20. Bölüm

92 5 1
                                        

Ayaklarım güçsüz bedenimi taşıyamıyordu. Bir tecavüz, ölüm görmüş gözlerim görmüyordu artık. Babam. Alıştım yokluğuna, onsuz darbeler olgunlaştırdı beni. Uyumalıyım ebediyen, cesaretim yok, elim varmıyor. Toprak var diyorum olmuyor. Ölememek için bahane sunuyorum işte. Kandırıyorum kendimi, sevmiyor diyorum. Sonra o kahverengi gözlere bakıyorum, yok olmuşluğu, ihtiyaçlığı görüyorum. İhtiyacı vardı bana. Nefes alıyorum diye nefes alıyordu belkide. Nefes alamıyorum ki ben. Ruhum ölmüş, bedenim nefes alsa nolur?

"Ağlama," dedi kadifemsi ses. "Ağlama, üzülme dayanamıyorum."

Gülümsedim. "Uzun zamandır yapamadığım şeyi yapıyorum."

Artık beni taşımakda zorlanan bacalarımı kırıp uçurumun dibine oturdum. Şimdi ayaklarım özgürlüğün çanlarını çalmış, bedenim bu uçsuz mavi güzellikten atıp tüm acılardan kurtulmak istiyordu. Söz vermiştim, yapamazdım ki.

"Buraya gelmek neden istedin?"

"Baksana şu maviye, o kadar nefretle bakıyorum ki siyah görüyorum artık. O kadar öfkeliyim ki bu nefret tüm bedenimi esir aldı, ruhum esaret altında, kurtulamıyorum."

Bu anlık birşey değildi. Dolmuştum. Şu boğazımdaki yumruyu ağlayarak atmaya çalışıyordum. Birileri onu da alacaktı benden. Tam herşeyimi ona sunmuşken onu da alacaklardı.

"Ben nefes aldığım sürece yanında olacağım." Olamayacaksın. "Ciddiyim. Bedenim dokunmaya kıyamıyor sana, ruhum dokunsun."

Denizin sonsuzluğuna takılı kalmış gözlerimi gözleriyle birleştirdim. Gözlerime baksa ruhumu okuyormuş gibi hissediyordum. Ne ara bu hissiz bedenim onu umursuyor olmuştu ki? Ne ara bu kadar güvenip sevmiştim?

"Ruhun benim zaten." gülümsedim. "Yaşama sebebim oldu."

"Seni bıraksam ne olur?" dedi gülümseyerek. Gözlerinde beklenti vardı. Nasır tutmuş kalbimin sevebileceğine inanıyordu.

"Kendi seçimin."

Omuz silkti. "Şu sıralar bütün seçimlerim sana göre oluyor ama," derin bir nefes alarak devam etti. "Sanki beynim yerine sen varsın. Sen yönetiyorsun beni."

Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordum.

Ve Toprak buna yardımcı olmuyordu.

Seviyordu.

"Zarar göreceksin, Toprak." dedim gülerek. "Mal gibi gelmiş birde yanımdasın. Salak kafalı."
"O nasıl bir küfür." dedi kendince isyan ederek.
"Sanane."
Derin nefes aldı. "Yürü gidiyoruz."
"Nereye be?" beni dinlemeden elimden tutup ayağa kaldırdı. Arabaya sürüklenirken hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

UnutulmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin