3

2.4K 159 39
                                    

—Jungkook her yerini boya yapmışsın küçüğüm. Dedim.

—Sungyun saçlarımı büyüyünce kırmızı yapsam bana yakışır mı? Diye sordu.

Saçlarına bulaşmış kırmızı badana boyasına bakıp derin bir iç çektim.

—Her halinle afetsin de benim o güzelce baktığım saçlarına nasıl badana boyası sürersin dedim dudaklarımı büzüp elimle silmeye çalışırken.

Yeni eve taşınıyorduk. İki oda bir salonu olan bir evdi. Bu 3 senede hayatım nasıl bu kadar değişmişti hiç bir fikrim yoktu. Yeni eve taşınıp üstüne üstlük içini düzecek kadar değişmişti. Buzdolabımızın bile olmadığı günlerden bu güne gelebilmiştik.

20 yaşındaydım. Hem kendimi hem Jungkook'u okul birincisi yapmayı başarmıştım. Ikimize de burs ayarlamayı başarmıştım. Jungkook'un saçlarını temizlerken gözlerimin önünden hayatım geçmişti. Gözlerim dolarken Jungkook bunu fark etmişti.

—Sungyun özür dilerim. Bu kadar üzüleceğini bilmiyordum. Söz bundan sonra saçlarıma çok dikkat edeceğim dedi.

Güldüm.

—Küçüğüm ağlamıyorum sakin ol. Dedim.

Tüm evin boyasını bırakıp Jungkook'un saçlarını kurtarmak için banyoya girmiştik. Işe yaramadı. Saçlarını keserken ben ağlarken Jungkook'ta  benimle birlikte ben ağladığım için ağlıyordu.

—Al işte güzelim saçlarına ne yaptın. Ben onları kremlerle güzelce yıkayıp tararken sen kırmızı badana boyası sürdün. Dedim.

—Ama özür dilerim Sungyun dedi.

—Sorun değil küçüğüm ağlayıp durma dedim.

—Ama sen de ağlıyorken ağlamamak çok zor dedi ben güldüğüm için gülerken.

Ikimizde ağlarken kahkahalara boğulmuştuk birden.

—Ben de saçlarımı keseceğim. Dedim dudaklarımı büzerek.

—Hayır hayır olmaz. Dedi aniden makası elimden alıp arkasına saklarken. Bu ani tepkisine şaşkınlıkla bakarken makası kenara koyup bana yaklaştı. Elleriyle saçlarımı okşarken güldü.

—Ben onları çok seviyorum. Sakın kesme. Böyle uzun dalgalıyken çok güzeller. Dedi.

—Tamam o zaman kesmem. Senin için kırmızıya boyayabiliriz onları dedim.

—Gerçekten mi? Diye sordu.

Kafamı salladım gülerek.

—Bu hafta sonu evi yerleştirmeyi bitirelim. Hafta içi okulumuz var. Haftaya hafta sonu boyarız. Dedim.

Heyecanla ellerini çırptı.

—Çok güzel olacaksin dedi.

—Şuan güzel degil miyim? Dedim.

—Sen dünyadaki en güzel kızsın dedi.

Gülümsedim. Yanaklarını öperken evi boyamaya geri döndük. Gülerek evi boyayıp yerleştirdik. Ufak tefek borçlarım vardı tabiki. Onları da bu bir sene içinde bitirirdim.

Yorgunlukla kendimizi Jungkook'un odasındaki yatağa bıraktık.

—Kıpırdayacak halim yok dedim kafamı yan yatırıp omzuna koyarken.

—Benim de yok. Yemek yememene bile izin verebilirim dedi.

—Iznin için teşekkürler küçük dedim.

Sonrasında ona dönüp kollarımın arasına alıp uykuya daldım. Boyu omzamun biraz altındaydı. 13 yaşındaydı. Muhtemelen 15 yaşında boy atarak beni geçerdi. O zaman da küçüğüm olarak kalmalıydı. Büyümesini istemiyordum.

Küçüğüm ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin