4. Bölüm: Değişim

229 111 13
                                    


Gecenin karanlığında öylece durmuş karşısındaki kıza bakıyordu. Çantasından çıkardığı feneri yüzüne tutunca gözlerini elleriyle kapattı. Bundan rahatsız olmuş gibi aniden feneri elinden aldı ve bu defa onun yüzüne tuttu. Gözleri kamaşmış olsa da ona bakmayı sürdürdü. Upuzun kumral saçları beline kadar uzun, mavi gözlü, Ediz'den biraz kısa boyluydu. Elindeki feneri aşağı yönlendirip kapattı ve ona geri verdi. Feneri cebine koyup tam konuşmaya başlayacaktı ki kız araya girdi,

"Tanıştığımıza memnun oldum, Ediz."

"İyi de sen..." cümlesinin sonunu getiremeden araya girdi.

"Kafan biraz karışmış olabilir ama şunu bil ki hepimiz senin iyiliğini istiyoruz."

"Hepimiz derken ...neyi kastediyorsun? Ayrıca beni nasıl tanıyorsun. Seni daha önce görmediğine eminim."

"Tüm sorularını cevaplayacağım ama önce güvenli bir yerde ateş yakalım." Yerinden kımıldamadığını fark edince elinden tutup uygun bulduğu bir yere sürükledi. Aynı zamanda konuşmaya devem ediyordu.

"Sana her şeyi anlatacağım dedim hadi gel."

"Ben biraz yakacak dal arayacağım. Sakın bir yere kaybolma." deyip etraftan dal toplamak için uzaklaştı. Geri geldiğinde kolunda taşıdığı bir yığın dal vardı. Birkaçını bir araya topladı ama alev elde edebileceği bir şey bulamadı. Çantasındaki kibriti çıkarıp ona uzattı. Dallar yandığında ikiside ısınmak için biraz yaklaştı. Alevler gözlerinin içinde dans ediyordu. Sonunda konuştu.

"Nereye gitmek istediğini , kim olduğunu da biliyorum ."

"Ne...?

"Sırt çantandaki çizimlerinde yer alan insanlar ve değişkenler hepsi bir zamanlar Gea'daki yaşamından kalma birer hatıra. "

"Değişken mi? Onlar sıradan hayvanlar değil mi?"

"Hayır, değişkenler insanlarla ruh bağı olan canlılardır. Tehlikeyi fark eder ve etrafındakileri uyarırlar. Onları herkes işitemez. Sadece ruh izine sahip insanlar bu canlıları rehberliğine başvurabilir."

"Ruh izi mi, bu bir tür şaka falan mı? Değişkenler, ruh bağı... Tüm bunlara inanmamı mı bekliyorsun?"

"Öylece bana inanmanı beklemiyordum zaten. O yüzden sana göstereceğim."

Yerden birkaç küçük taş topladı. Avucunu biraz sıkıp tekrar açtı. Taşlar yavaş yavaş havalanmaya başladı. Gözlerine inanamamıştı.

"Şuraya bak." dedi az ötedeki kayayı işaret ederek. Küçük bir hareketle onu hareketlendirdi ve tam önüne koydu. Şaşkın gözlerle bir ona bir kayaya bakıyordu.

"Ruh bağına sahip olanlar iki elementten birini yönetebilme gücüne sahip olurlar bunlar toprak ve sudur."

"O zaman sen de ruh bağına sahipsin?"

"Evet, bu sayede toprağı yönetebiliyorum."

"Madem öyle değişkenin nerede?

"Değişkenler bu dünyada var olamazlar, onlar Gea'ya aitler. Ama korkarım ki ruh izine sahip insanlar yavaş yavaş yok oluyorlar. Nara adındaki yaratıkların uyum ağacı dediğimiz değişken ruhlarının doğduğu ormana zarar vermesiyle değişkenler giderek zayıfladı tabi bu sayede bağlı oldukları insanlar da öyle."

"Peki Nara'ları neden ormandan temizleyemediniz?"

"Uyum ağacı ormanının kapısını yalnızca kristal çiçeğin ışığına sahip kişi açabilir, o olmadan elimizden bir şey gelmez. Bu kişi kristal çiçeğin ışığına sahip bir ruh izi ve özel bir değişkene sahiptir. Bu ışık sayesinde uyum ağaçları varlığını sürdürebilirler."

"Madem Gea'da bu kadar sorun var neden buradasın?"

"İşler kötüleşince ruh bağına sahip herkes Naraları alt etmek için bir araya toplandık. Kristal çiçeğin ışığına sahip olan kişiyi bulmak için çok çalıştık ama onu bir türlü bulamadık. Son olarak yaşlı bir bilge olan Zori'den yardım istedik. Zori bize bir harita verdi. Gea'ya ait olmayan, buraya sizin dünyanıza ait bir harita. Bizler de aramalarımızı buraya yönelttik. Onu bulmak için. Ve buldukta,o kişi sensin, Ediz."

Macera devam edecek...

Takipte kalın, iyi okumalar.

Ölüm ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin