sessizgumball 'ıma ithaf edilmiştir.
Hepinize merhaba çok uzun bir süreden sonra tekrar beraber, herkes gibi benim de hayatım da inişler çıkışlar oldu ve burayı gerçekten çok boşladım hepinizden özür dilerim. Bundan sonra sık sık geleceğim...
Ali İmrân
Berdan'ı çok kızdırmıştım işten çıkmış anneme gidiyorduk Doruk'da benimle beraberdi. "Sence affeder mi?" diye sorduğum da keşke sormasaydım
"Güven ruh gibidir. Terk ettiği bedene asla geri gelmez' der William Shakespeare,affetse bile güvenmez senden öyle bir tepki beklemezdi Aleyna sonuçta konu." diye gerçekleri yüzüme vurdu. Affetse bile güvenmez diyordu. "Saçmalama bee Berdan'dan bahsediyoruz" deyince bana dönerek "Cevabını biliyorsan neden soruyorsun?" dedi. Cevap vermedim
Evin önüne gelince ilk o indi arabayı park ederek bende peşinden yol alınca kapıyı çaldı.
Tabi ki karşımız da bir adet Aleyna görmeyi beklemiyorduk "Aley aşkım" diyerek Aleyna'yı kucağına aldı Doruk "Dayıcığım senin burda ne işin var?" diye sordum.
"Ya dayı sen beni sevmiyor musun daha? Hem ben sana gelmedim ki. Dedeme geldim değil mi Doruk'cuğum?" dedi.
"Kız haklı Ali İmrân" dedi Doruk ona göz devirerek. "Prensesim annen de burda mı?" diye soru sordum Aleyna'ya.
"Evet babam da gelecekmiş dayı biliyor musun? Ayşenur yengem burada ama Yasin dayım dedemle gelecekmiş teyzem de büyük dedemin yanındaymış" diye cevap verdi."Bu gece kalabalık gibiyiz" dedi Doruk. Haklıydı bu kadar kalabalık olmamız iyi değildi. Bir şey demeden salona geçtik. Annem yanımıza gelerek "Hoşgeldiniz annelerinin kuzuları" deyince güldüm annem benim yaa.
Bizden 15-20 dakika sonra abim ve babam da gelince onlarla muhabbet etmeye başladık. Konu siyasete açılınca Doruk ayağa kalkarak "Hayır bu konuyu kapatabilir miyiz?" diye sordu Ayşenur masayı kurarken "Sebep?" diye tekrar soru sordu.
Doruk, Ayşenur'a dönerek "Çünkü bir toplum da siyaset, din ve futbol konuşulmaz. Sevmesek de saygı duymak zorundayız" diyerek yine engin bilgilerini konuşturmuştu.
Kapı çaldığında bu sefer Haldun Bey, ailesi, dedem ve Hatice gelmişti onlarla da hoş beş ettikten sonra tekrar salon da hep beraber oturuyorduk .
"Ay" demişti Didem. Bu kız nasıl iticiydi böyle yaa. "Ne oldu Didem" diye sordu Ayşenur, Didem cevap vermemişti. Annem, babama "Yağız, Berdan'ı bir arasana gelecekti ama" deyince bu sefer dedem "Kaza yapmış gelecek ama geç" dedi.
Aleyna'nın elinde ki bardak bile yere düşerken her kes şoke olmuştu "Bi-bi-bir şeyi var mı?" diye sordu Esra. Hatice söze girerek "Hayır önemli bir şeyi yokmuş merak etmeyin "dedi.
Kimse şoku üzerinden atamamışken kapı çalmıştı, Esra koşar ayak kapıya bakmaya gitmişti seviyordu işte
Sevmek, sevmiyorum derken bile onun için yanmaktı belli ki. Onun için yakıp yıkmaktı karşılık beklemeden. Çünkü değecek kişileri severdi insan.
Berdan, salona girince sadece sol kaşın da bant vardı. Herkes geçmiş olsun dileklerini diledikten sonra Berdan konuyu üstü kapalı bir biçim de anlatarak kapatmıştı.
Yemeğe geçmek için herkes ayaklanırken annem yanıma gelerek "Annecim Didem olmaz merak etme bu arada özür dilerim. Sen de Berdan'dan dile" diyerek ayrıldı yanımdan Berdan kucağında ki Aleyna ile bir şey konuşurken "Berdan" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜĞÜN RENGİ
Mystery / Thriller'Ağlamak' kulağa nasıl geliyor? Zayıflık, acizlik, bir adım daha atsan içinde kalanların yerlere tane tane dökülmesi ya da acının somut yansıması.. Bence hiçbiri değil. Zümrüdüanka misali yandıktan sonra yeniden küllerinden doğmaktır ağlamak. Her...