17

1.7K 101 38
                                    

—Polise teslim edemeyiz. Mahkemeye çıkma riskini almak istemiyorum. Basınla uğraşamam dedim.

—Tanrım hiç biri umrumda değil. Sen iyi misin? Dedi Jungkook bilmem kaçıncıya.

Boynumdaki el izlerinde gözlerini gezdirdi. Elini oraya götürüp parmaklarını muhtemelen izlerin üzerine oturturken gözleri sinirle karardı. Yanımdan kalkarken ne yapacağını bildiğim için ben de peşinden kalktım. Hızlıydı. Soo Ho'nun odasına girip arkasından kapıyı kilitlerken malesef Jungkook benim kadar nazik olmayacaktı. Bunu içeriden yükselen çığlık sesinden de anlayabilirdiniz.

Elimi alnıma götürüp ovarken korumalara işaret ettim. Korumalar anlayarak kapıyı bir kaç denemede kırarken Jungkook'un kolundan tuttum.

Gözleri anında bana dönerken sakinleştiğine şahit oldum. Soo Ho hala acıyla bağırırken gözlerimi onun kırılmış parmaklarına çevirdim.

—Babasını da malların olduğu depoya götürün. Dedi Jungkook.

—Ikisine de birer uçak bileti alın. Bu geceye. Ülkeden gidecekler. Dedim Jungkook'un elinden tutup onunla birlikte odadan çıkarken arkamı döndüm.

—Ayrıca bir doktor çağırın. Onu tedavi etsin.

...

Irkilerek uyandığımda Jungkook anında doğrularak bana bakmıştı. Sadece gündüz yaşadığım şeyleri tekrsr rüyamda görmek kötü olmuştu.

—Iyi misin sevgilim? Diye sordu Jungkook alnıma dudaklarını bastırırken.

Kafamı sallarken ona biraz daha yaklaştım.

—Korktun değil mi? Diye mırıldandı.

Bir şey demezken burnu saçlarımda gezindi.

—Senin için onları öldürebilirdim inan sorun olmazdı.

—Kötü bir insan olmamalısın dedim.

—Korumalar neler yaptığını anlattı. Bana bunları söylememelisin. Biliyorsun en başından beri idolümsün.

—Senin için her şeyi yapabilirim dedim.

—Gelmeseydin sıradaki hedefim boynuydu. Dedi.

Boynuna dudaklarımı bastırdım. Elimi göğsünden indirip elini tuttum.

—Sana kötü bir haberim var dedim.

—Neymiş o?

—Yurtdışına çıkıyorum.

—Yine mi? Sence de çok fazla çıkmıyor musun? Diye sordu.

—Teklifleri kabul etmeme ihtimalim var ama hoşuma gidiyorlar. Fransa'ya gideceğim. Dedim.

—Fransa... diye mırıldandı.

Güzel bir şehirdi.

—Güzel bir şehir dedi.

—Bir gün birlikte gidelim. Sürekli erteliyoruz dedim.

—Gidelim dedi.

...

Bavulumu hazırladım. Duş alıp saçlarımı kuruturken banyonun kapısı açıldı. Jungkook uykulu gözleriyle içeriye girip kollarını belime doladı. Çenesini omzuma koyarken aynadaki tatlı yansımasına baktım. 33 yaşındaki bir adam nasıl bu kadar tatlı olabilirdi aklım almıyordu.

Gülümserken elimi yanaklarına çıkardım. Dudaklarını büzerken minik bir öpücük kondurup geri çekildim ve saçlarımı kurulamaya devam ettim.

Küçüğüm ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin