Ediz, masaya oturduktan hemen sonra Siya da geldi. Sessizliği hazırladığı nefis yemeklerden dolayı kendiyle gurur duyan Siya bozdu.
"Günaydın, Ediz. Her ne kadar sabah olmasa da olsun. Bugün eminim ki ellerini yiyeceksin, çok güzel yemekler yaptım. Gerçi Arman da yardım etti ama olsun. Umarım beğenirsin."
"Şey, günaydın." Siya'nın neşesi ona da bulaşmıştı. Önceki olaydan dolayı her ne kadar biraz gergin olmuş olsa da şimdi o halinden eser yoktu.
"Doğrusu, parmaklarını yiyeceksin olmamalı miydi sence, yoksa ben mi yanlış biliyorum ha?" Arman kimi zaman onunla böyle uğraşsa da ikisi de bundan oldukça keyif alırlardı.
"Doğru hatırlıyorsun ama bu yemekler varken parmaklarınızı değil ellerinizi yiyeceksiniz."
"Bu kadar eminsin demek!"
"Eminim elbette. Hattaaa... buna Ediz karar versin? Böylece adaletsizlik ortadan kalkar, sen sırf bana gıcıklık olsun olsun diye beğenmediğini söylersin bilmez miyim?"
"Öyle olsun görelim bakalım kim daha başarılı? Eeeee... Casus. Ne diyorsun bakalım, var mısın?"
Elbette bunun gerçek bir yarışma olmadığını biliyordu, ikisininde bu kadar kısa zaman içerisinde ona bu kadar samimi davranmaları onu çok mutlu etmişti. Oysa burada olduğu sürece bilmediği bu yerlerde yalnız başına kalacağını düşünüyordu. Şimdiyse onun için yaptıklarını göz önüne alınca kendisininde aralarında daha fazla mesafe koymaya gerek olmayacağını düşündü.
"Bu çok eğlenceli olur, hem zaten yemekler nefis görünüyor şimdiden iştahım açıldı. O zaman hangisiyle başlıyorum?"
"Benim meşhur yemeğiyle başlayacaksın. Arman sen hangisini sunacaksın?"
"Sanırım... şu patatesli yemeği seçeceğim. Adı neydi... şey... Bu konuda uzman olan sensin sen söyle Siya."
"Bilmiyorum demiyor da!"
"Tamam! Her neyse Ediz al şu iki tabağı, tadına bak bakalım sonra da kazananı açıkla!" dedi, hem kendi tabağını hem de Siya'nınkini Ediz'in önüne doğru uzatırken.
Ediz, her iki yemeğin tadına baktıktan sonra meraklı gözlerle kendisine bakan Arman ve Siya'ya sonucu açıklamadan önce ikisinin gözlerinin içine baktı her ikisi de ağzından çıkacak kelimeleri bekliyorlardı."Karar vermek çok zor, iki yemekte güzeldi. Ellerinize sağlık ama Siya seninki bir başkaydı. Arman kusura bakma ama gerçekler bu yönde."
Kaybetmesine rağmen Arman o kadarda üzgün görünmüyordu nede olsa kazananı önceden biliyordu, kendisi iyi bir aşçı olmayabilirdi ama övüneceği başka yeteneklere sahipti. Siya ise kazanmanın etkisiyle heyecandan masada bulunan bardağa dirsek atıp yere düşürmüştü.
"Zaten başka bir ihtimal olamazdı. Bu konuda benden iyisi yok." derken bir yandan konuşuyor bir yandan kırılan cam parçalarını topluyordu.
Her üçü de karınlarını durduklarında sofrayı toplayıp bir kenara çekildi. Arman yanına aldığı birkaç kitapla beraber masada oturmuş önündeki deftere notlar alıyordu. Siya ise antrenman yapmak için dışarı çıkmıştı. Korumaları gereken insanlar, efsunlar, varken formda olmaları gerekiyordu. Ediz ise perdelerin örttüğü pencerenin önünde duran sandalyeye oturmuş elbisesinden ayrılan iplikle vakit öldürüyordu. Arman pencerelerin bir süre örtülü olmasını istemişti, nedenini anlamasa da bu canını çok sıkmıştı.
" Dışarıyı seyretmekte ne var ki, sanki görmemi istemediği bir şey varmış gibi." diye geçirdi içinden, biraz daha düşündükten sonra kampa ilk geldiğinde tüm o insanların o bakışını hatırladı.
"Belki de benim değil de onların görmemeleri gereken bir şey vardır, hatta belki o kişi benimdir." Şaşkınlık ve kafa karışıklığı düşüncelerini doldururken bu duruma anlam veremedi. Sonuçta onlara yardım edecekti hem de bir karşılık beklemeden. Sırf onlar için. O zaman neden saklanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Çiçeği
FantasyYıllar önce sahip olduğu tüm anılarına en sevdikleri tarafından mühür vurulmuş bir çocuk. Son zamanlarda saklı geçmişinin ağlarından kurtulup yüzeye çıkan küçük hatıralar, kabuslar eşliğinde Ediz'in hayatını çekilmez bir şekilde alt üst etmişti...