunun aynı olduğunu duymuştum.
Ash: Ibe sana geliceğimi söylemedi mi? Max ona 2 gün önce söylemişti.
Ben: H-hayır.
Ash: Eiji bak ben bıçaklanmadan önce mektubunu okudum. Senin yanına geliyordum. Sonra Lao beni öldürmeye çalışınca yapamadım. Gücüm yetmedi sadece mektubunu okudum çok..
Ash daha çok ağlamaya başladı. Bende ağladım. Sadece orda ağladık. Bir süre sonra:
Ben: Ash hâlâ bir sıkıntın var mı?
Ash: Yani biraz..
Ben: Ne demek biraz?
Ash: Yani buraya gelmemin riskli olacağını falan söylediler ama ben reddettim seninle olmak benim için daha iyi.
Ben: Ne ne riski?
Ash: Uçakta ters şeyler olabileceğini söylediler ama bak hayattayım.
Aptal şey ya ölseydi. O zaman kendimi hiç affetmezdim.
Ash: Ibe sana neden söylemedi sorun falan mı var?
Ben: Aslında.. annemler seni benim için kötü etki falan zannediyor ama yanılıyorlar senin ne kadar mükemmel biri olduğunu onlara göstereceğim.
Ash: Sizin evde kalamaz mıyım yani?
Ben: Yoo kalabilirsin hatta gel şimdi gidelim.
Elini tutup çekiştirdim. Ee gelmiyor bu.
Ash: Önce şu gölün güzel bir fotoğrafını çekelim.
Kameramı aldı bana verdi.
Ben: İyi ama düzgün çekemem ki hâlâ titriyor ellerim.
Kameramı tutan ellerimi sıcacık elleriyle tuttu (Cr arkadaşım ehehe) ve gölün fotoğrafını çektik.
