••"Merhaba" sarhoş mu olmuştu? "Sen nerdesin Mauro" bu sırada bi adım yaklaştım ona. "Belirsizliğin olduğu yerdeyim" gülüp baktı gözlerime. "Sarhoş musun sen" dudak büzdü. "Kim bilir" göz devirip güldüm. Aptal herif. Kolunu tuttum. "Geç içeri... Manyak herif. Beni korkuttun" gülümsemesi daha da büyüyünce gamzeleri çıktı ortaya. "Valla mı?" Diyen çocuksu sesine güldüm. "Valla." Elimi koluna atıp içeri soktum ve ardından kapıyı kapattım. Oturma odasına gelince onu oturtup karşısına geçtim. Eve geç gelen oğullarına azar işiten anne edasıyla ellerimi belime koydum. Hesap vakti şimdi. "Nerdeydin bunca saat? Telefonlarım neden açılmadı" "Kafa dinlemek istedim." Dudak büzdüm. "Nereye gittin peki?" Kaşlarını havaya kaldırıp dudaklarını birbirine bastırdı. "Söylersem gizli yerimi öğrenmiş olursun. Ve hep arkamdan gelirsin." Sonrasında sustu ve gülmeye başladı. "Gelmezsin aslında... Umrunda değilim" derin bir nefes aldım. Tamam sanırım artık buzları eritmem lazımdı.. çünkü.. artık ondan uzak durmak istemiyorum. O çok iyi biri... Ve ne garip ki ona kıyamıyorum. Ne yaparsa yapsın.. içim gidiyordu. Tatlı bir yüzü olduğu icin mi yada iyi biri mi diye bilmiyorum. Yanına geçip oturdum. Ve ona döndüm. O da bana doğru çevirdi kafasını. Gülümsese de gözlerinde ki o buruk bakışları görüyordum. Elim dizine gitti destek olurcasına. "Mauro... Bak ben biliyorum sana çok sert davrandım. Yapmamam gerekti.. ama üzüntüm sinire dönünce ne yapacağımı şaşırdım. Çok ani şeyler gerçekleşti. Evet doğru değildi yaptığım şeyler. Ama şunu söylemeliyim ki.." gözlerine baktım uzun uzun. Oysa devam etmem için adeta yalvarıyordu gözleriyle. Bense konuşmama kaldığım yerden devam ettim. "İlk geldiğin anden beri senden nefret etmedim. Edemedim"••