21

6K 399 57
                                    

"Merhaba Selma teyze, Baran evde mi?"

Selma Hanım, Ege'nin yüzünde gördüğü endişeden dolayı korktu. "İçeride, oğlum. Bir şey mi oldu? Neden bu haldesin?"

Ege yüzündeki ifadeyi silmeye çalıştı. "Yok teyzeciğim. Biraz tartıştık, gönlünü almaya geldim. Ne yapıyor?"

Selma Hanım rahatlamış bir nefes verdi. İki arkadaşın daha önce hiç küstüğünü görmemişti. Tekrar konuşuyor olmalarına sevinmişti. Ege'yi çok seviyordu. Ege'nin annesi Nagihan Hanım'la hala birbirlerine gidip geliyorlardı.

"Telefonla konuşuyordu en son. Geç içeri geç." Ege ayakkabılarını çıkarıp içeri geçti. En son aradığında Baran'ın telefonu kapalıydı.

Odanın kapısını açıp içeri girdi. Yatağında yatmış, gözleri kapalı olan çocuğun yanına gidip bulduğu boş bir alana oturdu. Elini kaldırıp ateşini kontrol etmek amacıyla alnına çıkardı. Hafif ateşi vardı. Ellerini, alnından dağınık kumral saçlara götürdü. "Baran."

Baran gözlerini yeni uyanıyormuş edasıyla hafifçe araladı. Dudaklarına hafif bir gülümseme yerleştirdi. "Gelmişsin."

Ege de aynı gülümsemeyle karşılık verdi. Eğilip dudaklarına küçük ama duygu dolu bir öpücük bıraktı. "Geldim." diye fısıldadı.

Baran yatağında doğrulup, Ege'nin kollarının arasına girdi. "Gelmeyeceksin sandım." Ege bu hareket karşısında ne yapacağını bilemedi. Baran'ın onun gelmeyeceği ihtimalinden bu kadar korkmasına şaşırdı.

Kollarının arasındaki bedene baktı. "Geldim işte." Elini, Baran'ın çenesine atıp kafasını kaldırdı. "Bak, buradayım."

Baran neredeyse ağlayacaktı. "Neyin var senin?" diye sordu Ege. "Seni ilk defa böyle görüyorum."

Baran yüzünü gizleme ihtiyacı duyarak çenesini Ege'nin elinden kurtarıp kolları arasında olduğu çocuğun boynuna gömdü. "Korkuyorum." diye ağlamaklı bir şekilde mırıldandı.

"Neyden korkuyorsun?"

Baran kollarını Ege'nin beline gitmesinden korkar gibi sıkıca doladı. "Gitmenden korkuyorum." ağlamaklı bir şekilde burnunu çekti. "Çok korkuyorum, Ege." Kafasını kaldırıp, Ege'nin gözlerinin içine baktı. "Beni yalnız bırakmayacaksın değil mi?" Ege'nin belinde olan ellerini yüzüne çıkarıp yanaklarına koydu. "Zaten çok yalnızım."

Ege, Baran'ın yüz ifadesini okuyamıyordu. Yüzünde, bir iki damla gözyaşından başka bir şey yoktu. Mimik oynatmıyor, sadece Ege'nin yüzüne bakıyordu. "Yalnız değilsin." diye fısıldadı Ege.

Baran alaylı bir şekilde sessizce güldü. Kendini Ege'nin kolları arasından çekip yatağa uzandı. "Yalnızım." diye söylendi. "Kendi kalabalığımın içinde bile o kadar yalnızım ki..."

Ege, Baran'ın yüzüne eğilip, yanında olduğunu göstermek için yanağından öptü ve gözlerine baktı. "Bak, ben buradayım. Seni hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım."

"Az önce çok kötüydüm ve sen yoktun. En ihtiyacım olduğu anda yanımda değildin. Ben seni her zaman yanımda istiyorum."

Ege birkaç saniye karşısındaki çocuğun yüzünü inceledi. "Her zaman yanında olacağım."

Baran yattığı yerden kollarından destek alarak doğruldu. Yüzünde, ilk defa aşık olmuş bir gencin mutluluğu vardı. Gözlerinin içi parlıyordu. "Gerçekten hep yanımda olacak mısın?"

Ege, eliyle Baran'ın gülümsemesini okşadı. "Evet, olacağım."

Baran'ın gözünden birkaç damla yaş aktı. Kollarını Ege'nin beline dolayarak kendine çekti ve burnunu Ege'nin boynuna bastırdı. Derin bir nefes çekti. Aldığı kokuyla gülümsemesi birden soldu ve Ege'yi hızlıca ittirdi. "Sen.." dedi. "Sen onlara dokunmuşsun." Ayağa kalkıp karanlık odaya bir adım attı. "Bu senin kokun değil." diye söylendi.

Ege oturduğu yerden kalkıp Baran'ın yanına gitti. "Hayır, dokunmadım." dedi yalan söyleyerek. "Sadece Caner'in parfümünden sıktım biraz."

Baran hızla ona döndü. Gözlerinde büyük bir çaresizlik vardı. "Bir de yalan mı söylüyorsun?" Ege kafasını aşağı eğdi. "Aşık mısın yoksa?" diye sordu emin olmak ister gibi.

Ege, mavilerini hızla zifiri kara gözlere çevirdi. "Kime?" diye sordu sinirli bir şekilde. Baran'ın ifadesi değişmemiş, bakışları hala aynı çaresizlik içindeydi.

Ege onun cevap vermesini beklemeden konuşmaya devam etti. "Ben sadece seni görüyorum Baran. Başka birisine bu gözle bakmam." Bir adımda yaklaştı sevdiği adama. "Ben sadece sana aşığım."

Baran'ın gözlerindeki çaresizlik kendini aynı ifadesizliğe bıraktı. "Beni yalnız bırakma Ege." diye söylendi kendini kaybetmiş bir şekilde. Bir dala tutunma ihtiyacı hissederek dibinde öylece duran çocuğa sarıldı. "Yalnız kalınca kim olduğumu unutuyorum."

Ege, sevdiği adama hislerini açık bir şekilde göstermenin verdiği mutlulukla sarıldı. "Şimdiye kadar bırakmadıysam, şimdi de bırakmam."

le pouvoir de l'amour [b•b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin