18

6.6K 387 45
                                    

Burak, ceketini katlayıp sıraya koydu. "Kanka ben uyuyorum." Sağ elini uzatarak bana baktı. "Elime masaj yapsana." Uzattığı elini tutup avucuna ve parmaklarına masaj yapmaya başladım. Bu şekilde daha rahat ve hızlı uykuya dalıyordu.

Baran görmesin diye elimi sıranın altında tutuyordum. Beni arkadaş grubumdan bile kıskanmaya başlamıştı. Benim onu kıskanmam bana doğal geliyordu çünkü onu seviyordum. Onun beni kıskanmasına bir sebep bulamıyordum. Belki de denemeye buradan başlamıştır diye düşündüm.

"Ege!" Sesin geldiği yere kafamı çevirdim. Sezgin ceketini çıkartıp bana uzattı. "Al." Kaşlarıyla Burak'ı işaret etti. "Üşümesin." Burak'ın elini sıranın üstüne bıraktım. Uzanıp ceketi elinde aldım ve yanımdaki sarışın çocuğun sırtına sardım.

Caner arkasını dönerek telefonunu bana doğru uzattı. "Kanka şu videoyu izlesene bir." Elindeki telefonu alıp videoyu izlemeye başladım. Ben videoyu izlerken sınıftan içeri Selin girdi ve Baran'ın olduğu sıraya yürümeye başladı. Öğle arasındaydık ve hava soğuk olduğu için kimse dışarı çıkmamıştı.

Selin, Baran'ın sırasına elini koydu. "Biraz konuşabilir miyiz?" Konuşun da göreyim. Baran kafasını yavaşça Selin'e çevirdi. "Hayır." Selin diğer elini de masaya koyup Baran'a yaklaştı. "Baran iki dakika konuşalım."

Baran derin bir nefes aldı. "Konuşmak istemiyorum." Eliyle kapıyı gösterdi. "Çık sınıftan." Selin bir şey diyecek gibi ağzını açtı fakat sonra tekrar kapatarak yürümeye başladı. Selin sınıftan çıkarken Baran'la gözlerimiz birleşti. Benim gülümsememe karşılık olarak dudaklarına saf bir tebessüm yerleştirdi.

Zilin çalmasına on beş dakika kalmıştı. Telefonumu açıp Baran'a mesaj attım. 'Bodruma insene.' Bodrum, okulun en alt katında kimse tarafından girilmeyen karanlık bir yerdi. Bazen buraya Sezgin'ler sigara içerken yanlarında durmak için iniyordum.

'Zil çalacak birazdan."

'Beş dakika yeter.'

Baran bana bakıp kafasını salladı ve ayağa kalktı. Ben de onun çıkmasını bekleyip biraz daha durduktan sonra ayaklanıp arkasından gittim.

Bodruma indiğimde Baran'ın beni sırtını duvara yaslayarak bekliyor olduğunu gördüm. Hemen gidip boynuna sarıldım. O da ellerini belime çıkarıp beni kendine çekerek sıkıca sarıldı. Kafasını boynuma gömüp derin bir nefes aldı. "Seni seviyorum." diye fısıldadım.

Karşılık vermese de belimdeki elleri daha sıkılaşmıştı. "Teşekkür ederim." dedim. Kollarını belimden çekip ellerini yüzüme çıkardı ve yanaklarımdan tutup dudaklarını alnıma bastırdı. "Etme."

Uzanıp dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktım. "Üzüldün mü?" Baran kafasını iki yana salladı. "Üzülmedim." Elini saçlarıma atıp oynamaya başladı. "Ayrılacaktım zaten, izin vermiyordu."

Yüzünü incelemeye başladım. İlk defa uzun süre bu kadar yakın olmuştuk. "Nasıl izin vermiyordu?"

Dudaklarını yaladığı sırada gözüm oraya kaydı. "Birlikte olmak istiyordu, ben istemiyordum. Sürekli bunu söylüyordu ben de eğer bir daha bu konuyu açarsa ayrılacağımı söyledim."

Bu kızın böyle birisi olduğunu bilmiyordum. Dışarıdan bakılınca çok saf birisine benziyordu. "Neden aldattığı zaman ayrılmadın?"

Saçlarımdaki eli bir süre durdu ve sonra tekrar saçlarımla oynamaya devam etti. "Aralarında bir şey yaşanmamış. Bana, eğer onunla birlikte olmazsam başkasıyla birlikte olacağını göstermeye çalışmış. Sonra ayrıldım zaten ama beni kendine zarar vermekle tehdit etti."

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. "Şimdi de böyle bir şey yapabilir?" Benim yüzümden kendine zarar vermesini istemiyordum. Nasıl bir işin içine atmıştım kendimi bilmiyorum. Bir zamanlar en yakın arkadaşımı beni sevmesi için zorluyordum ve bu durum insanların acı çekmesine yol açmıştı. Belki de yaptığım yanlıştı ama hissettiğim mutluluk bunu görmezden gelmem için yeterliydi...

"Bu bizim problemimiz değil." Elinin tersiyle yanağımı okşadı. "Sen de kendini suçlama sakın, ben seni seçtim."

Son cümlesi karşısında mutluluğumu gizleyemedim. Sıkıca sarıldım boynuna. O da kıkırdayarak sarılışıma karşılık verdi. "Hadi gidelim artık. Zil çalacak birazdan."

Kafamı sallayıp kollarımı boynundan ayırdım. Eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurdu. "Ben önden çıkıyorum."

"Tamam sınıfta görüşürüz." diyip gülümsedim. Göz kırparak arkasını döndü ve hızlı bir şekilde merdivenlerden çıkıp gitti.

Beni seçmişti...

le pouvoir de l'amour [b•b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin