16

1.7K 114 12
                                    

Jungkook bir iş gezisi için şehir dışına çıkmıştı. Ilk defa birbirimizden ayrılmamızın nedeni o oluyordu. Hastanede işlerim olduğu için onunla gidememiştim.

Kadehteki kırmızı şarabı hafif hafif yudumlarken çalışma odamın aksine salonda oturuyordum. Evde Jungkook'un olmadığını bildiğim için orada yalnız başına durmak hoşuma gitmiyordu. Bu yüzden salona gelmiştim.

Içimde anlamsız bir huzursuzluk vardı. Dayanamayarak Jungkook'u aradım. Anında açarken ben daha ben konuşmadan beni ne kadar özlediğini söylemeye başlamıştı.

Buna karşı yalnızca gülerek cevap verdim.

—Neden aradın? Bir şey olmadı değil mi? Araman da elbette bir sorun yok tabi ama bir saat önce konuşmuştuk daha dedi.

Haklıydı. Ancak içimde bir huzursuzluk olduğunu söylersem gecenin bu saatinde kalkıp ordan bile gelebilirdi.

—Bir saat bana günler gibi gelmiş olmalı. Dosyalar var. Onları kontrol ediyorum da biliyorsun sıkıcı bir iş zaman yavaş geçiyor. Sen neler yapıyorsun?

—Odamdayım. Yatıyorum. Senin yerine yastığa falan sarılıyorum. Ama ince bir beli olmadığı için senin olmadığını biliyorum. O şekilde yani dedi.

—Bel işte Kook abartma. Ne zaman dönüyorsun sen? Özledim ben seni dedim.

—Daha 5 saat oldu Sungyun. Ve normal bir günde bile en az 8 saat görüşmüyoruz dedi.

—Ha sen beni özlemedin yani dedim.

—Ben seni her zaman özlüyorum. Yan odaya gittiğinde bile. Sen neler yapıyorsun?

—Şarap içiyorum. Tadı da bir güzel. Dedim cilveyle.

—Sungyun... dedi çaresiz bir ifadeyle.

—Efendim Jungkook dedim eğlenerek.

—Tanrım. Diye mırıldandığını duydum.

—Her neyse uyu yorulmuşsundur dedim.

—Çok fazla çalışma dedi.

Onaylayan mırıltılar çıkardığımda onu ciddiye almadığımı anlamıştı.

—Seni seviyorum sevgilim görüşmek üzere dedim.

—Lise aşkları gibiydi bu cümle. Evliyiz biz. Dedi.

—Kapatıyorum dedim.

—Seni seviyorum Sungyun. Rüyalarıma uğraman dileğiyle.

—Evet evet alıştım diyerek kapadım telefonu.

...

Muhtemelen Jungkook bu gece dönecekti. Onu özlemiştim ve bekleyecektim. 4 günsur görüşmüyorduk. Uykusuz kalmama değecek bir sayıydı.

Koltukta uykuyla uyanıklık arasındayken camın kırılma sesiyle arkamı döndüm. Evde çalışan kadın çığlık atarken hızlıca ayağa kalktım.

Siyah kar maskesi vardı. Sadece gözleri görünüyordu. Dışarıya doğru koşucakken koltuğun üstünden atlayarak beni belimden tuttu. Koltuğa yatırmaya çalışırken ona vurmaya çalışıyordum. Karnımın üzerine otururken elleri boğazıma gitti.

Nefes almaya çalışırken adamın ellerini tamamen çizmiştim. Yandaki kaleme uzanmayı başarırken hiç düşünmeden kalemi adamın yüzüne geçirdim.

Ardından başında bir vazo kırılırken adam üzerime bayıldı. Öksürmeye başlarken evin hizmetlisi onu üzerimden sertçe itti. Oturur pozisyona gelirken acıyan boğazım yüzünden yüzümü buruşturdum.

Küçüğüm ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin