Ediz, derin bir uykuya dalmışken kolunda oluşan uyuşukluk yüzünden istemeye istemeye de olsa uyandı. Bu kadar uyku onu susamıştı, çölde kızgın kumların ve sıcak güneşin altında kalan bir bedevi gibi hissediyordu. Odada su var mı diye bakmak için yataktan doğrulup bulunduğu odaya bir göz attı, ilk geldiğinde pek dikkat etmemişti ama oda yeterince büyüktü; önünde duvar boyunca uzanan içinde onlarca kitabın bulunduğu koyu renkte eski ahşap bir kitaplık, hemen önünde pencereye bakan, üzerinde birkaç kitabın ve pek çok karalanmış sayfanın yer aldığı çalışma masası ve küçük bir elbise dolabının bulunduğu oda sade olduğu kadar çok güzeldi.
Kitaplığa doğru giderken bir yandan da kolunu okşuyor, uyuşukluğun gitmesini umuyordu. Raftan koyu ciltli yıllardır hiç dokunulmamış olduğunu düşündüğü bir kitabı eline aldı, kapağında ne yazıldığını okumak için üstündeki kalın toz tabakasını eliyle süpürdü, tozla kaplanan elini elbisesiyle silmeye çalışmak istedi ama kitap öyle tozluyduki elinde kalan tozları üflemek için kaldırdığında büyük bir şok yaşadı, uyuşan kolunda bileğinden başlayarak yukarı doğru tırmanan bir iz, tıpkı Arman'ın ona gösterdiği ruh izi gibi, farketti. Kitabı bırakmadan yukarı kaldırdığı bileğini daha yakından görebilmek için yüzüne yaklaştırdı.
Bu nasıl olabilirdi ki, aceba ne zamandır bu böyleydi, buraya gelene kadar hiçbir şey farketmemişti. O uyurken olmuş olmalıydı.
Bu iz kolundan daha yukarılara çıkıyordu daha iyi görebilmek umuduyla elbise dolabının kapısında bulunan aynaya yaklaştı, bir an elindeki kitabı unutmuştu, hala elinde tuttuğunu fark ettiğinde sert bir şekilde yere fırlattı, kolundan daha yukarılara tırmanan bu izi daha iyi görebilmek için üzerindeki elbisesini çıkarıp aynaya daha da yaklaştı.
Aynadaki yansımasına baka kalan Ediz bir anlığına donup kalmıştı, bu iz kolundan başlayıp ta sol tarafında, hemen kalbinin üzerine denk gelecek şekilde sonlanıyordu.
"Buda neyin nesi?" dedi, buna şaşırmıştı. Ona taşıyıcı olduğu söylenmişti ama her şeyin bu kadar çabuk gelişeceğini tahmin etmemişti. Bir an üstleneceği tüm o sorumluluklar somut bir hal alıp karşısında durdu. İzi kolu boyunca takip etmek isteyen parmakları sanki kızgın demire dokunmuşçasına yandı, anı bir refleksle parmaklarını çekmek zorunda kaldı, ize tekrar dokunmaya cesaret ettiği zaman bu defa elini yakmadı, sanki gece boyunca üstünde uyumuş gibi bir uyuşukluk kapladı tenini. Omuzları çökük bir şekilde ellerini saçlarının arasından getirip aynaya kendi yansımasına baktı.
"Hayır, hayır hayır...! Bu olamaz, bu kadar erken değil. Buna hazır değilim, hayır...!Daha hiçbir şey bilmiyorum. Bu sorumluluğu alamam. Ben... yapamam!"
Gerçi daha tam olarak ne yapması gerektiğini bilmiyor olsada omuzlarına bindirilen bu yük ona çok ağır gelmişti. Bir yandan tüm efsunların ona ihtiyacı olduğu söylenmişti ama onun da birilerine ihtiyaç duyacağını kimse fark etmemiş miydi?
Ama hayır! Ona bir sorumluluk verilmişti, istese de istemese de ve Ediz ne kadar zor olsa da yapması beklenen ne ise şimdiye kadar hep yapmıştı. Şimdi de yapmalıydı, bunun bilincindeydi. Onları yarı yolda bırakmayacaktı, ondan beklenen neyse onu yapacak sonrada evine Dünya'ya dönecek ve her şey kaldığı yerden devam edecekti.
Tabi bu kararının bir bedeli olacaktı, ailesi Dünya'da onu arıyor olmalıydı, kim bilir kaç yüz polis ve arama ekibi ile , keşke son kez onları görebilsem diye düşündü aynayadaki yansımasının gerisine bakarak ama bundan sonra, bu görevi yerine getirdikten sonra.
Ediz, yere fırlattığı elbisesini tekrardan giyerken masada duran bir bardak suyu tek dikişte içti, gerçekten çok susamıştı sanki günlerdir su içmemiş gibi.
![](https://img.wattpad.com/cover/251617182-288-k836074.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Çiçeği
FantasyYıllar önce sahip olduğu tüm anılarına en sevdikleri tarafından mühür vurulmuş bir çocuk. Son zamanlarda saklı geçmişinin ağlarından kurtulup yüzeye çıkan küçük hatıralar, kabuslar eşliğinde Ediz'in hayatını çekilmez bir şekilde alt üst etmişti...